TTB'den Erdoğan'a '3 çocuk' yanıtı

Güncelleme Tarihi:

TTBden Erdoğana 3 çocuk yanıtı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2010 15:15

Türk Tabibler Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nden yapılan yazılı açıklamada, “üç çocuğun devlet politikası haline gelmesinin öncelikle kadınlar olmak üzere tüm toplum üzerinde ağır sonuçları olacaktır” denildi.

Haberin Devamı

TTB'den yapılan açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 çocuk yapılması yönündeki önerisi değerlendirildi.
Başbakan Erdoğan'ın önerisinin, “babaca bir nasihat mi ya da Türkiye'nin en az 30 senelik geleceğini değiştirecek önemli bir karar mı?” olduğunun sorgulandığı açıklamada şunlar kaydedildi:
“Nüfusun kararlı duruma geldiği iddiasıyla Genel Sağlık Sigortası'nı yürürlüğe koyan, imzayı atan bir Başbakan'ın doğurganlığın artışından ne gibi bir beklentisi olabilir?
Başbakan bu söylemin arkasında olduğunu, hatta üç çocuk değil, en az üç çocuk istediğini kamuoyuyla paylaştı, her nikah şahitliğinde de vurgulayacak gibi duruyor. Anlaşıldığı üzere üç çocuk devlet politikası haline getirilecek. Nitekim Kırıkkale Valisi üç çocuk yapma şartıyla yoksullara ücretsiz gelinlik dağıtacağını açıkladı.
Üç çocuğun devlet politikası haline gelmesinin öncelikle kadınlar olmak üzere tüm toplum üzerinde ağır sonuçları olacaktır.
Türkiye, aile planlaması konusunda yürütülen çalışmalar sonucunda 45 yıl gibi bir zaman diliminde toplam doğurganlık hızını yüksek doğurganlık hızı olan 5 çocuktan, nüfusun kendini yenileyecek düzey olan 2 çocuğa hızla düşüren nadir ülkelerden biridir. Bu doğurganlıkla 2008 yılında 74,8 milyon olan nüfusumuzun 2025'te 87,8 milyon kişi olması beklenmektedir. 65 yaş üstü nüfusumuz da halen tüm nüfusun sadece yüzde 5,7'sini oluşturmaktadır. Türkiye nüfusunun yüzde 26,8'ini doğurgan çağda kadınlar oluşturmaktadır ve nüfusun yaklaşık yüzde 50'si de 25 yaş altındadır. Yani nüfusumuzun azalacağı öngörüsü doğru değildir. En az 30 sene daha istihdam ihtiyacı olan genç sayısı artacaktır.”

Haberin Devamı

“SAYIN BAŞBAKAN ÜÇ ÇOCUK İSTEYEMEZ, İSTEMEMELİ”

Açıklamada, hızlı nüfus artışının, demografik yatırımlar olarak nitelendirilen konut, sağlık ve eğitime yönelik yatırımların yükseltilmesini zorunlu kıldığı vurgulanarak, bunun sosyal hizmete olan ihtiyacın artması demek olduğu ifade edildi.
Türkiye'de sağlık ve eğitim hizmetlerinin de içinde olduğu tüm hizmetlerin piyasalaştırılarak ücretli hale getirildiği savunulan açıklamada, bu koşullarda doğurganlığın artmasının eğitim ve sağlık düzeyi göstergelerinde gerilemeye yol açacağı kaydedildi.
Açıklamaya şöyle devam edildi.:
“Türkiye'de doğurganlık hızındaki düşme anne ve bebek ölüm hızlarının azalmasına da katkıda bulunmuştur. Bununla birlikte binde 17,6 olan bebek ölüm hızımız bizim gelir seviyemizdeki birçok ülkenin hala oldukça gerisindedir ve girmek istediğimiz Avrupa Birliği'nin bebek ölüm hızı ortalamasının da yaklaşık dört katıdır.
Türkiye Ulusal Anne Ölümleri Çalışması 2005 bulgularına göre, anne ölümlerinin yüzde 5'i gebeliği önleyici hizmetten yararlanamamaktan ötürü olmaktadır. Türkiye'de 2009 TÜİK verilerine göre işsizlik tüm nüfusta yüzde 14, genç nüfusta ise yüzde 25,2. Kayıt dışı istihdam son iki yılda artmakta (yüzde 43) ve beş çocuktan biri de çalışmak zorunda kalmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün verilerine göre kadınların istihdamdaki payı yüzde 22'dir ve çalışanların da yüzde 64'ünün sosyal güvencesi yoktur. Çalışan kadınların yüzde 38'i ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır. Büyük çoğunluğu da bakım hizmetleri vermektedir. Uygulanan politikalar sonucu Türkiye toplumunun büyük kısmı artık kentte yaşamaktadır. Kentte üç çocuğun beslenme, barınma, eğitim masrafları daha yüksektir. Kreşler ücretli ve yüksek fiyatlıdır. Üç çocuk demek kadının çalışma ve sosyal yaşamdan soyutlanması, eve kapatılmasıyla eş anlamlı hale gelmektedir. Bu ise ailelerin daha da yoksullaşmasına yol açacaktır.
Türkiye'nin saygın araştırma kurumlarının yayınladığı veriler, Sayın Başbakan'ın yanlış bilgilendirildiği ve yönlendirildiğine işaret ediyor. İşsizlik ve eğitimsizlik düzeylerinin yüksek, üreme sağlığı hizmetlerine erişimde birçok eşitsizliklerin olduğu ülkemizde kadınların önünde birçok engelin bulunduğu ülkemizde, Siirt'te tecavüz edilen kız çocuklarının töhmeti sosyal olamayan devletin üzerinde dururken Sayın Başbakan üç çocuk isteyemez, istememeli.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!