TÜSİAD: Bölge planları başarılı değil

Güncelleme Tarihi:

TÜSİAD: Bölge planları başarılı değil
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2005 00:00

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından, bölgesel gelişme politikalarına ilişkin hazırlanan raporda, bölge planlarının çok başarılı olamadığı ve GAP dışındaki bölge planlarının kapsamlı bir uygulama şansı bulunmadığı belirtildi.TÜSİAD'ın, “Türkiye İçin Sürdürülebilir Büyüme Stratejileri” projesi çerçevesinde, sektör-bölge bağlamında üretim yapısını ele alarak bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarını çeşitli boyutlarıyla inceleyen “Türkiye'de Bölgesel Gelişme Politikaları: Sektör-Bölge Yığınlaşmaları” başlıklı raporu, düzenlenen bir seminerle kamuoyuna açıklandı.Raporda, bölgesel gelişmenin sağlanması ve bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının azaltılması yönünde bazı politikalar benimsendiği ve tedbirler alındığı belirtilerek, 1970'li yıllarda uygulamaya konulan ancak önemini yitirmekle birlikte halen varlığını koruyan Kalkınmada Öncelikli Yöre (KÖY) politikalarının bunların başında geldiği hatırlatıldı.KÖY kapsamındaki il sayısının artırılması ve dünyada yaşanan gelişmelere tam olarak ayak uydurulamaması nedeniyle bu politikalarda başarılı olunamadığı belirtilen raporda, en gelişmiş ilin kişi başı gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) en geri kalmış ilden yaklaşık 11 kat daha fazla olduğuna işaret edildi.Uygulamaya konulan başka bir aracın da bölge planları olduğuna değinilen raporda, bugüne kadar bu amaçla başta geri kalmış yöreler olmak üzere sayısı 10'u bile bulmayan bölge planları yapıldığı ve bu planların çok başarılı olduğunu söylemenin mümkün olmadığı kaydedildi.Raporda, “GAP ana planı dışındaki bölge planlarının kapsamlı bir uygulama şansı olmamıştır. Esasen hazırlanan bölge planlarının en önemli eksikliği, yerel düzeyde uygulama mekanizmalarının oluşturulamamış olması, finans boyutunun ne şekilde karşılanacağının ortaya konulamaması ve en önemlisi yerel düzeyde bir sahiplenmenin oluşturulamasıdır” denildi.“ULUSAL-YEREL İLİŞKİLER YENİDEN KURGULANMALI”Bölgesel gelişme alanında her ülkenin uygulayabileceği standart bir modelin hiçbir zaman olmadığına dikkat çekilen raporda, şunlar kaydedildi.“Olması da düşünülmemektedir. Ancak burada önem arz eden husus, dünyada yaşanan gelişmelerin ve değişimlerin mutlak suretle dikkate alınmasıdır. Artık (bu bölgenin coğrafi, fiziki koşulları çok kötü. Bölgenin zaten belirgin bir potansiyeli de yok) yaklaşımının benimsenmesi mümkün değildir. Her bölgenin mutlak suretle göreceli bir üstünlüğü ve potansiyeli vardır. Önemli olan bu potansiyeli harekete geçirecek mekanizmaların oluşturulması ve her bölge rekabet edebilir prensibinin benimsenmesidir.”Raporda, ulusal düzey ile yerel düzey arasındaki ilişkilerin yeni bir anlayışla, eskisinden de güçlü bir şekilde kurgulanmasının şart olduğu vurgulandı.Bir yörenin gelişme eğilimleri, potansiyeli ve mukayeseli üstünlüklerini dikkate alarak, uygun yatırım iklimi olduğu kanaatine varılan alanlarda yatırımın gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekilen raporda, “Dışarıdan ve başkalarından sürekli bir destekle ayakta kalmaya çalışmak yerine, her yörenin kendine güven içinde sorunlarına çözümler üretmesi şarttır” denildi.Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarı Ahmet Tıktık, Avrupa Birliği (AB) fonlarının katkılarıyla bazı bölgelerde başlattıkları bölgesel kalkınma programları kapsamında bin 800 civarında proje teklifi yapıldığını ve bunların AB tarafından değerlendirilip finansmanının sağlanacağını bildirdi.Tıktık, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan “Türkiye'de Bölgesel Gelişme Politikaları: Sektör-Bölge Yığınlaşmaları” konulu raporun tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, bölgesel farklılıklar ve gelir dağılımındaki dengesizliklerin sadece merkezden kaynak tahsisiyle aşılamayacağını, yerel potansiyellerin de harekete geçirilmesi gerektiğini söyledi.Bu konularda AB ile reel anlamda uyum sağlanması ve AB süreci ile dünyadaki gelişmelerin çok yakından takip edilmesi gerektiğini belirten Tıktık, artık küreselleşmenin yoğunlaştığı dünyada yeni bir bölgesel kalkınma anlayışından söz edildiğini, Türkiye'deki çalışmalarda bu olgunun göz önünde bulundurulmasının şart olduğunu vurguladı.Ahmet Tıktık, DPT olarak, yerel bölgelerde bölgesel kalkınma planları konusunda çalışacak ve birinci derecede aktif olacak aktörlere rehberlik ederek, onların inisiyatif almalarını sağlayacak sürecin yönetimini üstleneceklerini ifade etti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!