Yeşil dine çağrı

Güncelleme Tarihi:

Yeşil dine çağrı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 1997 00:00

Haberin Devamı

Süper tempolu işiniz nefes aldırmıyor. En yakınlarınızla görüşmeye, aşka bile zaman, enerji kalmıyor. Yay gibi gerginsiniz. Sosyal hayatınız sıfır. Dinlenmenin, eğlenmenin ne olduğunu hatırlamıyorsunuz. Özetle siz çok para kazanan, bitkin, çağdaş bir robotsunuz. Peki değişime, alternatif bir hayata ne dersiniz?

Bir adamdan bir çağrı var. Çok uzaklardan, taa İngiltere'nin Devon kentinden. Bir zamanların keşişi, 60 yaşındaki Satiş Kumar, ‘‘Aman üzülmeyin. Her derdin dermanı var. Yaşamı ıskalamayın. Yeni bir düzen kurun'' diye sesleniyor dünyaya. Kumar'ın adresi Schumacher College. ‘‘Küçük güzeldir'' kitabının yazarı, ekonomist E.F.Schumacher'den aldını alan kurum bir hayat üniversitesi. Ağaçlar arasında sakin, serin bir ortam sunan Schumacher College, yorgun, bezgin ruhları tazeliyor, mutluluğu yakalatıyor. Kumar'ın başkanı olduğu kurumda üç haftalık yoğun eğitim programıyla, alternatif hayat tarzı öğretiliyor. Kumar'ın ‘‘yeşil din'' dediği sade, huzurlu, çevreci felsefesi ‘‘Resurgence'' adında aylık bir dergi ile de daha geniş kitlelere uzanıyor.

Programın ayrıntılarına gelince...Kişisel aydınlanmanın bedeli 800-1400 sterlin arasında değişiyor. Genelde orta yaşlarda, entellektüel ve enternasyonel bir grup oluşturan, el dokuması giysileri ve sandaletleriyle dikkat çeken öğrencilerin yeni bir bakış açısı kazanabilmesi için tüm zorunluluklar, sorumluluklar iptal ediliyor. Konferanslar, uygulamalar, hepsi, ama hepsi isteğe bağlı. Canı sıkılan bahçede geziyor. Gün, ekoloji konferanslarıyla başlıyor. Meditasyon odasında kocaman minderlere oturup uzmanları dinliyorlar.

Saniyesine kadar programlanmış, nefes nefese koşturmalar, iş gündemleri unutturuluyor. Global ekonomi-ekoloji ilişkisi, Sürdürülebilir Yaşam gibi konular üzerinde yoğunlaşıyor özel ilgiler. Sabahın ilk, gönüllü seansından sonra kahvaltı için ekmek yapılıyor. Hamur yoğurmanın insanı rahatlattığı, neşelendirdiği varsayılıyor. Öğlene kadar sürüyor sohbetler, tartışmalar. Yemekte bahçeden toplanan sebzeler var. Farklı lezzetler, sürpriz menüler heyecanlandırıyor, keyiflendiriyor borsacıları, yöneticileri, profesörleri. Günün geri kalan kısmı kütüphanede kitaplar, arkadaşlar ya da el sanatlarıyla geçiyor. Özetle öğrenciler evleri kadar konforlu bir ortamda yeni ufuklara yelken açıyor.

Şimdi de Kumar'a kulak verelim. O, sözde yaldızlı yaşamlara haşin eleştiriler yağdırıyor ve kısır, dönmedolap misali hayattan kurtulmanın sırrını doğada buluyor. Kumar diyor ki: ‘‘Ölesiye çalışan ve bir servet kazanan çok sayıda insan var. Malikaneler, şık otomobiller, yatlar satın alıyorlar, ama hayatlarının rengi yok. Öylesine meşgul, öylesine stresli ve baskı altındalar ki evlatlarıyla ancak randevuyla buluşabiliyorlar. Bu zenginlik değil, yoksulluktur. Hayat bir armağandır. Sakın unutmayın''

Kumar'ın çağrıları çok uzaklardan yankı buluyor. Yakın dostları arasında kimler, kimler yok ki? Galler Prensi Charles, Pakistan'ın yakışıklı kriket şampiyonu politikacısı İmran Han, Çek Cumhurbaşkanı Vaclac Havel, ekonomist James Goldsmith, yayıncı Jonathan Dimbleby, filozof Noam Chomsky.

Kendiyle barışık olmak, anlamlı bir hayat sürmek için mutlaka Kumar'ın peşine takılmaya, İngiltere'ye gitmeye, tonlarca para dökmeye hiç gerek yok. Hayatınızdan memnun değilsiniz, bir yürüyüşe çıkın, menekşeleri seyredin ve yeni kararlardan korkmayın...

O, Batı ile Doğu arasındaki bir köprü'' yorumunu yapıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!