Turizm rehberine Nil nehri’nde işkence

Güncelleme Tarihi:

Turizm rehberine Nil nehri’nde işkence
Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

Turizm rehberi İmran Güner, bir üniversite rektörünün eşine işkence suçlamasıyla dava açtı

İmran Güner, Ankara Atılım Üniversitesi'nde part time çalışan bir öğretim üyesi, aynı zamanda bir tur operatörüydü. Geçtiğimiz Mart'ta, Mısır'a bir gezi düzenlemişti.

Grupta, çalıştığı üniversitenin rektörünün eşi ve yedi arkadaşı da vardı. İmran Güner'in iddiasına göre, rektörün eşi Nermin Tan ve iki arkadaşı, tur sırasında meydana gelen aksaklıklar yüzünden kendisine işkence yapmış, kolunda sigara söndürmüşlerdi. İmran Güner, ertesi gün Mısır'da büyükelçiliğimize sığınmış, elçilik vasıtasıyla doktora

götürülmüş ve rapor almıştı. Türkiye'ye dönüşte, Nermin Tan ve arkadaşlarını mahkemeye verdi. Sanıklar, 13 Aralık'ta yapılan ilk duruşmada, İmran Güner'in bütün ifadelerini reddettiler.

İmran Güner hem üniversitede turizm alanında öğretim üyesiydi, hem de bir turizm şirketi de vardı. Geçtiğimiz Mart'ta, bir Mısır gezisi düzenlemiş ve tura ilgi büyük olduğu için yer kalmamıştı. Çalıştığı üniversitenin rektörünün eşi olan Nermin Tan ve arkadaşları da bu tura katılmak istemişlerdi. Önce yer kalmadığı için rezervasyon yaptıramamış, daha sonra iptal nedeniyle açılan yerlere kayıt olmuşlardı.

Aralarında savcıların da bulunduğu 107 kişilik grup, Kahire'de beş yıldızlı Marriott Otel'de iki gün kaldılar. Daha sonra, programda olan Nil Pionner Cruise yolcu gemisi ile beş günlük Nil nehri turu yapacaklardı. Otelde iki gece kalınıp, üçüncü günün sabahı saat 07.30 uçağıyla Luxor'a gidilecekti. Uçak rezervasyonları Türkiye'den yapılarak, 107 kişinin yerleri ayırtılmıştı. Ama Mısır Hava Yolları, hac mevsiminin yoğunluğunu gerekçe göstererek, gruptaki 47 kişinin uçak saatini 07.30'dan, 04.30'a almak zorunda olduğunu söyledi. Uçağı erkene alınanlar arasında Nermin Tan ve arkadaşları da vardı.

Bu 47 kişinin kamaraları, gemiye üç saat erken vardıkları için henüz hazır değildi. Gemide kalan turist grubu, gemiden az önce ayrılmıştı, dolayısıyla ne yatakları ne de odaları hazırlanabilmişti. Yolcular gemiyi o halde görünce, orada kalamayacaklarını söylediler. 7.30 uçağı ile gelenler gemiye katılınca, bütün yolcular durumu protesto ederek kamaralarına yerleşmediler.

İŞİNDEN ATTIRIRIM

İmran Güner'in iddiasına göre, Nermin Tan ve arkadaşları paralarını derhal geri almak istediklerini söylemiş ve banka hesap numarası vererek toplam 6000 doların yatırılmasını istemişlerdi. İmran Güner, bunun ancak Ankara'ya döndüklerinde mümkün olabileceğini söyledi onlara. Ancak Nermin Tan, para hemen iade olmazsa üniversitedeki işinden attıracağı ve mafya ile ailesinin başını derde sokacağı türünden tehditler savurunca, İmran, şirketin müdürü aynı zamanda ablası olan Hicran Özdemir'e olayı anlattı ve ne yapacaklarını sordu. Hicran Özdemir, bu ödemeyi ancak yasal yollarla alabileceklerini söyledi. İmran, ertesi gün ablasıyla yaptığı konuşmayı anlatmak için, o sırada güvertede diğer arkadaşlarıyla oturan Nermin Tan'ın yanına gitti. Tan 'daha rahat konuşuruz' diyerek birlikte kamaraya gidebileceklerini söyledi. Kamarada paranın ödenmeyeceğini öğrenen Tan, yine İmran Güner'in iddiasına göre, bağırmaya ve hakaret etmeye başladı. Nermin Tan'ın bağırtıları duyan arkadaşları Ayşe Erbora ve Hülya Çağlayan da odaya geldiler. Bir gün önce, gemideki yolculardan biri gemiden nehre düşmüş ve kurtarılmıştı. Ayşe Erbora, İmran'a bunu hatırlatarak, ‘‘Müşteriler turdayken seni nehre atar, kaza süsü veririz. Arkandan da yas tutarız’’ dedi. Nermin Tan ise, ‘‘Aileni ara, bir saatte parayı yatırmazlarsa söylediklerimizi yaparız’’ diyordu.

İmran bütün bu tehditlerden ürkerek, üç arkadaştan birinin cep telefonu ile ablasını aradı, durumun ciddi olduğunu ve yapılan tüm tehditleri anlattı. O sırada İmran'ın kardeşi Yeliz Güner de, gemideki Mısırlı iki rehberi arayarak, ablasının hayatının tehlikede olduğunu ve ne olursa olsun gemide onu bulmalarını istedi.

İŞKENCE BAŞLIYOR

Tüm bunlar olurken, Nermin Tan ‘‘İstersen durumun ne kadar ciddi olduğunu ispatlarız’’ demiş, İmran'ın iddiasına göre, o sırada Ayşe Erbora vücudunu, Hülya Çağlayan da ağzını tutup onu savunmasız bırakmış, Nermin Tan ise sol kolunu burkarak üzerinde sigara gezdirip, yakmıştı.

Ankara'dan gelen ve İmran'ın tehlikede olduğunu söyleyen telefon üzerine, Mısırlı rehberler Türkan ve Ahmet gemide İmran'ı aramaya başladılar. Bu arada İmran'ın Ankara'da olan ailesi, kızlarının hayati tehlikede olduğunu savcılığa bir dilekçe ile bildirmiş ve Kahire'deki büyükelçiliğe haber vermişti.

Rehberler koridorda telaşlı telaşlı dolaşan Fulya Yeşiladalı'ya rastlayınca o tarafa yöneldiler. Nermin Tan'ın kamarasından içeri bir girip bir çıkan, yine Nermin Tan'ın arkadaşlarından Ceyhan Ceyhan'ı görünce, İmran'ın o kamarada olabileceğinden şüphelendiler. Kamaraya girdiklerinde, İmran onlara doğru koştu, ağlayarak kolunu gösterdi. Rehberler Türkan Yusuf ve Ahmet Bekhett daha sonra elçiliğe verdikleri yazılı açıklamalarda, anlatılanları doğruladılar.

Rehberler, İmran'ı hemen odasına götürüp, sakinleştirmeye çalıştılar. Daha sonra İmran, gemi müdürünün yardımıyla yanına bir refakatçi verilerek, gemiden ayrılıp trenle Luxor'a gitti. Orada bir gece kaldıktan sonra ertesi günün akşamı Kahire'ye vardı. Ertesi gün sabah 10'da hemen elçiliğe gitti. Elçiliğin tavsiye ettiği bir doktor onu muayene ederek, durumu hakkında rapor verdi. Ayrıca turizm polisine durum bildirildi ve polisin tavsiye ettiği bir hastaneden de ayrıca rapor alındı. Raporda, sol kol iç kısımda 10 tane 1 cm. ve daha küçük çaplarda 1. ve 2. derece yanıklar olduğu yazılıydı.

İmran Güner Türkiye'ye döner dönmez Nermin Tan ve arkadaşları adına dava açtı. İlk davada Nermin Tan ve arkadaşları ifade verdi. İleriki mahkemelerde dinlenecek tanıklar arasında, rektör Ayhan Tan, ve şoförü Abdülkerim Gür, Ceyhan Ceyhan, rehberler Türkan Yusuf ve Ahmet Bekheet olacak. İmran Tan bu olayların hemen sonrasında üniversitedeki işinden atıldı, şu anda halen turizmcilik yapıyor.

Nermin Tan ve arkadaşları suçlamaları reddettiler

İmran Güner, Türkiye'ye döndüğünde Nermin Tan ve arkadaşlarından şikayetçi oldu ve dava açtı. 13 Aralık'ta yapılan ilk duruşmada sanıklar, şu ifadeleri verdiler:

Nermin Tan:

‘‘Bize fakslanan tur programına uyulmadı. Gemideki kamaralar yatılacak gibi olmadığı için, turdan ayrılacağımızı söyledik. İmran Güner masraflarımızı ödeyeceğini, Atılım Üniversitesi Rektörü olan eşime mahcup olmak istemediğini söyledi. Eşim şirkete gitti. Ama para ödenmedi. Raporda belirtildiği gibi darp etmedik. Gemide konakladığımız tarih ile İmran'ın yaralandığı tarih farklıdır.’’

Hülya Çağlayan:

‘‘Nermin Tan'ın ifadelerine katılıyorum. Program uygulanmadı. Herhangi bir para almadık. Gemiye yerleştirildikten sonra İmran'ı hiç görmedik.’’

Ayşe Erbora:

‘‘Gemide olduğu iddia edilen ve üzerime atılan hiçbir suçu kabul etmiyorum.’’

Fulya Yeşiladalı:

‘‘Bu geziye Ceyhan Ceyhan isimli arkadaşım aracılığıyla katıldım. Nernin Tan, Ayşe Erbora ve Hülya Çağlayan'ı bu gezi esnasında tanıdım. Bu söylenenlerin herhangi birini ne yaptım ne de şahit oldum.’’

Avukatsız mahkeme

Tur operatörü İmran Güner, kendisine işkence yaptıklarını iddia ettiği kişilerle, Ankara Adliyesi koridorlarında mahkemeye girmek için beklediği sırada yanında babası, ablası ve ağabeyi vardı ama, avukatı yoktu. Hayatında ilk kez mahkemeye çıkacağından, ne yapacağını bilmiyordu. Avukatına acil bir telefon geldiği için, mahkemeye gelemeyeceği söylenmişti kendisine. Avukatı gelmediği için morali bozulmuş, ağlamaya başlamıştı. Adliye koridorunda rastladığı bir avukata, mahkemeye avukatsız girilebilir mi diye sormuştu, zira avukatı olmadan mahkemeye girilip girilemeyeceğini bilmiyordu. Girilir cevabını aldıktan sonra, babası kızına sarılmış ve 'Yanında kimse olmasa da, benim ettiğim dualar sana yardım eder. Güçlü ol. Git ne yaşadıysan, sadece onu anlat' telkiniyle mahkemeye çıktı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!