YAZARLAR BÄ°RBÄ°RÄ°NE GÄ°RDÄ° Her ÅŸey 17 Aralık günü yayımlanan bir TV programında baÅŸladı. Programın sunucusu Evan Solomon, konuÄŸu John Irving'e bir gazete

Güncelleme Tarihi:

YAZARLAR BİRBİRİNE GİRDİ Her şey 17 Aralık günü yayımlanan bir TV programında başladı. Programın sunucusu Evan Solomon, konuğu John Irvinge bir gazete
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 07, 2000 00:00

YAZARLAR BÄ°RBÄ°RÄ°NE GÄ°RDÄ° Her ÅŸey 17 Aralık günü yayımlanan bir TV programında baÅŸladı. Programın sunucusu Evan Solomon, konuÄŸu John Irving'e bir gazete yazısından pasajlar okuyup yazılanlar hakkında ne düşündüğünü sordu. Yazı, gazeteci-yazar Tom Wolfe'un, 5 Aralık tarihli Charleston's Sunday Gazette Mail'deki köşesinde yayınlanmıştı. Wolfe, Norman Mailer ve John Updike hakkında "Onlar sadece iki ihtiyar kemik torbası" diyordu.Irving bunun üzerine Solomon'a "Ben Wolfe'un yazdıklarını okuyamıyorum. O kadar kötü bir yazar ki tahammül etmem imkansız" dedi. Solomon, Wolfe'un Mailer ve Updike ile savaÅŸa tutuÅŸtuÄŸunu söyleyince de Irving, "Bunun bir savaÅŸ olabileceÄŸini sanmıyorum. Bir soytarı ile bir kralın arasındaki ÅŸeyi 'savaÅŸ' olarak adlandırabilir misiniz" diye karşılık verdi. "Wolfe bir yazar deÄŸil gazeteci. Karakter ve durum yaratması olanaksız bir ÅŸey. O, yazı yazmaktan aciz biri. Yazdıklarını okumak insanın karnına kramp girmesine neden oluyor." Wolfe bu sözlerin altında kalmadı tabii. Cevabını yayıncısı vasıtası ile gönderdi: "Bu adam neden öyle kuduz köpek gibi aÄŸzından salyalar ve köpükler saçarak konuÅŸuyor? Çünkü, Mailer ve Updike gibi o da panik içinde. Üçü de duvarda yazanı açık seçik gördüler. A Man in Full (Wolfe'un kitabının adı). Bu edebî üçlünün mutlak bir realizme kucak açmamaları sonlarını getirdi. Benim Irving'e özel bir mesajım var: Bir zahmet kıçını oturduÄŸu koltuktan kaldırıp dışarı çıksın. Sonra derin bir nefes alsın ve karşılaÅŸtığı insanlarla konuÅŸmaya ve etrafındakileri görmeye ve çevresindeki bu ÅŸaşırtıcı ve muhteÅŸem ülkeyi, Amerika'yı keÅŸfetmeye baÅŸlasın."Wolfe ile diÄŸer iki yazar arasındaki kan davasının baÅŸlama tarihi 1998 kışıdır. A Man in Full hakkında iki eleÅŸtiri yazısının yayınlanmasından hemen sonra!New Yorker dergisine yazdığı eleÅŸtiri yazısında Updike, Wolfe'un kitabı ile ilgili olarak "Bu, edebiyat hatta ve hatta en ucuz kalitesinden bile edebiyat filan deÄŸil. Bu sadece eÄŸlencelik bir kitap. Hepsi o kadar" demiÅŸti. Bundan bir ay sonra Norman Mailer, New York Review of Books'a verdiÄŸi röportajda "Wolfe'un kitabını okumak, 150 kiloluk bir kadınla seviÅŸmeye benziyor. Kadın bir kere üste çıktı mı her ÅŸey sona eriyor" ifadesini kullanmıştı.27 Ocak'ta yayınlanan bir TV programında konuÅŸan Wolfe, üç edebiyatçıdan "Üç Soytarı" diye söz edince kavga daha da alevlendi. (Irving'in, Updike'la Mailer'ı savunmasının ardından üçe bir hale gelmiÅŸlerdi.)Irving'in koyu bir Dickens hayranı olduÄŸunu ve insanların kendisiyle Dickens arasında bir "deha karşılaÅŸtırması yapmasını" beklediÄŸini söyledi Wolfe.Updike için de "O yaÅŸlı bir adam. Hemen hemen aynı yaÅŸtayız ama ama kendisini 2020 yılına taşıyacak enerji ve yetenekten yoksun" derken Mailer'ın The Executioner's Song adlı romanında kullandığı materyalin çoÄŸunun Lawrence Schiller ismindeki bir baÅŸka yazardan alıntılar olduÄŸunu da iddia etti.Ä°yi güzel, demek ki Wolfe, bu üçlünün romanlarından pek hazzetmiyor. Peki neleri seviyor? "Generation X yazarlarından Douglas Coupland'e hayranım. Roman dünyasının en heyecan verici, en taze kalemlerinden biri. Ama ben seviyorum diye siz de sevmek zorunda deÄŸilsiniz tabii."Kimdi bu Tom Wolfe? Tom Wolfe, 1931 yılında Richmond'da dünyaya geldi. AraÅŸtırmacı gazetecilik ruhu ile romanın kurgusal niteliklerini birleÅŸtirdiÄŸi ve Amerikan pop kültürünü irdelediÄŸi romanları okuyucular tarafından çabuk benimsendi ve bir çok romanı kısa sürede "best seller" oldu. Ancak sevenleri ne kadar çoksa ona nefret duyanlar da o kadar çok sayıda.Wolfe'a göre "günümüz Amerikan romancıları ya kendi içlerine çok fazla kapanıklar ya da ufuklarının dışında kalan dünyayı tanımlamayı istemiyor, veya beceremiyorlar. Oysa eski romancılar, ÅŸimdiki romancılara oldukça deÄŸerli bir miras bırakmışlardı: Amerikan toplumu. Ne var ki günümüz yazarları sosyal realizmi bir kenara ittiler ve bundan dolayı da yazma tekniklerinin çok önemli noktalarından birini halının altına süpürmüş oldular. Oysa teknik, romanda çok hayati bir nokta".Yazmaya bir gazeteci olarak baÅŸlayan Wolfe bu zamanlarda, New Journalism (Yeni Gazetecilik) akımının, edebiyatın amiral gemisi olan roman tarzının sonunu getirdiÄŸini söylüyordu. 1989 yılında The Bonfire of the Vanities adlı romanının baÅŸarısından sonra Wolfe, bir makale kaleme alarak Yazar Wolfe'u nasıl okumaları gerektiÄŸini insanlara öğretmeye kalktı. Benzer bir ÅŸeyi, Gazeteci Wolfe'un nasıl okunması gerektiÄŸini anlatmak amacı ile 1973'te yapmıştı. 1989'da Harper's adlı dergide yayımlanan makalesinde Wolfe, Dickens, Dostoyevski, Balzac ve Zola gibi ustalardan söz ediyor ve kendisini onların varisi ilan ederek: "Amerikan edebiyatının bu kadar zayıf ve yorgun olduÄŸu günümüzde bu vahÅŸi, acayip, sağı solu belli olmayan barok ülkeyi edebi açıdan yeniden fethetmek için bir Zolalar ordusu kurmamız gerekli. Bunu yapmanın yolu ise azgın canavarı yani materyali, yani etrafımızda süregiden hayatı gazetecilere bırakmaktan deÄŸil gazetecilerin yaptıklarını yapmaktan yani canavarla dövüşmekten ve onu dize getirmekten geçiyor" diyordu.Wolfe için bir sanatçıyı büyük kılan yeteneÄŸi deÄŸil performansı. Wolfe, Shakespeare in Love filminin senaristi ve oyun yazarı Tom Stoppard'ın bir oyunundan alıntı yapıyor: "ÇaÄŸdaÅŸ sanat, içinde beceri olmayan hayalgücüdür." Wolfe'a göre yetenek soyut bir ÅŸey. Oysa beceri demek, ellerin, gözlerin istediÄŸi ÅŸeyi yapabilmesi demek.John Updike'a gelince... Kendisi ev içinde yaÅŸananları anlatmakta büyük bir usta. Öyle ki, onun eserlerini okuduÄŸunuzda "Acaba adam geceleri ev ev dolaşıp gizlice insanların yatak odalarını mı gözetliyor" diye düşünmeye baÅŸlıyorsunuz. Updike romanlarındaki karakterler sadece kendi bedenleri ile ilgilenen, cinselliÄŸi modern bir din formuna sokan insanlar. YaÅŸamın sırlarına cinsellik vasıtası ile vakıf olmaya çalışan ama her seferinde de hüsrana uÄŸrayan tiplerdir.Norman Mailer ile Tom Wolfe arasında hayli benzerlik var aslında. Her ÅŸeyden önce her ikisi de hayatın içindeki canlı öğeleri romanlarında bolca kullanıyorlar. Ayrıca "zaman" da romanlarında çok öne çıkan bir baÅŸka husus. Wolfe, Mailer'i The Executioner's Song adlı romanın materyalini bir baÅŸka yazardan almakla suçluyor. Ama önemli olan yaratının kendisi deÄŸil midir? Sonuçta bu roman gerçek bir idam mahkumunun hayatını son dakikasına kadar anlatan, gerçek bir hikayeyi anlatmaktadır. Ayrıca o zamana kadar anlatılmayan bir Amerika'yı anlattığı için de son derece önemli bir eserdir. Birbirleri için ne derlerse desinler üçünün de hayranı sadece Amerika'da deÄŸil, Canada ve Avrupa'da da çok fazla. Bu tatlı çekiÅŸmeleri izlemek keyifli esasında. GeliÅŸmeler oldukça biz de sizleri haberdar etmeye devam edeceÄŸiz.(*) Springfield Union, The Washington Post,ve New York Herald Tribune gazeteleriyle New York, Esquire, ve Harper's dergilerinde yazmış ve yazmaktadır. Levent GÖKTEM - 7 Åžubat 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!