Türk: Sezer'in gerekçeleri çeliÅŸkili

Güncelleme Tarihi:

Türk: Sezerin gerekçeleri çelişkili
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2001 15:39

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Cumhurbaşkanı’nın değer ölçülerinin hukuk ve Anayasa olduğunu belirterek, kamuoyunda doğan izlenimlerle değerlendirme yapılmaması gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

Türk, Parlamento’da gazetecilerin sorularını yanıtlarken, CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Anayasa’da yapılan son deÄŸiÅŸikliÄŸin ardından ilk kez bir kanunun bir bölümünü yeniden görüşülmesi isteÄŸiyle TBMM’ye geri gönderdiÄŸini hatırlattı.Â

DGM Kanunu’nda neden değişiklik yapılması gerektiğinin ayrıntılarıyla açıklandığını kaydeden Türk, Türkiye’nin bir süre önce Anayasa’da temel hak ve özgürlükleri genişleten bir değişiklik yaptığını kaydetti. Türk, DGM Yasası’nda da daha demokratik, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı toplum düzeninin gerçekleştirilmesi doğrultusunda değişiklik yapıldığını söyledi. ‘‘Bu yapılırken, Türkiye’de yolsuzluklarla mücadeleden ve temel toplum özleminden vazgeçilmesi sözkonusu değildir’’ diyen Türk, şunları kaydetti:

‘‘Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın gerekçeleri, TBMM’de deÄŸerlendirilecektir. Ancak ÅŸunu ifade etmek isterim ki, DGM’lerin TCK’nın 313. ve 314. maddelerine bakması, aslında Anayasa’nın 143. maddesinde DGM’lerin görev alanı olarak belirlenen sınırların ötesine taÅŸan bir uygulamadır. Bu madde kapsamındaki bazı suçların da 313 ve 314. madde kapsamında iÅŸleniyor olması, bu temel olgununÂgörülmesini engellemeye yol açmamalıdır. Burada yapılan, TCK 313 ve 314. maddeye giren suçlara ağır ceza mahkemelerin bakmasıdır. DGM ile ilgili kanunda, bu mahkemelerin ağır ceza mahkemesi derecesinde olduÄŸu ifade edilir. Demek ki, aynı derecede olan mahkemeler arasında yeniden iÅŸ bölümü düzenlemesi sözkonusudur. Sadece 8 ilde DGM var, oysa ağır ceza mahkemeleri tüm illerde ve pek çok ilçede vardır. Bu bakımdan TCK 313 ve 314. maddeleri kapsamındaki suçlarla etkili mücadele için de olaya en kısa zamanda el koyabilecek ve davalara bakabilecek mahkemelerde bu suçların görülmesinde yarar vardır.’’

‘‘10 YIL ÖNCEKİ GEREKÇEYE DAYANDIRILDI’’

Türk, DGM’lerin halen CMUK’un 104. maddesinde 1992 yılında yapılan değişiklikten önce yürürlükte olan bir metne göre tutuklama kararı verdiğini belirterek; ancak CMUK’ta yapılan değişikliklerden bir bölümünün DGM’lerde uygulanmamasına ilişkin hükmün zaman içinde tümüyle kaldırılması gerektiğini söyledi. ‘‘Son kanunda bunun bir örneği verilmiş, kişi hak ve özgürlükleri bakımından güvence olmak üzere DGM’lerde tutuklama kararı, ancak yürürlükte olan CMUK’un 104. maddesine göre verilmesinin’’ hükme bağladığını belirten Türk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘‘Sayın Cumhurbaşkanı, 10 yıl önce o dönemin cumhurbaşkanı tarafından Meclis’e geri gönderilen bir gerekçeye dayanarak ve 10 yıl önceki Adalet Komisyonu gerekçesini öne sürerek bu düzenlemenin sakıncalı olacağını ifade ediyor. Biz şüphesiz, terörle yıllardan beri mücadele veren ve birikimi olan bir ülkeyiz. 11 Eylül olayları da, TBMM’nin Anayasa’da yaptığı değişikliklerden önce oldu. Ama buna rağmen TBMM, Anayasa’da temel hak ve özgürlükleri genişleten değişiklikleri yapmıştır. Çünkü, Türkiye çağdaş anlayışa uygun demokratik hukuk devletini kurma kararındadır. CMUK 104. maddesinin DGM bakımından da uygulama alanı bulmasını sağlayan değişiklik de bu yönde atılan önemli bir adımdır. Bunun geri çevrilmesi, üstelik 10 yıl önceki gerekçelerle çevrilmesi, bu ileri adımlara ters düşen görüşü yansıtmaktadır.’’

‘‘GEREKÇE KENDİ İÇİNDE ÇELİŞKİLİ’’

Türk, DGM’lerin görev alanına giren suçlar arasında ‘‘Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu’nun da bulunduÄŸunu belirterek, kanunun 1. maddesinde bir deÄŸiÅŸiklik yapılarak ‘mafya tipi suç örgütü’ tanımının yeniden ele alınıp uygulamada tereddütlere yol açan bazı ifadelerin çıkarıldığını söyledi.Â

Türk, konuyla ilgili görüşlerini şöyle ifade etti:

‘‘Sayın CumhurbaÅŸkanı, bu tür örgütlerde her zaman baskı ve ÅŸiddet olmayabileceÄŸini, önemli olanın çıkar birliÄŸi bulunması olduÄŸunu ifade ediyor. Aynı gerekçede, bu kanun kapsamındaki suçlarla 313 ve 314. maddeleri arasındaki farkın, çıkar amaçlı suç örgütlerinde yıldırma, incinme ve korkutma yöntemlerinin uygulandığı belirtilmektedir. Bu, gerekçenin kendi içinde çeliÅŸkisidir. Çıkar amaçlı suç örgütlerinin özellikleri arasında yıldırma, korkutma, sindirme vardır. Buysa, cebir, ÅŸiddet ve baskı kullanıldığında ortaya çıkan bir durumdur.’’Â

Kanun hakkında kamuoyunda bazı görüşler ve kaygılar dile getirildiÄŸini anlatan Türk, kaygıya gerek olmadığını savundu. Türk,Âkamuoyunda doÄŸabilecek izlenimlerin de ne derece doÄŸru olduÄŸunun tartışılabileceÄŸini ifade ederek, ‘‘Kamuoyunda bazı yazarlar haklı veya haksız çeÅŸitli eleÅŸtiriler yapmıştır. Ama CumhurbaÅŸkanı’nın deÄŸer ölçüleri hukuk ve Anayasa’dır, kamuoyunda doÄŸan izlenimlere göre deÄŸerlendirme yapılmamalı’’ görüşünü savundu.

Türk, ‘‘Sayın KanadoÄŸlu da benzer bir uyarı yapmıştı’’ diyen gazeteciye, ‘‘Böyle bir uyarı sözkonusu deÄŸil. Sadece bir milletvekili KanadoÄŸlu’ndan görüş almıştır’’ dedi.Â

Türk, ‘‘yasanın aynen geri gönderilip gönderilmeyeceÄŸini’’ sorulması üzerine, ‘‘Konu, TBMM’nin yetkisindedir. TBMM, Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın gerekçeleriniÂdeÄŸerlendirecek ve en uygun kararı verecektir’’ diye konuÅŸtu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!