Türkiye'nin Afganistan sınavı

Güncelleme Tarihi:

Türkiyenin Afganistan sınavı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2001 00:00

AFGANİSTAN'da Kábil'in beklenenden de önce düşmesi ve Kuzey İttifakı'nın süratli kazanımlarıyla birlikte, cephedeki gelişmelerin temposu, karar vericilerin bile yetişemediği bir seyir kazanmış bulunuyor. Gelişmelerin bu yoğunluğu, Türkiye'nin Afganistan'da oynamakta olduğu rolün boyutlarını da yakından ilgilendiriyor, bir dizi kritik sınavı Türk diplomasisinin gündemine dayatıyor. Şöyle ki:Kábil'in düşüşü, Taliban sonrasında Afganistan'da nasıl bir yönetimin işbaşına getirileceğini öncelikli bir sorun haline getirdi.Yeni yönetimin on yıllar süren bir kaos döneminde birbirleriyle kanlı bıçaklı olmuş etnik grupları bir araya getirerek oluşturulacak olması, işi içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bunun da ötesinde, bir ülkenin yeni baştan yaratılması gibi son derece çetrefil, zor bir hedef söz konusu.* * *Türkiye'ye öncelikle Afganistan'daki hasım gruplar arasında mümkün olan en geniş uzlaşının sağlanmasında önemli bir rol düşüyor. Tarafların büyük bir bölümüyle yakın ilişkiler içinde olması, Ankara'ya bu rolün gereklerini yerine getirebilmesi açısından önemli bir avantaj sağlıyor. Örneğin, Taliban'ın ana ağırlığını oluşturan Peştunlar üzerinde nüfuzu bulunan, kendi nüfusunun yaklaşık yüzde 25'i zaten Peştunlardan oluşan Pakistan'la yakın bir dostluk ilişkisi var Türkiye'nin. Benzer şekilde etnik olarak Türk ağırlıklı olan ve Pakistan'a sıcak bakmayan Kuzey İttifakı ile de ‘‘özel ilişkilere’’ sahip. Türkiye, ayrıca serpintileri kendisine de uzanabilecek olasılıkların önüne geçmek açısından da Afganistan'la yakından ilgilenmek durumunda. Örneğin, uzlaşı çabalarının çökmesi ve Afganistan'daki Peştun grupların Pakistan'a göç etmeleri, bu ülkenin iç dengelerini sarsarak, köktendinci eğilimlerin hákim olmasına yol açabilir. Bu olasılık gibi, Afganistan'da İran'ın nüfuzunun artması da Ankara'nın arzulamayacağı bir durum yaratır.* * *Türkiye, Afganistan'a dönük siyasetini oluşururken, bu ülkede kurulacak yeni yönetimin rejim olarak taşıyacağı karakter ve hangi bölge ülkelerinin nüfuzunun burada ağırlık kazanacağı sorularını da hesaba katmak durumunda.Ankara açısından temel kaygının, kurulacak yeni yönetimin de köktendinci bir çizgiye kayması ihtimali olduğu söylenebilir. Türkiye, bu bağlamda kendisinin temsil ettiği yüzü Batı'ya dönük, laik modelin bir benzerinin Afganistan'da yerleşmesini hedefliyor, bunun köktendinci eğilimleri rahatsızlıkla karşılayan Orta Asya Cumhuriyetleri'ni de rahatlatacağını düşünüyor. Afganistan'da sonuç getiren nazım bir rol oynayabildiği takdirde, bunun Türkiye'nin uluslararası alandaki konumunu ve bölgedeki ağırlığını kuvvetlendireceği söylenebilir.Afganistan, uzun yıllar sürecek önemli bir meşguliyet alanı olarak Türk dış politikasının gündemine yerleşmiş bulunuyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!