Yalçın Bayer: Sıcak paranın saadeti kısa, bedeli ağır olur

Güncelleme Tarihi:

Yalçın Bayer: Sıcak paranın saadeti kısa, bedeli ağır olur
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2000 00:00

Yalçın BAYERÖZGÜR Birsen adlı okurumuz ‘‘Siz özelleştirmelerle ilgili yazılar yazıyorsunuz. Bazı kesimlerde Ulaştırma Bakanı'nın yanlış yaptığı söyleniyor’’ diyor ve arkasından Yeni Yüzyıl'dan Abdurrahman Yıldırım'ın 21.5.1995'te finansçı Prof. Yılmaz Aköz'le yaptığı söyleşinin fotokopisini geçiyor.Söyleşinin başlığı ‘‘Sıcak paranın saadeti kısa, bedeli ağır’’. Yazıdaki ilginç yorumlardan bugün hiç ders alınmadığı anlaşılıyor. Ama Aköz, anlatımlarıyla bugünleri adeta beş yıl öncesinden görmüş...Diyor ki:‘‘Finansmanın, ticaret ve sanayinin önünde gitmesi, sıhhatli değildir.’’Türkiye'nin borsada ve bankacılıkta geldiği noktayı endişeyle izliyor:‘‘Sıcak para ile, özelleştirmenin getirdiği paralar ile dengeleri sağlamış, endüstrileşmiş, kalkınmış bir ülke biliyor musunuz?’’Bildiğimiz yok... Prof. Mümtaz Soysal'ın kulaklarının çınlaması gerekiyor.Prof. Aköz, Türkiye'nin 'lekeli' fotoğraflarını da çekmiş:‘‘Kamu işletmelerini doğru dürüst çalıştırmayı beceremeyen bir devletin özelleştirmeyi başarıyla yürüteceğini beklemek mümkün değildir. Mali disiplini olmayan, hesabını kitabını bilmeyen, vergi alacak kadar otoritesi ve saygınlığı bulunmayan bir devlet eninde sonunda yine aynı noktaya gelir. Bu bakımdan neyin özelleştirildiği kadar kimin özelleştirdiği de çok önemli. Bu hükümetlerin kamu malları üzerinde tasarrufunu engellemek, teşvik etmemek gerekli.’’VAH VAHYabancı sermaye konusuna gelelim:‘‘Diğer bir konu da yabancı sermaye konusu... Bunun siyasal ve ekonomik boyutları var. Azgelişmiş ülkeler telefonu, yabancı sermayeye satmak için binbir kılığa giderken, gelişmiş ülkeler bunları ya kamu sektöründe tutuyorlar ya da en fazla yerli sermameye açıyorlar. Hatta İtalya'nın, İspanya'nın kamu telefon şirketleri, gidip Latin Amerika'daki kamu şirketlerini satın alıyorlar.Yani bizdeki mülkiyet globalleşiyor, onlardaki değil. İkincisi, bu ve diğer yollarla borsalar, yabancı sermayenin egemenliğine girince istikrarsızlık o derece artıyor. Zira her türlü etkene açık hale geliyorlar.’’Düzgün işleyen ekonomilerde kriz çıkmadan önlem alınıyor. Biz ise bunlar başımıza gelince 'vah vah' diyoruz.Maalesef koruyucu doktorumuz yok.Mr. Cottarelli‘‘İthalat enişten-ihracat yengen/Krediler bacanak-icraat yeğen/Ekonomi can çekişiyor eyvah/Kandırıp durma öyle Cottarelliiii...(Ülkemizdeki yüz binlerce şerefli emekliden biri olan Hayrullah Ersöz'ün Mr. Cottarelli adlı şiirinden.)MEMLEKETİMDEN SOL MANZARALARMutlu MertEcevitler'e yürüyorATANMIŞ DSP Tekirdağ İl Başkanı'na karşı son anda adaylık koyarak 59'a karşı 60 oyla il başkanlığını kazanan ancak 12 dakika sonra faksla görevden alınan Mutlu Mert, Tekirdağ'dan Ankara'ya yürüyor.- Mutlu Bey, niçin yürüyorsunuz?- 14 Kasım'daki kongreden sonra 28 Kasım'da Tekirdağ'dan 'Demokrasiye Saygı' yürüyüşüne başladım. Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım Necati Sal, Ertan Uğur ve İbrahim Kaçar'la birlikte kazanılmış hakkımı geri istiyorum. Ben kongreyi kazanıyorum. Ancak bırakın mazbatayı almak, kongreyi kazandıktan 12 dakika sonra görevden alınıyorum. Daha sonra da karşımda kaybeden arkadaş, yeniden atama yoluyla il başkanlığıyla görevlendiriliyor. Kalbimiz kırık... Bu yürüyüşe başlayınca sadece benim kalbimin değil, birçok partilinin de kalbinin kırıldığını anladım. Ancak hiçbirisi sesini çıkaramıyor.- Bunu nereden anlıyorsunuz?- Çok destek alıyorum; telefon ediyorlar, yerleşim yerlerinde karşılıyorlar, ne olduğunu öğrenmek istiyorlar.- Şu anda neredesiniz?- Bugün (dün) İzmit'teyim. Yarın (bugün) Sakarya'da olacağım, cuma günü Ankara'ya varabilirim.- Ne istiyorsun?- Genel merkeze gidip hakkımı arayacağım, göreve iademi isteyeceğim. Demokrasi mücadelesi vermiş Ecevitler'in bu noktada seçilmişlere sahip çıkacaklarına inanıyorum.(M.Mert'le temas etmek isteyenlere: 0532-231 43 97.)Görevden almak mıdüşürmek mi?CHP ile ilgili bir şeyler yazmaya insan çekiniyor. Çünkü, mutlaka bir taraf üzerinize geliyor.Genel merkez, İstanbul'a karşı bir operasyon yapmaya çalışıyor ama yüzüne gözüne bulaştırıyor. Bu nedenle bir aydır örgütte kriz yaşanıyor.Genel merkez, yedek hakkı kalmadığı gerekçesiyle il yönetiminin düştüğüne karar veriyor. Ancak hukuki bir tartışma ortaya çıkıyor. 33 kişilik yönetimden başkan dahil 15 kişi istifalarını vermiş durumda. İstifaların, ile bırakılmayarak genel merkeze götürülmesi de pek alışılmış bir yöntem değil. Genel merkeze karşı direnen Fuat Keskin ve arkadaşları ise, kalan 18 kişi ve yedekte kalan 7 üyeyle il meclisini yeniden oluşturup göreve devam etmek istiyorlar.Genel merkez ise, ‘‘Sizin yedek hakkınız yok, 16 kişi kaldınız, çoğunluk olmaz’’ diyor.Fuat Keskin ise, ‘‘Biz 18 kişiyiz. Yedek kullanma hakkımız var’’ diye ısrar ediyor. Açıkçası genel merkez, örgütü görevden almaya çekiniyor. Olası bir kongrede genel merkez karşıtlarının yeniden kazanması muhtemel çünkü.Sayın Baykal, eskiden 'kızgındı' şimdi 'sakin'...Örgütler eskiden görevden alınırdı, şimdi ise 'düşürülüyor'.Sonuçta olanlar CHP'ye oluyor.TANSU Çiller'e.... Sayın Hanımefendi hiç yakınmayınız, zira kendi düşen ağlamaz. Yine de şanslısınız ki Türkiye'desiniz. Yoksa başka hangi ülkede toplumun güvenini yitirerek arka arkaya seçim kaybeden siyasetçinin koltuğunu koruyabilmesi mümkündür?Nezir KIRDAR
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!