Yaşıyor mu yaşamıyor mu

Bir tarafta, Serhat'ın köprüden atladığına şahit olan 4 polisin imzaladığı tutanak, öbür tarafta, ‘‘Onu gördüm, yaşıyor’’ diyen tanıklar. Serhat, çıkıp da ‘‘Ölmedim’’ demedikçe, bu şüphe yıllarca sürecek.

13 Eylül 1999 gecesi Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinde duran taksiden inen biri, koşarak korkuluklara tırmandı. Önce Başkomiser Orhan Kutu ve üç polis memuru geldi, ‘‘Dur atlama’’ dediler. Sonra etrafta toplanan insanlar, ‘‘Kesinlikle şov yapmıyorum’’ diyen genci aşağı atlamaktan vazgeçirmek için dil döktüler. 20 yaşlarındaki genç, cebinden bir káğıt çıkarıp polislere uzattı. Sonra da kendini boşluğa itti. Geriye, arkasında intihar mektubu yazılı, Serhat Okanlar ismine düzenlenmiş kimlik kartının fotokopisi kaldı. 3 Aralık 2000’ne kadar geçen 14 ayda, Beykoz Cumhuriyet Savcılığı'na, Serhat Okanlar'ın yaşadığını iddia eden 4 kişi başvurdu.

Oğlunun öldüğüne inanamıyor

Ayrı tarihlerde gelip savcıya ifade veren bu kişilerin her biri, ‘‘İntihar ettiği iddia edilen tarihten sonra onu gördüm. Yaşıyor’’ dedi. Aylarca oğlu Serhat’ın cesedinin su üzerine çıkmasını bekleyen anne Gönül Okanlar, aramadık morg bırakmadı. Tutanağı hazırlayan 4 polise mi, savcılığa gidip oğlunun yaşadığını söyleyenlere mi inanacağını şaşırdı. ‘‘O intihara, hele köprü intiharlarına karşıydı’’ diyen Gönül Hanım, Serhat'ının yaşadığına neden inandığını şöyle anlatıyor: ‘‘Serhat yaşıyor, onunla konuştum diyen Uğur Kuru, oğlumun yakın arkadaşıydı. Serhat'ı Beykoz'da bir adamla görmüş. Mahallede 30 yıldır poğaça satan Mustafa Bey de görmüş. Aksaray'da gören iki arkadaşı daha var.’’