Türkiye'de birileri düğmeye mi basıyor?

Türkiye’nin Kürt isyancılarla yaptığı çatışmaların artması, hükümetin muhalefeti demokratik değişime karşı gelerek ülkenin her iki tarafında etnik gerilimlere neden olmakla suçlamasıyla son derece taraflı iç politikanın bir unsuru haline geldi.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Salı günü istihbarat kurumlarının Pazartesi günü yaşanan gerilimin organize edilip edilmediğini araştırdığını söyledi. Türkiye’nin doğusunda PKK’lı olduklarından şüphelenilen gerillalar dört polisi öldürürken, batıda çıkan bıçaklı kavgada çok sayıda insan yaralandı.

Türkiye İslami eğilimli hükümet ve onlarca yıl ülkeyi yöneten ordunun desteklediği, laik düzenin arasındaki güç mücadelesinin ortasında kalmış durumda. Her iki tarafta birbirlerini içinden çıkılması mümkün olmayan komplo teorileri ile suçluyor.

Diğer yandan, sözde derin devlerin hükümete olan güveni yıkmak için PKK ile yaşanan çatışmayı körükledi iddiası son derece tehlikeli. Ergin, Pazartesi günü yaşanan karmaşanın arkasında olduğu düşünülen şüphelilerin ismi sorulduğunda cevap vermedi ancak bu kişilerin Türkiye’deki statükoyu destekleyen gruplara mensup olduğunu belirtti.

AMAÇ HÜKÜMETİN ALTINI OYMAK

Ergin, bu grupların hükümetin demokratikleşme çabalarını ve 12 Eylül’de anayasa değişikliği üzerinde yapılacak referandumu engellemeye çalıştıklarını iddia etti.

PKK, tutuklu bulunan liderleri Abdullah Öcalan’ın bahar aylarında Türk hükümetiyle görüşmeleri iptal ettiğini açıklamasının ardından saldırılarını arttırdı. Öcalan, Ankara’nın Kürt azınlığın yaşam şartlarını düzeltmeye yönelik taahhüdünde hiçbir gelişme olmadığını belirtti.

Başlangıçta, Türkiye’deki devlet yanlısı basında yer alan köşe yazarları PKK’nın eylemlerinin AKP hükümetinin altını oymak için derin devlet tarafından yönlendirildiğini öne sürdü. Yüzlerce ordu subayı, gazeteci ve bürokrat, bu iddiaların çerçevesinde muhaliflerin cadı avı gibi gördüğü bir yargılama sürecinde mahkemeye çıkmayı bekliyor.

Pazartesi günü, hükümet yanlısı Bugün gazetesi 2007’de gizlice kaydedilmiş bir telefon konuşması yayımladı. Konuşmalarda Türk Hava Kuvvetleri’nde görev alan iki subay PKK’lı teröristleri tespit eden bir insansız hava aracının yok edilip edilmemesini tartışıyor. Sebep ise, bir tanesinin “Son olayda zayiatların olması ve bu yüzden çok fazla baskı altında kaldığını” söylemesi.

İki adamın konuşmasında PKK’yı ima eden sözler geçmiyor ancak diyaloglarından teröristlerin saldırılarına izin vermeyi tartıştıkları anlaşılıyor.

GenelKurmay Başkanlığı bu konu hakkında 2007’de bir soruşturma başlatıldığını belirtti. Açıklamada konuşmanın orijinalliği reddedilmedi ancak kaydın amaçlı olarak ortaya çıkarıldığı belirtildi.

BİRİLERİ DÜĞMEYE BASTI

Bir başka devlet yanlısı gazete, Vakit, geçtiğimiz hafta Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’nun oğlu Murat Başbuğ’nun hüküm giymiş bir PKK’lıyla çekilmiş fotoğragını gösterdi.

Gazete, Başbuğ’nun resimdeki kişiyle birden çok fotoğrafı olduğunu öne sürdü.

Ayrı bir açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı Vakit’in 9 Nisan 2009 tarihinde tutuklanan PKK üyesi Hasan Lala’nın evinde bulunduğunu belirttiği Murat Başbuğ’ya ait fotoğrafın orijinalliğini kabul etti. Açıklamada, resmin bir arkadaş toplantısında çekildiği ve gazetenin iddialarının yalan olduğu ileri sürüldü. Ancak hangi iddiaların asılsız olduğu belirtilmedi.

Pazartesi günü, 300 bin Kürt kökenli insanın yaşadığı iki milyon nüfuslu Bursa’da yaşanan olayla onlarca kişinin gözaltına alınmasına neden oldu. Saldırılar, bıçaklı Kürtlerin saldırısıyla devam etti, ardından saldırganların tutulduğu polis merkezi öfkeli kalabalık tarafından çember altına alındı.

BDP partisinin kurul başkanı Ayla Yıldırım, olayların hükümetin Kürt açılımında başarısız olmasının sonuçları olduğunu söyledi. Hatay’da dört polisin öldürülmesinin ardından ise, şehirdeki BDP bürosu ateşe verildi.

Yıldırım yaşananlar hakkında, “Sanki birileri düğmeye bastı. Bu tür olayları ülkenin dört bir yanında görmeye başladık” yorumunu yaptı.