Yarın Asla Ölmez... James Bond da öyle

Güncelleme Tarihi:

Yarın Asla Ölmez... James Bond da öyle
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 1997 00:00

Haberin Devamı

Sinema tarihinin en uzun ve en kârlı film serisi James Bond'un, 18'inci macerası Tomorrow Never Dies (Yarın Asla Ölmez) önümüzdeki hafta dünya sinemalarıyla aynı anda Türkiye'de gösterime giriyor. İstisnasız tüm sinema seyircilerinin ezbere bildiği ‘‘My name is Bond... James Bond’’ cümlesi, iyiyle kötü mücadelesinin ölümsüz sembollerinden biri oldu. Soğuk savaşın en gergin yıllarında gazetecilik yapan, yazar Ian Flemming'in bu ölümsüz kahramanı belki de 20. yüzyılın en önemli sinema olayı olmayı hak ediyor.

1962'den beri yabancı ajanlar ve organize suç örgütleriyle savaşan James Bond'un bu sefer modern bir düşmanı var; tehlikeli ve kuvvet delisi bir medya patronu. Ancak konunun tüm hassasiyetine rağmen, Bond karakterini canlandıran Pierce Brosnan, senaryonun politik bir mesajı olmadığını söylüyor.

Aktör, ikinci Bond filmi Tomorrow Never Dies'da anlatılan hikayenin tam zamanında gündeme geldiği görüşünde. ‘‘Bu sefer Ruslar da yok, Çinliler de. Onların yerine Jonathan Pryce'ın oynadığı bu medya baronu var.’’ diye konuşan aktör, sözlerine şöyle devam ediyor: ‘‘Bu patron bir Rupert Murdoch, bir Ted Turner, bir Silvio Berlusconi olabilir, aslında şapkadan seçeceğiniz herhangi biri de olabilir. Bu adamlar gündemi belirleyen, pekçok şeyi kontrol eden ve yaşadığımız toplumda en çok parayı kazanan insanlardır.’’

Filmde, tirajı dünya çapında günlük 100 milyonu bulan Tomorrow (Yarın) isimli bir gazete ve dünyadaki tüm televizyonlara giriş yapabilen bir uydu sisteminin sahibi olan bir medya patronu, haberi takip etmek yerine onu yaratmaktan kâr sağlamayı tercih ediyor. İngiltere ile Çin arasında çıkacak bir savaşın ratingleri fırlatacağını keşfedip, sahip olduğu iletişim ağını bu amaçla kullanmaya başlayınca, Bond devreye giriyor. Ajan'ın bu sefer ki görevi bu adamı ve savaşı durdurmak. ‘‘Biraz önce bahsettiğim centilmenler böyle birşeye kalkışabilirler mi? Evet sanırım bu mümkün.’’ diyen Brosnan ‘‘Karakterlerini on derece döndürün ve Jonathan Pryce gibi birşey elde edersiniz, belki bir derece bile kafi olur.’’ diye sözlerine devam ediyor.

İlk Ajan 007 filmi, GoldenEye'ın büyük başarısından sonra, Brosnan iki kere daha oynamak için anlaşması bulunan Bond rolünde kendini daha rahat hissettiğini söylüyor.

Brosnan'ın yanında oynayan Bond kızını Malezya asıllı ünlü bir aksiyon sineması yıldızı Michelle Yeoh canlandırıyor. Brosnan, Bond'a müttefik olan gizemli Wai Lin rolünde Yeoh'un harikulade olduğunu söyledi. Brosnan, mümkün olduğu kadar az dublör kullandığı için filmin kendisini yorduğunu ve su altındaki sahnelerde hiç eğlenmediğini anlattı. ‘‘Su altında rol yapmaya çalışmak özellikle klostrofobiniz varsa oldukça aptalca bir hareket. Hele bir de James Bond olduğunuz için sakin ve cesur olmanız bekleniyorsa, suyun 9 metre altında sinir krizi geçirirken şnorkelinizi çıkarıp kızı öpmek tam bir aptallıktır.’’ Ama herşeye rağmen Brosnan, Bond rolünü oynamaktan çok zevk aldığını ve bu rolün kariyeri için çok iyi olduğunu belirtiyor. Bir başka film şirketinin ikinci Bond serisini çekmeye karar vermesi konusuna da değinen Brosnan bunun onu ilgilendirmediğini de sözlerine ekliyor ve ikinci Bond'u kimin oynayabileceğini soruyor: ‘‘Tanrı bilir George Clooney? Woody Allen? Woody Harrelson? Woody Pecker? Bilemiyorum. Bununla çok başarılı olabileceklerini de düşünmüyorum, eğer yapabilirlerse, hemen getirin.'

Bond'un en yetenekli kızı

Yarın Asla Ölmez'de rol alan Michelle Yoeh, aslen Malezyalı. Yoeh'ın bir tane Malezya, bir tane de Melbourne Güzellik Kraliçesi Tacı var. Balerin olmak isterken geçirdiği bir kaza sonucu bu sanatı bırakmak zorunda kalınca uzakdoğu sporlarına başladı. Hong Kong sinemasında 'Dişi Jackie Chan' diye anılan yıldız, son 007 macerasından önce Chan'le Supercop (Süper Polis) isimli bir film çevirdi. Pierce Brosnan'ın yanında, yardımcı bir rolden çok, Bond'la beraber görevi tamamlayan bir kadın ajanı canlandıran Yeoh, filmin pek çok sahnesinde profesyonel karete hocalarıyla dövüşmek zorunda kaldı.

Bond'un bilinmeyen özellikleri

Bond, Order of Lenin ödülünü alan tek batılıdır.

M'nin ilk ismi Miles'dır (ya da M kadın olana dek öyleydi).

00 gerçek bir gizli servis kodudur ve bölümün görevi uluslararası ihracatı izlemektir.

Bond öksüz ve yetimdir. Babası (Nazi sempatizanı olarak bilinir) ve annesi, Bond 11 yaşındayken bir dağcılık kazasında ölmüştür.

Beatles'dan nefret eder. Goldfinger filminde soğutulmamış Dom Perignon içmenin, kulakları sıkıca kapatmadan Beatles dinlemek gibi olacağını söyler.

Bond'un cinsel iştahı başını herzaman belaya sokar. Eton'dan, okulda sadece iki dönem okuduktan sonra, bir hizmetçiyle yaşadığı yüz kızartıcı olay nedeniyle atılır.

Bond bekaretini 16 yaşında bir Paris genelevinde Martha Debrant isimli bir kadının kollarında kaybeder. Bond daha sonra bu kadını, onun hediye ettiği spor araba içinde öldürür.

Bond'un kullandığı çok amaçlı aletlerin çoğu gizli servis tarafından gerçekten kullanılır. Bunlara en iyi örnek Goldfinger filmindeki martı şeklindeki şnorkelidir.

Bugüne kadar...

Odasını kiraladığı 11 otelden sadece iki tanesi dinlenmedi yada bombalanmadı.

19 spor dalını seyretti yada yaptı: golf, araba yarışı, avcılık, ağırlık kaldırma, balık tutma, su kayağı, sumo, karete, Tayvan boksu, kayak, kızak, jetski, yelken, buz hokeyi, ralli, dağcılık, triatlon, kaya tırmanma ve paraşütle atlama.

24 tane votka-martini ısmarladı. Hepsini karıştırılmamış ama çalkalanmış istedi ve her zaman Rus votkasını tercih etti. Bunun dışında ünlü ajanın bir diğer favori içkisi Dom Perignon oldu.

Dünyanın dört bir tarafında 35 ülkeyi ziyaret etti. En çok gittiği yer (ya da düşmanlarının en çok sevdiği mekan) Bahamalar oldu. Ajan bir kere uzaya çıktı.

60 tane Bond kızı oldu, bunlardan 20'si öldü. Kızların 24'ü sarışın, dört tanesi kızıl, 32 tanesi esmerdi (bunların ikisi Afrika-Karayip kökenli Amerikalı, dört tanesi doğuluydu). 33 Avrupalının 14'ü İngilizdi. 2 tanesi güneyli olmakla beraber 15 Amerikalı kızın yanında 6 tane de Rus güzeli Bond'la beraber beyazperdeye çıktı. İçlerinde sadece bir Lübnanlı ve bir Mısırlı kız olan bu koro 20 kere değişik tonlarda ‘‘Oh, James’’ dedi.

Bond 17 filminde tam bir atlet gibi 77 kere seks yaptı. Bu uğraş için kendine seçtiği mekanlar 18 kere otel odası, 24 kere su altı, 2 kere kızın erkek arkadaşının odası, 3 kere orman, 2 kere bir çingene çadırı ve bir kere hareket eden bir aysbergin üzeri olmak üzere pek çok değişiklikler gösterdi. Yüzbaşının neden bu kadar formda olduğunu anlamak zor değil.

Bond fırlatıcı koltuğu olan Aston Martin DB5'i ve aynı zamanda bir denizaltı olan beyaz Lotus Esprit'i dışında bir siyah Phantom 337, bir kırmızı Mustang, bir kahverengi Range Rover, bir mavi Rolls-Royce, bir mavi Renault 14 ve bir sarı 2CV sürdü. Daha sonraki filmlerde DB5 yerini bir Volante'ye bıraktı. Ajan aynı zamanda bir Audi Quattro ve bir Audi Avant da kullandı. Sayısız motosiklet, kamyonet, kamyon, bir tank ve bir çift katlı otobüsün yanında Bond şu sıralar bir BMW Z3 ve BMV 750 iL ile takılıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!