Türkiye usta ressamını yitirdi

Güncelleme Tarihi:

Türkiye usta ressamını yitirdi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2010 14:54

İki yıldır akciğer kanseri tedavisi Ressam Ömer Uluç, İstanbul'da vefat etti.

Haberin Devamı

ÖMER ULUÇ'UN ESERLERİ VE FOTOĞRAFLARI - FOTO HABER

Alınan bilgiye göre, yaklaşık 2 yıldır akciğer kanseri tedavisi gören ve kalp yetmezliği ile nefes darlığı şikayetiyle 5 gün önce İstanbul Cerrahi Hastanesi'nde tedavi altına alınan Uluç, bugün hayatını kaybetti.

Yazar Vivet Kanetti'nin eşi olan 79 yaşında hayatını kaybeden Ömer Uluç'un cenazesi, 30 Ocak Cumartesi günü Teşvikiye Camisi'nde öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek.

Ömer ULUÇ kimdir?                     

BEN OLSA OLSA SARHOŞ KEDİ OLURDUM

 

Ünlü ressam Ömer Uluç’un şair Ece Ayhan ile konuşmasına kendini şöyle tanımladı.

 

Ece Ayhan: Bu yaşadığımız (gerçekten yaşıyor muyuz bilmem) aritmetikli tarihte, bu uslu coğrafyada ya da. Peki, sen bir kedi olsan ne kedisi olurdun Ömer? Dikkat et ben bir sokak kedisiyim ha!

Ömer Uluç: Ben olsa olsa sarhoş bir kedi olabilirim. Beni bu dünyada en çok meyhane ya da bar garsonları tanır.

1953 yılında Robert Koleji bitirdikten sonra 1953-1957 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde önce mühendislik sonra resim eğitimi gördü. 1953 yılında Nuri İyem’in öncülüğünde kurulan "Tavan arası Ressamları" olarak adlandırılan grupta yer aldı 1965’te bir yıl süreyle Londra ve Paris'te, 1972-1973'de ABD ve Meksika'da, 1973-1977 arası Nijerya'da bulundu. 1983'ten beri Paris'te yaşayan sanatçı yılın önemli bir bölümünü İstanbul'da geçirmektedir. Başta Paris, Berlin ve İstanbul olmak üzere çok sayıda yurtdışı ve yurtiçinde sergi açtı. Bir çok biennale katıldı. Kendini sadece tuval resmi ile sınırlandırmayan sanatçı değişik malzemeler kullmak suretiyle bir çok sanat yapıtı üreterek Türk sanatına farklı katkıda bulundu.

Haberin Devamı

2005 yılında Baki’den alıntı ile “Heves Kuşu Durmaz Döner” adını verdiği ve kendi konuşma kayıtlarından seçtiği “Fragmanlar”la başlayan ve sayfalarını bir sergi mekanı olarak düşünerek tasarladığı kitabı, yeni bir yapıtı, yeni bir sergisi niteliğinde Yapı Kredi yayınlarından çıktı.

Haberin Devamı

İlk kişisel sergisini 1955 yılında Boston'da açan sanatçı, bu yapıtın bir pasajında:

1958’de, 27 yaşlarındayım. Nuri İyem, Ferruh Başağa, sevgili İlhan Koman ile Şadi Çalık ve ben Amerikan konsolosluğunda büyük, bir süre hatırlanacak bir sergi açıyoruz. Hepsi soyut sanat. Onların hepsi dostum ve hepsi benden en az 15-20 yaş büyük insanlar. Orada tek başıma ve garip bir şekilde bir ikinci kez küçük bir üne kavuşuyorum İstanbul’da, o çevrede. Fakat en ilginç işi kimin yaptığını söyleyeyim, Şadi Çalık, tek bir çubuğu bir kaidenin üzerine koyuyor ve bunun adını “minimumizm” koyuyor, yani o böyle izah ediyor. Minimum enerji, minimum form, minimum anlam vb. İstanbul bir zamanların Moskova’sı, Münih’i gibi avangard bir küçük merkez mi oluyor. Diyor. Böylece yumak, yumak soyut ve zaman , zaman tual dışına çıkılan çalışmalarının da işaretini vermiş oluyor. Halen Paris ve İstanbul’da yaşayan sanatçı üretmeye devam ediyor.

Haberin Devamı

1969 Killing
1969 Kaldırımda Çocuk
1970 Yeşil Sarı Sahsiyet
1970 Bir Çocuk Figürü
1971Kolunu Açan Çıplak
1976 Afrika Kraliçesi I, III
1983 Ada
1985 Tanker
1987 Büyücü
1987 Çıplak

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!