Türban tartışması 2007'ye kadar askıda

Güncelleme Tarihi:

Türban tartışması 2007ye kadar askıda
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2003 00:00

GÜNLERDİR Türk kamuoyunu meşgul ederek Ankara'yı kilitleyen Çankaya Köşkü'ndeki davete ilişkin kriz önceki akşam sonuçlandı.Davetin geride kalması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün ‘‘Onunla ilgili gündem bitti’’ şeklindeki sözleriyle birlikte, dosya bu aşamada kapanmış bulunuyor.Bu durum, kuşkusuz, türban tartışmasının Türkiye'nin gündeminden çıkacağı anlamına gelmiyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in türbanın ‘‘kamusal alan’’ olan Çankaya Köşkü'nden içeri giremeyeceği yolunda önceki akşam uygulamaya koyduğu kesin kural, 2007 Mayısı'na kadar kurumsallaşma sürecine giriyor. Sezer, bu kuvvetli tutumu alarak, türban konusunu 16 Mayıs 2007 tarihinde sona erecek olan görev dönemi açısından noktalamış bulunuyor.YENİ CUMHURBAŞKANI BEKLENECEKBu demektir ki, Çankaya Köşkü'nde 2004, 2005 ve 2006 yıllarında düzenlenecek olan davetlerde de aynı uygulama yürürlükte olacaktır.Bundan sonra konunun yeniden alevlenebileceği ilk protokol tartışması, 29 Ekim 2007 tarihinde düzenlenecek olan 84. yıldönümü daveti öncesinde yaşanacaktır. Bu davette nasıl bir yol izleneceği 11. Cumhurbaşkanı'nın takdirine bağlı olacaktır.Genel seçim zamanında, yani 3 Kasım 2007 tarihinde yapılırsa bu kararı AKP grubunun seçeceği cumhurbaşkanı verecektir. Erken seçime gidilir ve cumhurbaşkanı sandıktan çıkacak yeni Meclis tarafından seçilirse, sahnede AKP'nin yanı sıra muhtemelen başka siyasi aktörler de olacaktır. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLABİLİR Mİ?Cumhurbaşkanının değişmesi dışında, Çankaya Köşkü'ndeki protokolün türbana açılmasını mümkün kılacak koşullar neler olabilir? Birincisi, özellikle Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın kamusal alanı geniş bir şekilde yorumlayan içtihadında değişikliğe gitmeleridir. Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü kompozisyonu içinde yeni bir içtihada yönelmesi pek gerçekçi gözükmüyor.Bu durumda bir çıkış yolu, Anayasa değişikliği ile kamusal alan yorumunun daraltılmasına cevaz verecek bir esneklik getirilmesi olabilir. Ancak salt bu adım yeterli olmayacak, yasa ve yönetmeliklerde de değişiklik gerekecek, o zaman konu yeniden Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'a gidecektir.Ayrıca, Başbakan Erdoğan'ın türban serbestisi getirebilmek için Anayasa değişikliğine gitmesi ciddi bir siyasi ve toplumsal gerilime yol açacaktır. Erdoğan, bu noktada bir risk analizi yapmak durumundadır. AİHM AKP'YE KARŞIUygulamayı esnetebilecek bir kapı, Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) olabilir.Gelgelelim AİHM'nin türban konusundaki tutumu, Ankara'daki Anayasa Mahkemesi'nin içtihadından farklı değildir. AİHM, Türkiye'den açılan davalarla ilgili olarak aldığı bütün kararlarda dini bir sembol olan türbana kamusal alanda yer olmadığına hükmetmiştir. Türkiye, AİHM'nin yetkisini tanımakla kalmamış, AKP hükümeti döneminde geçirilen altıncı demokratikleşme paketi kapsamında AİHM kararları çerçevesinde yeniden yargılama yolunu da açmıştır.Özetle, Avrupa hukuk sisteminin en yüksek organının tutumu, içtihadında değişikliğe gitmediği sürece, AKP'nin türban konusundaki tezlerinin karşısındaki en önemli engeldir.AKP'NİN ORTA DÖNEMDE İŞİ ZORAvrupa'da türbanla ilgili olarak sürmekte olan güncel tartışmalar ışığında AİHM'nin içtihadını değiştirmesi olasılığı zayıftır.AB'ye tam üye olabilmek amacıyla Avrupa'nın bütün ölçütlerini karşılamak için olağanüstü bir çaba sarf eden AKP hükümetinin türban konusunda Strasbourg'daki mahkemeye kafa tutabilmesi düşünülemez.AKP, AB demokrasilerinin hukuksal çerçevesini çizen AİHM'nin kararlarını saygıyla karşılamak ve uygulamak durumundadır.Görüleceği gibi, nereden bakılırsa bakılsın, AKP'nin türban konusunda işini kolaylaştırabilecek bir kapının açılabilmesi orta dönemde bir hayli güç gözüküyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!