‘Toplama kampı’ndan fezleke

Güncelleme Tarihi:

‘Toplama kampı’ndan fezleke
Oluşturulma Tarihi: Ocak 10, 2012 00:00

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında ‘Kurum halinde çalışan kamu görevlisine hakaret’ ve ‘Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ten fezleke hazırladı.

Kılıçdaroğlu, CHP milletvekilleri Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ı ziyaretinden sonra “21’inci yüzyılın Türkiye’sinde bir toplama kampının bahçesindeyiz” demişti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında “Kurum halinde çalışan kamu görevlisine hakaret”, “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla fezleke hazırlandı. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca resen hazırlanan 4 sayfalık fezlekenin, Kılıçdaroğlu’nun 9 Kasım 2011 tarihinde Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP milletvekilleri Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ı ziyaretinden sonra yaptığı açıklamalardan dolayı hazırlandığı öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması için hazırlanan fezleke, TBMM’ye iletilmek üzere Adalet Bakanlığı’na gönderildi.

Beni de mi Silivri’ye götürecekler?

Kılıçdaroğlu’nun fezlekeye yönelik ilk tepkisini Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Birgül Ayman Güler açıkladı. Güler Merkez Yönetim Kurulu (MYK) sonrasındaki açıklamasında, “Toplantımız sürdüğü sırada görevli arkadaşlar kendisine bilgi notu verdiler. Okumasının ardından ‘Beni de mi Silivri’ye götürecekler’ dedi. Biz de ne olduğunu sorduk. ‘Hakkımda fezleke hazırlamışlar’ yanıtını verdi” dedi.
Güler şöyle konuştu: “Bu mahkemeler siyasi iradenin emrinde olan mahkemelerdir. Bu mahkemelerden başka bir şey yapmalarını zaten beklemiyoruz. AKP’nin bunaldığı anlarda gündemi değiştirecek kararlara imza atmak özel yetkili mahkemelerin günlük işi haline geldi. Ayakta kalan tek ve muhalif kale CHP’dir, Genel Başkanıdır. Genel Başkanımızın dokunulmazlığını kaldırabilirler, hepimizin dokunulmazlığını kaldırabilirler. Bizim dokunulmazlık zırhına AKP yöneticilerinin ihtiyacı olduğu gibi ihtiyacımız yoktur.”

Dokunulmazlığım umarım kaldırılır

Kılıçdaroğlu’nun ise MYK toplantısında şunları söylediği öğrenildi: “CHP’nin kurumsal kimliğine yönelik saldırının bir başka adımı. Ancak ciddiye de almıyorum. Umarım bu fezleke Meclis gündemine gelir ve dokunulmazlığım kalkar. Yıllardır dokunulmazlıkların kaldırılması için mücadele eden CHP’yi korkutamazlar. Bedel ödemekten korkmadık korkmayız.”

NE DEMİŞTİ

Kılıçdaroğlu 9 Kasım 2011’de cezaevi önünde şunları söylemişti: “Parlamentoya gelip, yeminlerini ederek Anayasa’nın 90’ıncı Maddesi’nde öngörülen kurallar içinde görevlerini yapmak istiyorlar. Ama bu görevler maalesef bazı yargıçlar tarafından engelleniyor. Onlara yargıç demeyi içime sindiremiyorum. Çünkü yargıç, vicdanıyla hareket eden kişi demektir. İktidara muhalif olmanın bedeli, 21’inci yüzyılın Türkiyesi’nde Silivri’de toplama kampında olmaktır. Bu bir demokrasi ayıbıdır. Bu ayıbı ortadan kaldırmamız lazım. Türkiye’ye yakışmıyor.”

Fezlekeye tepkiler

Deniz Baykal: Bir bu eksikti. Ana muhalefet partisinin genel başkanının Türkiye’de yaşanan sorunlar, sıkıntılar, karşısında dile getirdiği eleştirileri yargı yoluyla susturmaya teşebbüs etmek, öyle anlaşılıyor ki ileri demokrasi anlayışının geldiği aşamayı gösteriyor. Görevini yapıyor sayın Kılıçdaroğlu. Bunları söylemek, bir muhalefet partisi liderinin temel sorumluluğu, görevidir. Artık bu görev de yapılamaz hale gelirse, yargı tehdidiyle bu da susturulmak istenirse, bunun çok ağır sonuçları olur. CHP de susturulmak isteniyor. Acı bir manzara.

Mustafa Balbay: (Ergenekon tutuklu sanığı-CHP milletvekili): Adil yargılamayı etkileme suçunun oluşabilmesi için öncelikle adil yargılamanın olması gerekir. Geç gelen, daha doğrusu ne zaman geleceği belli olmayan adalet, adalet midir? Masumiyet karinesinin yerini mahkumiyet karinesinin alması, adil yargılama mıdır? Öyle anlaşılıyor ki tüm Türkiye’nin cezaevine dönüştürülmesi yetmedi; cezaevinin açık kısmında yer alanların da sesinin tümüyle kısılması isteniyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!