Türkçe konuşan Hıristiyanlar

Güncelleme Tarihi:

Türkçe konuşan Hıristiyanlar
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

Orta Anadolu'da yaşayan Rumlar'a ‘‘Karamanlılar’’ denirdi. Bunlar Ortokods Hıristiyandı; ama Rumca bilmiyorlardı. Ana dilleri de Türkçe'ydi. Bu yüzden aslen Türk oldukları, sonradan Hıristiyan oldukları söyleniyordu. Ancak 1924'te mübadele sırasında Anadolu'daki tüm Rumlar Yunanistan'a göç ederken, Karamanlılar da Hıristiyan oldukları için Rum kabul edildiler. Kapadokya'dan Yunanistan'a gittiler; ama orada da ana dilleri olan Türkçe'yi korudular. Öyle ki, Yunanistan'da doğmuş, bugün 50 yaşlarında olan çocukları bile Orta Anadolu şivesiyle Türkçe konuşuyor. Anadolu'ya olan bağlılıkları ise hala sürüyor. Hacettepe Üniversitesi'nde sosyal antropoloji yüksek lisansı yapmakta olan Ahmet Arslan, 1993'ten beri Kapadokya bölgesi üzerine çalışıyor. Güzelyurt (Gelveri) kasabasından 1924'te nüfus mübadelesiyle Yunanistan'a göç eden Karamanlılar'la ilgili olarak TRT için yapılan bir dizinin danışmanı. Geçen ağustosta Yunanistan'dan gelerek ana yurtlarını ziyaret eden Karamanlılar'la Gelveri'de buluştu. Burada yaptığı röportaj ve araştırmaların bir bölümünü Hürriyet için yazdı.

1924'te Lozan Anlaşması gereğince Yunanistan'la Türkiye arasında kararlaştırılan mübadele iki ülke arasında büyük bir nüfus değişimine yol açmıştı. Anadolu'da yaşayan bütün Rumlar Yunanistan'a, Batı Trakya hariç Yunanistan'da yaşayan bütün Türkler de Türkiye'ye göç etmişti.

Aksaray'ı merkez alarak yaptığım araştırmalar sırasında buradaki eski yaşamla ve bölgenin eski sakinleri ‘‘Rumlar’’la ilgili bazı hikayeler duyuyordum. Geçen yıl bu konuda ilginç bir haber aldım. Tarihe karıştığını zannettiğimiz, bölgenin eski sakinlerinden bir kısmı, her yıl Aksaray'ın Güzelyurt (Gelveri) ilçesinde kısa bir süre için gözüküyordu. 1924'te Yunanistan'a gönderilen halktan bir kısmı hemen her yıl vatan özlemiyle gelip buraları ziyaret ediyor, eski evlerini buluyor, kiliselerinde dua edip Yunanistan'a geri dönüyordu.

Bunun üzerine Gelveri'ye yönelik ön araştırmalara giriştim. Bu aşamada daha şaşırtıcı bir bilgi çıktı karşıma. Gelveri'de eski evlerin kapı üstlerinde Yunan alfabesiyle yazılmış Türkçe yazılar vardı. Eğer buradan gönderilenler ‘‘Rum’’ idiyse neden Türkçe konuşmayı ve yazmayı tercih ediyorlardı? Tarih, anadilleri Türkçe olan, soyca da Türk oldukları iddia edilen Ortodoks Hıristiyan Karamanlılar'ın 1924'teki mübadelede Yunan sayılıp Yunanistan'a gönderildiğini kaydediyordu. Karamanlılar'ın yaşadıkları yerleri ayrıntılı olarak incelediğimde üzerinde çalıştığım bölgeyle çakıştığını gördüm. Buradan ‘‘Rum’’ diye gönderilenler ve her yıl vatan özlemiyle ziyarete gelenler Karamanlılar olabilir miydi?

BİR VASİYET TURİZMİ

Uzun zamandır Gelveri'de görülmeyen ve bir daha gelmeleri beklenmeyen sırrı çözülmemiş bir toplumun üyeleri olan bu insanlar, geçen ağustos ayında yine Gelveri'deydi. Türkiye'de Yunan, Yunanistan'da Türk kabul edilen, Anadolu'nun binlerce yılllık kültür mirasına sahip bu insanların ilginç öykülerini dinleme ve bazı özel anlarına/anılarına ortak olma şansı doğmuş oldu böylece... Marika, Doroteus, Haralambos, Alexis, Feodora ve daha niceleri vatan özlemiyle Orta Anadolu'nun bozkırlarına atıyorlar kendilerini. Kimileri doğduğu toprağı tekrar göremeden bu dünyaya gözlerini kapatan ana-babalarının vasiyeti üzerine yola çıkmış. Onlar Yunan vatandaşı ve anadilleri Türkçe. Bazılarının soyadı bunun belgesi gibi: Demiroğlu, Tekeyörüğü, Çekmezoğlu...

Tarih 8 Ağustos 1998. Gelveri meydanı Anadolu'nun eski günlerinden birini yaşıyordu. Alexis ile Mehmet, Haralambos ile Hüseyin, Kaplanis ile Ahmet, Feodora ile Zeynep, Maria ile Fatma bir aradaydı yıllar sonra.

Tahmin edilebilenin ötesinde sıcak bir karşılama anıydı bu. Birbirini hiç tanımayan insanlar (aynı toprağın çocukları olduklarını bilerek) öz kardeşleri gibi birbirlerine sarılıyorlardı. Yunanistan'dan gelenler yanlarında birçok küçük hediye paketi getirmişti. Sohbet ve dostluk koyulaştıkça birbiri ardına hediyeleri önümüze koyuyor, ellerindeki herşeyi paylaşmaya çalışıyorlardı. Arada bir de sitem etmeden duramıyorlardı: ‘‘Siz niçin gelmiyorsunuz Yunanistan'a?’’

ORTA ANADOLU ŞİVESİ

Çoğu Türkçe konuşuyordu. Yaşları genelde 50 civarındaydı. Onlar Yunanistan'da doğmuştu fakat babaları buralıydı.

Çocukluğu burada geçen yaşlılardan gelen olmamıştı bu yıl. Orta Anadolu şivesiyle konuşuyorlardı. Bazıları çocuklarıyla birlikte gelmişlerdi. Çocuklar 20 yaş civarındaydı ve hiç Türkçe bilmiyorlar, bilmediklerine hayıflanıyorlardı. Dedelerinin evinde yaşayan Müslüman amca ve teyzelere sarılıyor, kendilerini buraya ait hissediyorlardı.

Selanik'te tıp öğrenimi gören Maria Anthopoulou da bunlardan biri:

‘‘Buraya ilk kez geliyorum ve çok çok etkilendim. Yunanistan'a vardığımda tüm arkadaşlarıma bu geziden söz edeceğim. Bu benim için sıradan bir gezi değil, hayatımın en büyük tecrübesi oldu. Ama Türkçe bilmediğim için kendimi çok rahatsız hissettim. Dedem 1924'te Kaymaklı tarafından Yunanistan'a gelmiş. Ben burayı daha önce hiç görmemiş olmama rağmen kendimi buraya ait hissediyorum. Buraya tekrar geleceğim. Tabii arkadaşlarımla birlikte ve Türkçe öğrenmiş olarak. Çocukluğumu hatırlıyorum. Büyükannem hep Türkçe konuşurdu ve ben onu anlamazdım.’’

Türk, Urum bir idi

Kiryaki Philippidis, Yunanistan'dan ziyarete gelmiş bir Karamanlı. Niğde Gölcük'lü olduğundan o da diğerleri gibi Orta Anadolu şivesiyle Türkçe konuşuyor. Ailesi 1924'te Yunanistan'a göç etmiş. Ama aile Yunanistan'a gittikten sonra da ne Anadolu'yu, ne Türkçe'yi unutmuş. Philippidis, Gelveri'yi de iyi biliyor. Burada şimdi otel olan eski mektepte Yunan harfleriyle Türkçe öğrenim verilirmiş. Gelveri dışına gidip gelen, çevredeki Rumlar'la ilişkileri olanlar dışında hiçbir Karamanlı Rumca bilmezmiş. Hele kadınların hemen hemen tümü yalnızca Türkçe bilirmiş.

Kiryaki Philippidis'le birlikte Gelveri'nin eski fotoğraflarına bakıyoruz. Anlatıyor:

‘‘Bunlar hep o eskilerdendir. Burası şimdi bizim kaldığımız otel. Eskiden mektepti. Bu mektepte Türkçe okur, Türkçe konuşurlardı. Onun için Rumca bilmiyorlardı.’’

Soruyoruz:

Dersleri veren hocalar Hıristiyan mıydı?

- Hıristiyandı. Benim kaynata da Gölcük'de ders verirdi. Okuturdu hem Rumları hem Türkleri.

Burada yaşayanlar zaman içinde konuşmaya konuşmaya Rumcayı unutmuş olabilirler mi?

- Belkim. Anamın anasının anası da Türkçe konuşurdu. Gölcük'te Türk, Urum bir idi.

Siz eski evinizi bulabildiniz mi?

- Evet, bulduk. Babamın evinde oturan adam diyor ki: ‘‘Biz bu kadar senedir bekliyorduk. Çünkü anam ölmeden evvel vasiyet etmişti, 'eğer evime gelirlerse torunları neyim, hısımsınız. Bunları evimde oturtun, gelirlerse rahat ettirin, evde tutun, misafir edin' demişti.’’ Şimdi bana diyor ki ‘‘gaçmayacan.’’ Ben dedim: ‘‘Yarın gelecem, gaçiiim de yarın yine gelirim.’’ Babam bana evi nasıl anlattıysa öyle. Yokarı oda, aşağı oda, burda tandırdı, orda ambar varıdı, teneyi (buğdayı) koyarlarmış... Babam bana hepsini anlatmıştı. Şimdi adam ‘‘Anam bana vasiyet etti ama çok geç geldiniz’’ diyor. O kadar seneler geçti gelemedik, hencik (şimdi) saati geldi, geldik. Anaları demiş ki bunlara ‘‘Bu evin esas sahibi Doroteus'tur. Oğlum, gelen soran olursa de ki ev budur.’’

Sizinkiler birdenbire mi gitmişler Yunanistan'a, yoksa bir hazırlık devresi olmuş mu? Babanız gidişlerini size nasıl anlattı?

- Bizimkiler Yunanistan'a gitmeden bir sene evvel Yunanistan'dan buraya muhacirler gelmiş. Eski evimizde oturan bu adam diyor ki: ‘‘Bir sene babanlan beraber yaşadık.’’ Onlar geldi, bir sene sonra da bizimkiler gaçtı (gitti).

Aynı evde mi yaşamışlar?

- He beraber oturdular. Benim babamlar aşşağı kata inmiş, yokarı odada da bunlar otururmuş. Aynı evde kalmışlar ama bizimkileri yokarıdan aşşağıya indirmişler. Siz geçeceksiniz inin aşşağıya, buraya yeniler gelecek demişler.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!