'Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik bir adım'

Güncelleme Tarihi:

Türkiye Cumhuriyetine yönelik bir adım
Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2017 00:25

Kazakistan ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı’nda açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’deki Reza Zarrab davasına eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın adının dahil edilmesini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik bir adım olarak değerlendirerek “Atılan bu adımlar tamamen siyasidir. ABD’nin bir defa bu konuyu gözden geçirmesi lazım. Bu işlerin arkasından çok pis kokular geliyor” dedi. Erdoğan özetle şunları söyledi:

Haberin Devamı

BÖLGESEL MESELELER
“Dost ve kardeş Kazakistan’ı bir kez daha ziyaret edecek olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Türk dünyasının ak sakalı Sayın Nursultan Nazarbayev ile yapacağımız görüşmelerde ikili ilişkilerimizi gözden geçirmek suretiyle işbirliğimizin daha da güçlendirilmesi noktasında neler yapabileceğimizi ele alacağız. Kazakistan’ın ev sahipliğinde düzenlenecek İslam İşbirliği Teşkilatı 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi’ne de iştirak edeceğiz. Bu zirveye iştirak edecek hükümet ve devlet başkanlarıyla da kapsamlı görüşmelerim olacak. Burada hem ikili münasebetlerimizi hem de Suriye, Irak, Filistin, Myanmar başta olmak üzere önemli bölgesel meseleleri istişare edeceğiz. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası ülkemizi ziyaret eden ilk Devlet Başkanı değerli kardeşim Sayın Nazarbayev olmuştur. Kazak halkının bu kadirşinaslığını asla unutmayacağız. Kazakistan FETÖ ile mücadelede de ülkemizle dayanışma içerisinde hareket ediyor.

ÇOK PİS KOKULAR GELİYOR
(ABD’de tutuklu bulunan Reza Zarrab’ın dahil olduğu davaya eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da dahil edilmesi) Bu konu gerçekten çok çok ilginç bir konu. Şu anda bunu hukuki bir mantık içerisinde yorumlamak zaten mümkün değil. Burada bizim eski Ekonomi Bakanımıza yönelik atılan bu adımı, açık söylüyorum, ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik bir adım olarak değerlendiriyorum. Zira burada şahsına yönelik bir iddiayı ortaya koyabilmiş değiller. Neymiş ‘İran’la ilgili yaptırımları delmiş’ İran’a biz bir defa herhangi bir yaptırım uygulama kararı Türkiye olarak almadık ki. Bizim İran’la ikili ilişkilerimiz var, hassas ilişkilerimiz var. İran’dan özellikle doğalgazımızın, petrolün bir kısmını oradan alıyoruz. Biz bunu kendilerine de o zaman söyledik. Ben bunları Sayın Obama’ya da söyledim, diğer bu konularla ilgilenen kişilerine, başta dışişleri bakanları olmak üzere onlara da söyledik. Yani dedik; ‘Biz burada böyle bir yaptırım içerisine girmeyiz.’ Bu ekonomik ilişkileri yürüten bakanımız kim? Ekonomi Bakanı. Ekonomi Bakanı hükümetin attığı bu adıma ne yapacaktır? Uygulayanlardan bir tanesi olacaktır. Dolayısıyla atılan bu adımlar tamamen siyasidir. Amerika bir defa bu konuyu -tabii bu gidişimizde orada da inşallah görüşme fırsatı buluruz- gözden geçirmesi lazım. Bu işlerin arkasından çok pis kokular geliyor. Reza Zarrab olayı da öyledir. Halk Bankamızın Genel Müdür Muavini Hakan Bey ile ilgili konu da öyledir. Bunların hepsi. Diğer isimler yine öyledir.

ABD YÖNETİMİNİN ACZİ
(ABD’de korumalarıyla ilgili yürütülen soruşturma) Benim yaptığım son ziyarette Washington’da Büyükelçiliğimiz önünde PKK terör örgütü mensuplarının bize adeta saldırıyor gibi bir hava içerisine girip Amerikan güvenlik güçlerinin orada kalkıp da herhangi bir tedbir almaması onları oradan derdest etmemesi de bu pis kokunun bir ifadesidir. O olayla ilgili biliyorsunuz, benim korumalarım hakkında soruşturma açtılar. Hatta hatta, olay günü orada olmayan korumalarım hakkında, eşimin iki koruması bayan, onlarla ilgili de aynı şeyi yaptılar. Bu nedir? Bu Amerika yönetiminin düşmüş olduğu aczi gösteriyor. Kendilerine de bunlar bildirildi. Büyük bir devlet olabilirsin ama adil devlet olmak başka bir şeydir. Sıkıntı burada. Onun için de adil bir devlet olmak, hukuk sisteminin adil işlemesinden geçer. Eğer hukuk sisteminiz adil işlemiyorsa bu sıkıntılar sürekli olarak o pis kokuları da getirir.”

'ERDOĞAN'A VURMAK OY MU KAZANDIRACAK'
“(Bir gazetecinin son günlerde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden Türkiye’nin üyelik sürecine ilişkin farklı açıklamalar geldiğini hatırlatması üzerine) Bu açıklamalara yabancı değiliz. Maalesef 15 yıldır bizi bu tür açıklamalarla oyaladılar. Hâlâ aynı açıklamalar devam ediyor. Bildiğiniz gibi Türkiye’deki referandum öncesinde Avrupa ülkelerinin takındığı tavır çok açık net ortadaydı. Şahsım başta olmak üzere, bakanlarımızın birçoğuna kendi ülkelerine geliş müsaadesi dahi vermediler. Ama terör örgütlerinin önde gelenlerine ne yazık ki Batı, kendi ülkelerinde kampanya yapmalarına müsaade etti. Hatta teröristlerin, kendi ülkelerinde bakıyorsunuz konferansla bağlanmalarına da yine müsaade ettiler. Bunların hayatı hep böyle geçti. Şu anda da kendi içlerinde birbirlerine girdiler. Yatıyorlar, kalkıyorlar AK Parti, Türkiye, Erdoğan... Tamam da bizimle ne işiniz var? Kendi içinizde seçim yapıyorsunuz. Nasıl yapacaksanız seçiminizi yapın. Erdoğan’a vurmak, Türkiye’ye vurmak size oy mu kazandıracak? Bunu nereye kadar böyle götüreceksiniz?

‘YÜZÜME BAKAMIYOR’
Yarın bir gün, uluslararası toplantılarda ne olacak? Hollanda’nın başbakanı ile olduğu gibi mi olsun? Bak şimdi o yüzüme bakamıyor, benim zaten yüzüne hiç baktığım yok. Daha hükümet kuramadı. Ne hale düştü. Yarın Almanya’da da benzer şeyler olabilir. Almanya’nın elinde bulundurduğu güç, Türkiye’nin özellikle sosyopolitik gücünü yok etmeye muktedir değildir. Bizim bu noktadaki gücümüz çok çok farklı. Artık Türkiye birçok şeyi aşmış vaziyette. Bu ufku, Türkiye açtığı için de zaten bunlar rahatsız oluyor. Bundan sonraki hedef artık 2023’tür. 2023’te sosyolojik olsun, ekonomik olsun, iktisadi olsun, kültürel olsun, bütün bu alanlarda Türkiye’yi inşallah çok daha farklı bir yere, inşallah 2019 Başkanlık sistemindeki atılan yeni adımla birlikte çok daha farklı bir yere taşımış olacağız.

(Almanya’da seçim afişlerinde kendi fotoğraflarının yer alması): ADD isminde orada biliyorsunuz bir parti kuruldu. Bu partiyi kuranlar da ağırlıklı zannediyorum soydaşlarımız. Fakat bu seçimde lokal bir bölgede seçime giriyorlar. Onlar da ismimizi büyük ihtimalle belki de oradaki Türkleri birleştirici olması açısından kullanıyor olmuş olabilirler. Eğer onların gücüne bizim portremiz bir güç katacaksa hayırlı olsun derim.”

BAHÇELİ YANITI: HER ŞEY OLABİLİR
“(Başkan olduğunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yardımcısı olacağı iddiası sorulunca) Bunların hepsi suyu bulandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bunlar doğmamış çocuğa don biçiyorlar. Herkes bir defa yerini, konumunu bilsin. Biz Türkiye’de siyaset yapıyoruz. Sayın Bahçeli ile şu süreçte partimiz gayet güzel bir diyalog içerisinde oldu. Bundan sonraki süreçte de bu dayanışmanın güçlenerek devamı, Türkiye’nin geleceği bakımından çok çok önem arz etmektedir. Bu geleceği inşa ederken görüşmeler neticesinde her şey olabilir. Yani bunu kimsenin bir kenara atma hakkı yok.

Ana muhalefet partisi Kandil’le irtibat kuruyor, bunu gündeme getirmiyorlar da yerli ve milli davranan liderlerin veya partilerin görüşmeleri, konuşmaları bunları niye rahatsız ediyor? HDP ve CHP baktığımız zaman bunların yerli ve milli bir yanı yok. Aksine bunlar bu ülkeye saldıran, Batı’ya, dünyaya şikâyet etmek suretiyle nereden önünüzü keseriz, bunun gayreti içerisinde olanlarla koalisyon halindeler.

Ana muhalefet partisinin bir temsilcisi çıkıyor İHA’larla ilgili eleştiri yapıyor. Neymiş sivilleri vurmuş. Nerede o siviller? İHA’lar teröristleri vuruyor. Güvenlik güçlerimiz çok daha güçlü hale gelmek suretiyle terörizmle bu mücadelesini sürdürecektir. Bunu CHP’nin temsilcileri vesaireleri durduramaz. Böyle bir dönemin içerisinde de bu beyler ölen teröristleri savunur hale geldiler. Siz bunların cenazelerine katılır, onlarla birlikte hareket edersiniz. Tek farkınız var siz CHP’siniz onlar HDP. Yerlilik, millilik gibi bir özelliğiniz yok.”

BAKMADAN GEÇME!