TV'yi protesto ediyorum

Güncelleme Tarihi:

TVyi protesto ediyorum
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 1998 00:00

Haberin Devamı

Laura Lenney sinema oyunculuğunun dışında bir çok hayır kurumuna üye. Bunların başında Amerikan Lezbiyenler Birliği geliyor. Kendisi bu konuda açık. ‘‘Değer verdiğim insanlarla birlikte olmayı, yardım etmeyi görev biliyorum’’ diyor.

THE Truman Show filmini Jim Carrey alıp götürüyor ama yanında oynayan sevimli eşi rolündeki Laura Linney'de gerek oyun gücü ve gerekse karakterini yansıtmasıyla Peter Weir'ın eserine büyük katkıda bulunuyor.

Laura Linney filmin tanıtımı için 55. Venedik Film Festivali'ne katıldı. Hürriyet'e üzerinde çok konuşulacak The Truman Show ile ilgili açıklamalar yaptı.

Gerçekten de TV, yaşantımızı bu kadar tutsak ediyor mu?

Kesinlikle.. Günaydın seyirciler.. Afiyet olsun seyirciler.. O beyaz camın karşısından bir türlü kopamıyoruz.. Tabii ben Amerika için konuşuyorum. Ne verirlerse seyrediyoruz, reklamları izliyoruz. Tekrarlanan dizileri yutuyoruz. Bu The Way of American Life yani Amerikan usülü yaşam oluyor... Ekran çok güçlü.. Çok tehlikeli.. Eğer karşı gelmezsek hayatımızı çalabilir. Tıpkı Truman'a olduğu gibi..

Film inanılmaz bir başarı kazanıyor.

Peter Weir bana Jim Carrey'nin eşi rolünü önerince sevinçten uçtum. Sonra senaryoyu okuyunca coştum. Gerçekten nefis bir öyküydü. Andrew Niccol bunun için Oscar'ı havada kapar gibime geliyor. Amerikan yaşamı bu kadar güzel anlatılmak.

Sizin önemli bir rolünüz var.

Truman Burbank'ın yaşamının televizyona yansıtılması bilinci dışında daha ana rahminden başlıyor. Truman bir televizyon kahramanı, 24 saat 365 gün boyu hep ekranda. Tabii etrafındakiler de birer kahraman. Tüm dünya Truman'ın showunu izliyor ama kuşkularına karşın o bundan habersiz.

SULULUK YAPMADI

Set nasıldı? Uyum nasıldı. Peter Weir biraz tutucu ve titizdir.

Film Florida'da bir kasabada çekildi. Hayli de uzun sürdü. Seaside adlı bir kasabada. Kasaba adeta baştan inşa edildi. Ama Peter Weir burayı çok sevdi ve sadece ‘‘Tam kafamdaki Truman'ın yaşadığı yer’’ dedi.

Ya Jim Carrey ile çalışmak..

Jim'in tüm filmlerini izlemiştim. Gerçekten söylendiği gibi lastik gibi bir suratı var. Her kalıba giriyor. Ancak bu film biraz ciddiydi. Yani kendi tanımı ile ‘‘sululuk’’ yapamadı. Ama bir kez daha büyük bir sanatçı olduğunu, sadece komikliği benimsemediğini kanıtladı. Belki Jerry Lewis'i taklit etme duygusunu yaşatmabı sildi

TİYATRODAN GELDİM

Siz daha önce tiyatro oyuncusuydunuz.

1994'e kadar kendini tiyatro oyuncusu olarak gördüm. Hatta ödüller kazandım. Sonra Paramount Şirketi'nin sinema önerileri ile karşılaştım. Örneğin bir orman macerası olan Congo'da oynadım. Richard Gere ile karşılıklı Primal Fear'da rol yaptık. Absolut Power'da Clint Eatwood'un avukat kızını canlandırdım. Lorenzo'nun Yağı'nda da vardım. Dave, Searching for Boby Fischer de diğer filmlerim.

Televizyon deneyiminiz de var....

- PBC Televizyonu için Tales of the City dizi filminde yer aldım. Blinspot'ta Joanne Woodward ile rolleri paylaştım. Şimdi yine More Tales of the City için stüdyoya gireceğim.

Bu arada Broadway'dan de öneriler var galiba..

Daha uzun hatırlatmayın. Nisan'da Gerald Gutierrez'ın Honour adlı oyununda yer alacağım. Zaten geçen yıl iki ay süre ile Holiday adlı bir oyunda oynamıştım.

Filmle ilgili bir mesajınız var mı?

Zaten bu film bir mesaj. Televizyona karşı eylemler yapmalıyız. Karşısına geçip hayatımızı ona en deksleyeceğimize yeni eğlenceler bulmalıyız. Hobiler, ne bileyim hayır işlerine katılmalı, spor yapmalıyız.. Yoksa 24 saat TV'ye tutsak olmak kitleleri tembelleştiriyor.

Aşk, onur ve tutku

Victor Hugo'nun ölümsüz eseri, Sefiller (Les Miserables) bir kez daha beyazperdede.

Sefiller, 19. yüzyıl Fransa'sında aşk, onur ve tutkuyu anlatan epik bir masal... Hikaye, bir somun ekmek çalan ve karşılığında suçunun çok üstünde hapis cezasına çarptırılan Jean Valjean'ı anlatıyor.

Rafael Iglesias'ın uyarladığı senaryo, 1932 Temmuz Devrimi sırasında, Seine Kıyısında Valjean ve Javert arasındaki ölümcül karşalışmayla son buluyor.

Proje, Mandalay Entertainment Şirketi'nin Rafael Iglesias'a Victor Hugo'nun ünlü romanını senaryoya uygulamasını istemesiyle başladı. Aylarca senaryo üzerinde çalışan Iglesias, bu dünya edebiyatının en başarılı ve uzun romanlarından birini tamamıyla senaryoya geçirmek yerine, Valjean'ın iyiliğe ulaşma mücadelesi gibi başlıca temalardan biri üzerine yoğunlaştı. Ilgesias roman ve senaryosuyla ilgili olarak şunları söylüyor: ‘‘Hugo'nun yazdığı daldan dala atlayan 19. yüzyıl romanını 2,5 saatlik bir filme dönüştürmek zorundaydım. Romanın diğer adaptasyonları çok uzun sürüyordu ve benim tüm hikayeyi anlatmam imkansızdı, bu nedenle Valjean'ın iyiliğe ulaşma mücadelesi ve onunla Javert arasındaki ilişki üzerinde yoğunlaştım.’’

Sefiller'de başrolleri Liam Neeson (Jean Valjean), Geoffrey Rush (Javert), Uma Thurman (Fantine), Claire Danes (Cosette) ve Hans Matheson (Marius) paylaşıyorlar.

Tartışmalı film gösterimde

Uzun süredir tartışılan ve çalışmaları bir yıldır süren Hoşçakal Yarın gösterimde... Yönetmenliğini Reis Çelik'in yaptığı, yapımcılığını RH Politik Yapımcılık'ın üstlendiği filmde Berhan Şimşek, Tuncer Necmioğlu, Tunçel Kurtiz, Mazlum Çimen, Bülent Çolak, Mümtaz Sevinç, Orhan Aydın, Gönen Bozbey ve Bengi Heval Öz önemli rolleri paylaşıyor.

1972 yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını konu alan film senaryosu tamamen gerçek olay ve belgelere dayanarak hazırlanmış.

Reis Çelik'in dokuz yıllık araştırma ve yazım aşamasından sonra 1997 Eylül ayında çekimlerine başlanan film, 1998 Mart ayında tamamlandı. Stüdyo ve labaratuvar çalışmalarının tümü Macaristan'da yapıldı. Bütçesi 1 milyon 146 bin doları bulan film Türkiye, Fransa, Macaristan ve Belçika ortak yapımı...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!