Türk Rönesansı

Güncelleme Tarihi:

Türk Rönesansı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2003 00:00

ON gün içinde Türkiye kültür, sanat, edebiyat alanında uluslararası üç zaferin sevincini yaşadı.Hayatı politikadan ibaret sananlar bile, bu haberlerle biraz olsun ilgilenmiş, politikanın cenderesinden kurtulmuşlardır. Kısa bir süre için de olsa, ruhlarından, beyinlerinden, duygularından siyaset prangasını gevşetip, yarının Türkiyesi'nin farklı çehresini görebilmişlerdir.Türk Rönesansı'nın farkına varalım. Bir yazımda daha adlandırmıştım bu hareketleri.Üç zafer.İyi romancımız Orhan Pamuk'a Impact-Dublin 2003 ödülü verildi, iyi şarkıcımız Sertab Erener, Eurovision 2003'te birinci oldu.İyi sinema yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan'ın Uzak filmi de, Cannes Film Festivali'nde ödül kazandı.Hiç kuşkusuz bu ödüle hüznün gölgesi düştü. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazananlardan Mehmet Emin Toprak geçen yıl bir trafik kazasında ölmüştü.Ödülün diğer ortağı ise Muzaffer Özdemir'di.Hoşuma gitti yazım. Her satırda ödül kelimesi geçiyor.Sanatçıların sanatçıları desteklemesi, destekleyeni büyütür.Ancak komplekssiz, üne doymuş sanatçıların ortak tavrıdır.Orhan Pamuk'un ödülü üzerine yazdıklarımı okuyan Yaşar Kemal, yazımdan mutlu olduğunu, ödülün değerli bir ödül olduğunu söyledi bana telefonda. Dünyaca tanınmış, çok ödüllü bir yazarın bu içtenliği, desteği, beni etkiledi.Sertab Erener'i de kazandıktan sonraki törenlerde gördüm, kameraların önünde ya da fotoğrafçıların flaşları patlarken, eliyle durmadan birlikte çalıştığı arkadaşlarını çağırıyordu ve hep bizler kelimesini kullanıyordu.Nuri Bilge Ceylan da ödülden sonraki konuşmasında, bir vefa hatırlatmasında bulundu:‘‘Ödülü, 21 yıl önce burada Altın Palmiye Ödülü'nü alan, Fransa'da yaşamını yitiren Yılmaz Güney'e ithaf ediyorum.’’Yılmaz Güney'in Yol filmi, Kosta Gavras'ın Kayıp filmiyle Altın Palmiye'yi bölüşmüştü.Bütün bu davranışlar, sanatın bireysel olduğunun ama sadece ben'de odaklanmadığının göstergesi.* * *NURİ BİLGE CEYLAN'ın filmini seyrettim. Çok beğendim, yazdım da.Ödül haberini aldıktan sonra, yeni kuşak Türk sinemacılarının başarısını düşündüm.Hiçbirinde gişe önünde kuyruklar yoktu, hiçbiri de gişe rekorları kırmamıştı.Uzak, Türkiye'ye ödüller kazandırdığında, gazete, dergi ve televizyonda biraz görünebilmişti.Oysa her gün her yerde okuduğumuz, seyrettiğimiz, gişe rekorlarını öve öve bitiremediğimiz yerli filmlerden teki bile ödül kazanamadı.Diyecekler ki, ödül kazanmayan film kötü müdür? Hayır, ama bunların sinemamızı ileriye götüren filmler olduğunu söyleyecek, iyi bir sinema eleştirmeni de tanımıyorum.Yeni Türk sinemasını, sinemacılarını, yönetmenlerini değerlendirirken, sadece gişe hasılatına, seyirci sayısına aklımızı takmayalım diyorum.* * *DEVLETİN, hükümetin üst kademelerinden beklediğim bir incelik var.Cumhurbaşkanının, başbakanın, kültür ve turizm bakanının, meclis başkanının Sertab Erener'i kutladıkları gibi, Orhan Pamuk'u da, Nuri Bilge Ceylan'ı da kutlamaları.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!