Tren uygarlıktır

Güncelleme Tarihi:

Tren uygarlıktır
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2003 00:00

VAKTİYLE Türkiye'nin bir cumhurbaşkanı talihsiz bir açıklama yapmış ve ‘‘Demiryolu sosyalistlerin tercihidir’’ demişti. 1980'lerin ikinci yarısındaydık.Aynı cumhurbaşkanı bu sözleri sarf ettikten kısa bir süre sonra Paris'e gidip Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'na katıldı. O sırada birileri Türk cumhurbaşkanını alıp Paris-Lyon seferini yapan trene bindirince işler değişti. Bu tren, Çetinkaya'dan Malatya'ya ayrılıp Kurtalan'a uzanan Doğu Ekspresi'ne hiç benzemiyordu. Rüzgár gibi uçuyordu.Turgut Özal'ın kafası o günden itibaren farklı işlemeye başladı. Avrupa ülkeleri için trenin stratejik bir yatırım olduğunu gördü. Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi gündemimize işte böyle girdi.* * *Son günlerin en önemli haberi neydi, derseniz benim seçimim İstanbul ile Ankara arasını 3 saat 10 dakikaya indiren ‘‘hızlandırılmış’’ tren projesinin temelinin geçtiğimiz 8 Haziran'da atılmış olmasıdır. Bugün Cumhuriyet Ekspresi ile Ankara'ya altı buçuk saatte varıyoruz. Demek ki bu süre yarıya inecek. Yukarıda hızlı yerine hızlandırılmış kelimesini bilinçli olarak kullandım, çünkü söz konusu tren, Ankara-İstanbul hattı için çeşitli kaynaklara göre 9 ile 15 milyar dolar arasında yatırım gerektiren Paris-Lyon modelinden farklı. Burada sözü edilen yatırım tutarı 1 milyar doların da altında. Sürenin kısalmasında önemli etkenlerden biri virajları hızlı alabilen, devrilme riski olmayan, sallanan vagonların devreye girmesi.Sonuca bakarsak -ki öyle yapmalıyız- 3 saat 10 dakikada Ankara-İstanbul arasını kat etmenin keyfini kim yadsıyabilir? Hızlı trenin ilk seferi 1 Aralık 2005 tarihinde yapılacakmış. O hattın yataklı vagoncu eski yolcularından biri olarak şimdiden yer ayırtma imkánı varsa biletimi almak isterim. Üç kişilik.* * *Ankara'ya hayatımda ilk gidişim trenle oldu. 60'lı yıllar... Babamı önden Meclis'e yollamıştık. Ailece İstanbul'u terk ediyorduk. Annem, ben ve kurallara aykırı olarak yanımıza gizlice aldığım yavru kedim Haydarpaşa'dan yataklıya binmiştik. Yatakları yapmaya gelen kondüktörün cebimden çıkan miyav sesini duymazlıktan gelişini unutmadık.Üç bilet derken, annemle bana, 1 Aralık 2005'te yedi yaşında olacak olan oğlum da katılmalı. Kedi meselesini sonra çözeriz!Oğluma anlatmam gerekecek: Annesi onun yaşındayken, Ankara çok uzaktı. Rötarlarla 14-15 saati bulabilen yolculuklar sadece Ankara'yla İstanbul'u değil, yönetenlerle yönetilenleri ruhen de ayırıyordu.İki şehrin arasındaki bu ruhsal uzaklığın bedelini hepimiz çok farklı biçimlerde ödedik. Hálá da ödüyoruz.Oğluma milletlerin millet olmasında trenlerin oynadığı rolü anlatacağım. ‘‘Tren uygarlıktır’’ diyeceğim. Bu, muhtemelen onun ilk Ankara seyahati olacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!