Yılmaz: 2002 AB için kritik

Güncelleme Tarihi:

Yılmaz: 2002 AB için kritik
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 19, 2002 00:00

Devlet Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avrupa BirliÄŸi olarak tanımlanan entegrasyonun keskin bir viraja girdiÄŸini belirterek, "Aday ülke olup da henüz kesin bir katılma takvimine sahip olmayan tek ülke Türkiye'dir" dedi.Yılmaz, Türk Parlamenterler BirliÄŸi'nin TBMM'de düzenlediÄŸi, "Avrupa Ortak DeÄŸerleri ve Avrupa Anayasasının Temel TaÅŸları" konulu kollokyumun açılışında konuÅŸtu.Kollokyumda ortaya konulacak görüşlerin Hükümet ve Meclis çalışmalarına katkı saglayacağını kaydeden Yılmaz, AB olarak tanımlanan entegrasyon olgusunun bugün keskin bir viraja girdiÄŸini söyledi.Yılmaz, 2002 yılının bir çok bakımdan kritik bir yıl olacağını belirterek, bu yılın sonunda tam üyelik görüşmelerini sürdüren 12 aday ülkeden 10'u hakkında tam üyelik kararı alınacağını hatırlattı.Aday ülke olup da henüz kesin bir katılma takvimine sahip olmayan tek ülkenin Türkiye olduÄŸunu bildiren Yılmaz, böyle bir takvime sahip olabilmek için tam üyelik görüşmelerine baÅŸlanılması gerektiÄŸini vurguladı. Tam üyelik görüşmelerine baÅŸlamanın temel koÅŸulunun Kopenhag siyasi kriterlerinin yerine getirilmesi olduÄŸunu hatırlatan Yılmaz, ÅŸunları söyledi:"Mart ayından itibaren Türkçe 'kurultay' diyebileceÄŸimiz bir konvansiyon toplanacaktır. Konvansiyon, AB'nin bir anayasası olup olmayacağı, milli parlamentolar ile Avrupa Parlamentosu arasındaki iliÅŸkilerin nasıl düzenleneceÄŸi, BirliÄŸin temel dayanağını teÅŸkil eden anlaÅŸmaların nasıl baÅŸlatılabileceÄŸi, Temel Haklar Åžartı'nın ne gibi bir statüye baÄŸlanacağı gibi bir dizi soruya yanıt arayacak ve bu konuda öneriler geliÅŸtirecektir.Laeken zirvesi'nde alınan karar gereÄŸi Türkiye de bu konvansiyona dahildir. Biz bu kurultayda diÄŸer katılımcılar gibi, bir hükümet temsilcisi ve iki parlamenterle temsil edileceÄŸiz."VAHÄ°M BÄ°R HATA...Yılmaz, AB'nin ÅŸimdiye kadar izlediÄŸi entegrasyon politikasının hep kendine özgü bir nitelik taşıdığına dikkati çekerek, "AB, ne ulus devletlerin tam bir konfederasyonu olmuÅŸ, ne de federal bir yapının tüm unsurlarını taşımıştır" diye konuÅŸtu.Ortak para birimi Euro'nun baÅŸarılı olabilmesi için ekonomik ve mali politikaların uyumunun ÅŸart olduÄŸunu belirten Yılmaz, geçmiÅŸte milli paralarını adeta kutsallaÅŸtırmış olan Almanya ve Fransa'nın Euro'ya geçmesinin hem büyük bir risk hem de büyük bir cesaret olduÄŸunu söyledi.Türkiye'nin tam üyelik yolundaki kendi çalışmalarını AB'nin geniÅŸleme perspektifinin dışında tutmasının "vahim" bir hata olacağına iÅŸaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:"Ä°ÅŸte bu nedenle 2002 yılının sadece AB açısından deÄŸil, ülkemiz bakımından da kritik bir eÅŸik olduÄŸunu bilmemiz ve ona göre davranmamız önem taşımaktadır.Türkiye 2001 yılında büyük sıkıntılar çekmiÅŸtir. Ancak her ÅŸerrin hayrı da vardır. Bu ağır ÅŸartlar bizi, uzun yıllar ihmal ettiÄŸimiz, popülizmin dayanılmaz hafifliÄŸi içinde görmezden geldiÄŸimiz yapısal sorunların çözümüne zorlamıştır. AB ile iliÅŸkilerimizde 2001 yılı belkide ÅŸimdiye kadarki en baÅŸarılı yıl olmuÅŸtur.19 Mart 2001'de Hükümetimiz, çok ciddi bir hazırlık sonrasında Ulusal Programı kabul etmiÅŸtir. Bu program, siyasi, ekonomik ve idari veçheleriyle Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı reform projesi niteliÄŸindedir."11 EYLÃœL MAZERET OLAMAZTürkiye'de herÅŸeyden önce bir zihniyet deÄŸiÅŸikliÄŸine ihtiyaç bulunduÄŸunu kaydeden Yılmaz, Türk halkına güvenen, hukuk devletinin tüm kurallarına uyan, insan haklarını güvence altına alan bir anlayışın egemen kılınması gerektiÄŸini söyledi.Yılmaz, ekonomik alanda olduÄŸu gibi siyasi alanda da AB üyesi ve adayı ülkelerin istisnasız hepsinin tabi olduÄŸu standartların gerçekleÅŸtirilmesinin zorunlu olduÄŸunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:"ABD'deki 11 Eylül terörist saldırılarından sonra uluslararası terörizmin daha iyi anlaşılması, hiç kuÅŸkusuz ülkemiz açısından önemli ve olumlu bir geliÅŸme olmuÅŸtur.Ancak, bir yanılgıdan mutlaka kaçınılması gerekir. 11 Eylül sonrasının yarattığı ortam, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini karşılamaması için mazeret olamaz.AB'nin, kimi zaman sergilediÄŸi ve her saÄŸduyulu insanı rahatsız edecek, tutum ve davranışlardan kaçınması gerekir.ÖrneÄŸin, terörist örgüt oldukları tartışılmayacak oluÅŸumların uluslararası terörizmle mücadele kapsamında deÄŸerlendirilmemesi  kabuledilebilecek bir ÅŸey deÄŸildir.  Bu gibi niyetler ister istemez AB'nin niyetleri konusunda tartışmalara yol açmaktadır.Ortadaki tablo nettir. Aralık 1999'dan beri Türkiye, AB'ye tam üylelik için resmi adaydır. Ãœlkemiz için ortaya konan bir katılım öncesi stratejisi vardır. Bunun en önemli unsuru olan Ulusal Program, yürürlüktedir. Bu program belli ölçüde baÅŸarıyla uygulanmaktadır. Ancak, tam üyelik müzakerelerine bir an önce baÅŸlayabilmek  ve AB'nin geniÅŸleme dinamiÄŸinden kopmamak için gerekli tüm yasal ve idari tedbirleri süratle tamamlamamız gerekmektedir."Yılmaz, Türkiye'nin AB sürecinde, tüm siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerine önemli görevler düştüğünü belirterek, sözlerine, "AB`ye tam üyelik, Türkiye'nin çaÄŸdaÅŸlaÅŸmasının kurumsallaÅŸtırılması olacaktır" diyerek tamamladı.           Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!