Trichet: İlk çeyrek sağlıklıydı, ilk yarı esnek geçebilir

Güncelleme Tarihi:

Trichet: İlk çeyrek sağlıklıydı, ilk yarı esnek geçebilir
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2008 09:27

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet, Avrupa ekonomisi için hazırlanan raporları “fazla kötümser” bulduğunu bildirdi.

Trichet, “2008’in ilk çeyreğinde, ekonominin oldukça sağlıklı geçtiğini, yılın ilk yarısını da esneklik içinde geçireceğini gözlemlemekteyiz. Bu noktada IMF’nin AB için tahminlerinin fazla kötümser olduğunu değerlendiriyoruz” dedi. Trichet, “Finansal krizlerde halkın izlenimi kazançların özelleştirildiği, kayıpların sosyalleştirildiği şeklinde. Bu bir sorun oluşturuyor mu?” sorusuna, “Subjektif risk çok önemli. Usulsüz davrananlar cezalandırılmaz ve kayıplar geri alınmazsa gelecekte daha güçlü finansal kurumlar için güçlü kararlara zemin oluşturamayız” yanıtını verdi.

AVUSTURYA BASININA KONUŞTU ?

Jean-Claude Trichet, Avusturya’nın önde gelen gazetelerinin yazarlarıyla bir söyleşi yaptı. Trichet, Avrupa Merkez Bankası’nın bundan faizlerde indirim ya da artırım yapıp yapmayacağına ilişkin sorularına, “AMB Guvernörler Konseyi kararlarını gerçekler ve rakamlar üzerinde çok dikkatli bir analiz yaptıktan sonra aylık bazda alır. Şimdiki para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve enflasyon beklentilerinde sağlam çıpaya katkıda bulunduğuna inanıyoruz” dedi.

Banque de France Başkanı Christian Noyer’in basına “AMB faiz oranlarını düşüreceğine artırabilir” şeklinde ipucu verdiği sorusuna Trichet, “Guvernörler Konseyi üyelerinin açıklamalarıyla ilgili yorum yapmıyorum. Bildiğiniz gibi Guvernörler Konseyi’nin ‘porte parole’si (sözcü) Başkandır ve bütün Konseyin görüşünü açıklar. Benim yaptığım da bu. Halihazırdaki para politikası duruşumuzun fiyat istikrarına katkıda bulunduğu görüşündeyiz. Euro sistemimiz içinde müthiş bir ‘takım ruhuna’ sahibiz” dedi. Jean-Claude Trichet, “Avrupa Komisyonu, 2008 ve 2009 için yeni ve daha kötümser bir görünüm raporu yayınladı. Bu rapor tahminlerinizi değiştirir mi?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“YILIN İLK YARISI ESNEK GEÇER” ?

“Bu yıl ve gelecek yıl için çok sayıda tahminler var, çok sayı var, AB’den, OECD’den, IMF’den ve özel kuruluşlardan. Büyüme konusunda, enflasyonda olduğu gibi, tahmin konusu büyük ölçüde yeni anonim verilere bağlıdır, yani bu sık sık bir zamanlama sorunu olarak ortaya çıkar. 2008’in ilk çeyreğinde, ekonominin oldukça sağlıklı olduğunu, yılın ilk yarısını esneklik içinde geçireceğini gözlemlemekteyiz. Bu noktada IMF’nin AB için tahminlerinin fazla kötümser olduğunu değerlendiriyoruz. Ne olacağını göreceğiz. Bildiğiniz gibi AMB kadrolarının tahminleri kesin bir büyüme rakamı vermiyor daha çok sınırlar çiziyor. 2008’deki GSYİH büyümesini Avrupa için, yüzde 1.3 ila yüzde 2.1 arasında tahmin ediyoruz.”

Jean-Claude Trichet’in Avusturyalı gazetecilerin sorularına verdiği bazı yanıtlar özetle şöyle:

“Soru: AMB’nin şimdiki para politikası sürdürülebilir ekonomik büyümeye hizmette bulunabilir mi?

JCT: Fiyat istikrarı getirmek ve bunu getirirken kredilibilitenizin olması sürdürülebilir büyüme ve sürdürülebilir istihdam yaratmak için ön şart. Avrupa’da 17.5 milyon iş yarattık. Eurodan önceki dokuz yılda yaratılan istihdam sayısından üç kat fazla. Bu ABD’de aynı dönemde yaratılan iş sayısından da fazla... Önemli sayıda yeni istihdama katkıda bulunurken orta vadeli enflasyon beklentilerimizi fiyat istikrarı hedefimizle birlikte aynı yönde koruyoruz, yani yüzde 2’den az ama yakın.

Soru: Finansal krizlerde halkın izlenimi şu: Kazançlar özelleştiriliyor, kayıplar sosyalleştiriliyor. Bu bir sorun oluşturuyor mu?

JCT: Subjektif risk çok önemli. Usulsüz davrananlar cezalandırılmaz ve kayıplar geri alınmazsa gelecekte daha güçlü finansal kurumlar için güçlü kararlara zemin oluşturamayız.

Soru: AB’de ekonomi tehlikeye girerse şirketlerin zor durumdan kurtarılabileceğine ilişkin bir eğilim var?

JCT: Avrupa Merkez Bankası, euro sistemi ve merkez bankaları için konuşuyorum. İstisnai durumlarda icra organları ve parlamentoların belli bir kurumun ödeme sorunundan kaynaklanan çöküşüyle bağlantılı riski göz önüne almaları, vergi ödeyenlerin riskleri ve paraları açısından düşünülebilir. Bu dışarıda tutulamayacak bir şey. Merkez bankaları olarak biz likidite sorunuyla ilgili olmayan fakat belli bir finansal kurumun borcunu ödeyememesiyle ilgili bu gibi riskleri dışarıda tutuyoruz.

Soru: Ancak AB bir çöküş sırasında kurtarma maliyetlerinin bölünmesine yönelik bir öneriyi tartışıyor?

JCT: Vergi ödeyenlerin paralarıyla ilgili önceden bu tür bir kara alınamaz. Eğer bir karar alınacaksa, son derece istisnai durumlarda olay sonrasında alınmalı. Bildiğim kadarıyla vergi ödeyenlerin paraları üzerinde önceden yük paylaşımına yönelik bir konsensüs yok.

Soru: Krizlerde her şey özel sektör üzerine mi bırakılıyor?

JCT: Kesinlikle hayır. Özel sektörün risk yönetimini iyileştirmesini destekliyoruz. Gözetimle görevli yetkililer bizim Mali İstikrar Forumu raporumuzda belirttiğimiz gibi olabildiğince alarmda olmalı. Düzenleyici unsurları da iyileştirmeli ve güncellemeliyiz. Özel sektörün yaptıklarını da memnuniyetle karşılıyoruz. Finansal kurumlara olumlu uygulamalarda bulunma ve birtakım ilkeler belirleme gibi, çözümlerini gerçekleştirme şansı verilmesi bana göre adildir.

Soru: Federal Reserve faiz oranlarını indiriyor, Bank of England indirmiyor. Avrupa Merkez Bankası üzerinde, faizleri düşürme baskısının daha güçlü olacağını düşünüyor musunuz?

TRICHET: “FİYATTA SAĞLAM ÇIPA BEKLENTİSİNİ SÜRDÜRMEK ZORUNDAYIZ”

JCT: Her birimizin rol ve sorumluluğu var. Değişik özellikte değişik ekonomilere sahibiz, her ekonominin değişik esnekliği ve çok değişik türden şokları var. Ortak değerimiz şu: Fiyat istikrarını ve kredibilite getirmek zorundayız. Fiyatta sağlam çıpa beklentisini sürdürmek zorundayız. Bu bütün merkez bankaları için geçerlidir. Aksi taktirde orta ve uzun vadeli büyümeyi ve istihdamı tehlikeye atarız, finansal piyasalarda da sorunlara yol açarız.

Soru: Fed faizleri biraz daha indirdiğinde bu dolara baskı yapmaz mı, bundan dolayı Avrupa ihracatı daha çok sorunla karşılaşmaz mı?

JCT: Büyük para birimlerinin kurlarında zaman zaman keskin dalgalanmalar yaşandı. Bunun ekonomik ve mali istikrar üzerinde olası etkileri konusunda kaygılarımız var. ABD Başkanı, Hazine Bakanı ve arkadaşım Ben Bernanke’nin güçlü doların ABD’nin yararına olduğu sözlerinin önemine inanıyorum.

Soru: Aşırı döviz kuru çalkantısını hoş karşılamadığınızı çok söylediniz. Ama piyasalar ve diğer merkez bankaları sizi neden dinlemiyor?

JCT: Atlantik’in iki tarafında da gözlemciler ve piyasa katılımcılarının söylediklerimizi kesinlikle dinlediklerini sanıyorum.

Soru: Finansal piyasa krizi ve bunun iş dünyasında kredilerde nasıl yankılanacağına ilişkin görüşleriniz?

“AVRUPA’DA REEL SEKTÖRDE GERİ ÖDENMEYEN KREDİLER YÜZDE 15’TE”

JCT: Şu anda reel sektörde geri ödenmeyen krediler yüzde 15 ve dinamik bir seviye. Bir yanda kişilere ve konut sektörüne verilen kredilerde derece derece bir azalma görüyoruz. Kredi standartları sıkılaşıyor ve durumu çok dikkatli izlemeliyiz. Önemli boyutta sürekli piyasa düzeltmeleri söz konusu olduğunda, kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz: Bir yandan fiyat istikrarı için uygun para politikası tavrımızı benimsiyoruz ve karar alındığında, faiz politikamızla aynı yönde para piyasasının düzeltici fonksiyonlarını uygulamalıyız. ABD merkez bankası dahil diğer merkez bankalarıyla yakın diyalog içindeyiz.

Soru: Avusturya Başbakanı’nın Dünya Finansal Örgütü kurulmasına yönelik önerisine ne diyorsunuz?

JCT: Sayın Başbakan’ın önerisini ‘etkin ve olabildiğince Avrupa ve uluslar arası toplum düzeyinde çalışalım’ mesajı şeklinde algılıyorum. Bizim Mali İstikrar Forumu tüm ilgili mali kuruluşları ve gruplaşmaları bir araya getirmiştir. IMF, diğer uluslar arası kuruluşlar G7, G20 hepsi bir aradaydı. Şu andaki çerçevesin mümkün olduğu kadar iyi çalışması konusunda bir istek vardır, bu da iyi bir şey.

Soru: Frankfurt’taki ‘tower’a ne zaman taşınıyorsunuz, gecikme var mı?

JCT: Taşınma 2011’in sonunda.

Soru: Sarkozy ve Berlusconi’nin AMB’nin katı kur politikası izlediğine ilişkin eleştirilerine ne diyorsunuz?

JCT: Maastricht Anlaşması bize tam bağımsızlık verdi. Herhangi bir gözlemci ya da piyasa unsurunun büyük bağlılık duyduğumuz bağımsızlığımız konusunda kuşkuya düştüğünden haberim yok.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!