Yıldızların efsane yolculuğu

Güncelleme Tarihi:

Yıldızların efsane yolculuğu
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 21, 2004 00:00

Kayıtlı tarihinin büyük bir bölümünde yer merkezli evren kuramları geliÅŸtiren insanlık, bu kuramları kültürüne de egemen kıldı. Ä°lk çaÄŸlardan bu yana gökyüzü, sayısız efsanelere konu oldu, yıldızlara kehanetler, anlamlar yüklendi, isimler takıldı. Kısaca insanlık, gökyüzünü hep gözledi. Gökbilimci Michael Rowan-Robinson, TÃœBÄ°TAK yayınlarından dilimize "Yıldızların Altında" olarak çevrilen evren için "kılavuz" niteliÄŸi taşıyan kitabında, dünyadaki çeÅŸitli uygarlıkların, yıldızlariçin ürettiÄŸi mitolojilere de yer verdi. Samanyolu, birçok eski kültürün mitolojisinde, "Göksel bir nehir, öteki dünyaya giden büyük yol" ya da "yer ile göğü birbirine baÄŸlayan kozmik köprü" olarak adlandırıldı.  Galaksimizin, "tanrıların ya da ölümsüzlerin kullandığı yol" olarak nitelenmesine eski Ä°skandinavyalılardan, Kuzey Amerika yerlilerine kadar pek çok deÄŸiÅŸik kültürde rastlandı. Filozofların üzerinde çaÄŸlar boyu kafa yorduÄŸu Samanyolu'nun doÄŸası ile ilgili problemi ilk çözen ise Galileo oldu. 1609 yılında teleskopunu gökyüzüne çevirdiÄŸi ilk bir kaç hafta içinde Samanyolu'nun, sonsuz sayıda sönük yıldızdan oluÅŸtuÄŸunu keÅŸfetti.      KUTUP YILDIZI Yüzyıllar boyunca yön belirlemede kullanılan kutup yıldızı-Polaris'e, binlerce yıl önce Anglo-Sakson kabileler, "Scip-Steorra", "Gemi Yıldızı" dediler. Arap gökbilimcilerin ise Kuzey Yıldızı anlamına gelen "El Kevkeb eÅŸ-Åžimali" ya da "Kıble", olarak adlandırdıkları Polaris'ten, Mekke'nin yönünü bulmak için yararlanıldı. MÖ 5. yüzyılda Konfüçyus tarafından "deÄŸiÅŸmez" olarak nitelenen kutup yıldızına, Nebraskalı Pawneeler de, "Etrafta DolaÅŸmayan Yıldız" ismini verdiler. Asya efsanelerinde de Polaris, tanrıların oturduÄŸu kozmik Dünya Dağı'nın doruÄŸu ya da Evren'in Ekseni oldu. Eski Çin metinlerinde de aynı anlamda kayıtlara giren kutup yıldızı, edebi eserlerde de sıkça yer aldı. Shakespeare, Julius Caesar'a, "Kuzey Yıldızı gibi çakılmışım ben yerime" dedirtti. Büyükayı takımyıldızının bir parçası olan ve gökyüzünde kolayca tanınabilen Büyükkepçe ise sadece eski Yunanlılar ve Romalılarca deÄŸil, Kuzey Amerika'nın birçok yerli kabilesince 'ayı' ile özdeÅŸleÅŸtirildi. Eski Yunan efsanesine göre, ayı, aslında Kral Lykaon'un kızı Arkadialı Kallisto'ydu. Zeus'un kıskanç karısı Hera'dan gizlenmesi için hayvan kılığına sokuldu ama genç oÄŸlu Arkas tarafındanayı sanılarak öldürüldü. Bunun üzerine tanrılar, ikisini de Büyükayı ve Küçükayı olarak gökyüzüne aldı. Büyükkepçenin sapındaki 1651'de teleskopla keÅŸfedilen ilk ikili yıldız olan Mizar, ortaçaÄŸda Araplar tarafından bir kiÅŸinin uzağı iyi görüp görmediÄŸini anlamak için kullanıldı.  Işıma gücü GüneÅŸ'e göre 58, kütlesi ise 3 kat büyük olan gökyüzündeki beÅŸinci en parlak yıldız Vega ise "Saldıran Kartal" anlamına gelen Arapça "Nesr-i Vaki"den türetildi.  OrtaçaÄŸ yıldız haritalarında deÄŸiÅŸik adlar da alan Vega ve ait olduÄŸu takımyıldız, genellikle gagasında ya da pençesinde arp veya lir taşıyan bir kartal veya akbaba olarak betimlendi. Eski Çin'de Vega'ya, MÖ 6. yüzyılda yazılan Shi Jing-Övgüler'de, Çoban ve Dokumacı Kız efsanesinde rastlandı.      Yeryüzünde insanlığın yaÅŸadığı her köşeden görülebilen  takımyıldızı Avcı'yı, Homeros, "erkeklerin en uzun boylusu ve en yakışıklısı" olarak niteledi. Efsaneye göre, Avcı, Tanrıça Artemis'e aşık oldu ama kaza sonucu onun yayından çıkan okla öldürüldü. Bir baÅŸka öyküde ise Avcı, kendini beÄŸenmiÅŸ tavırlarından ötürü Hera'nın gönderdiÄŸi zehirli akrebin sokması sonucu cezalandırıldı. Avcı, Klasik çaÄŸlarda kış fırtınaları ile birlikte de anıldı. MÖ 2. yüzyılda Polybios, Birinci Pön Savaşı'nda Roma donanmasının yok olmasını, Avcı doÄŸarken denize açılmasına baÄŸladı. Eski Mısır'da ise dünyadan sonraki yaÅŸamın tanrısı Osiris'in ruhu olarak saygı gördü. Åžeytan Yıldızı da denilen Algol ise adını, Arapça'da ÅŸeytanın başı demek olan sözcüklerden aldı. Åžeytan başı, Yunan mitolojisindeki en zengin öykülerden birisi olan Perseus'un elinde tuttuÄŸu Medusa başından geldi. Algol'un, OrtaçaÄŸ astrologları tarafından göklerdeki en uÄŸursuz ve tehlikeli yıldız olarak nitelenmesi, ışığındaki garip deÄŸiÅŸimlerin, karanlık çaÄŸlar denilen zamanlarda yaÅŸayan Arap gökbilimciler tarafından bilindiÄŸi inancını doÄŸurdu.      SARAYIN ÇATISINDAN GÖKYÃœZÃœNEÇin Ä°mparatorluÄŸu gökbilimcileri ise her gece imparatorluk sarayının çatısında toplanarak, dört ana yön ile baÅŸucu doÄŸrultusunu binlerce yıl gözlediler. Sonuçta Çinliler, bu olaÄŸanüstü dikkat sonunda gökyüzünde aÅŸina oldukları her deÄŸiÅŸimi kayıtlarına aldılar.  Bu gözlemler, bugün bile kullanılırken, en eski Nova (eÅŸ yıldızdan beyaz cüce üzerine madde akması sonucu bir milyon kat parlaklaÅŸabilen yıldız) kaydı, MÖ 1300 yılına tarihlenen bir fal kemiÄŸi üzerinde görüldü. Evrenin büyüklüğünün ölçülmesinde önemli bir rolü bulunan Hyadlar ise eski Yunan ve Romalılar tarafından yaÄŸmurlu ve fırtınalı havaların habercisi sayıldı. Aynı geleneÄŸe eski Çin edebiyatında da rastlandı. Ãœlker ya da yaygın bilinen adıyla YedikızkardeÅŸ (Pleiades), çok eski çaÄŸlardan bu yana söylencelere konu edilen en ünlü yıldız kümesini oluÅŸturdu. Pleiadlar hakkında en eski kayıtlar, MÖ 2357'ye ait Çin yıllıklarında görüldü.   Kolomb öncesi Orta Amerika'da yaÅŸayan halklardan Mayalar ve Aztekler için 52 yılda bir kutsal ve laik takvimlerinin bir kez daha çakıştığı sırada Ãœlker'in gece yarısı Meridyen üst geçiÅŸi, korku ve dehÅŸetin doruÄŸa çıktığı an ve en korkunç insan kurban etme törenlerinin baÅŸlama iÅŸareti sayıldı. Ãœlker'in bu geçiÅŸi, bugün Cadılar Bayramı olarak bilinen tarihi oluÅŸturdu. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!