Tipik bir Özal klasiği

Güncelleme Tarihi:

Tipik bir Özal klasiği
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2005 00:00

NEYSE ki dünya yüzünde hemen hiçbir gerçek gizli kalmıyor. Yoksa bize ‘aziz’ diye yutturulanların aslında ne kötü bir kişi olduğunu, bize ‘haindir’ denenlerin ne yüce değerlere sahip bulunduğunu hiç öğrenemezdik.Bunları biraz genel anlamda, biraz da Türkiye’nin kaderine 10 yıl süreyle hükmetmiş olan Turgut Özal’la ilgili ortaya çıkan son gerçek nedeniyle yazıyoruz.Merhum meğer 1991 yılında ABD’ye yaptığı bir ziyaret sırasında kaldığı Madison Oteli’nin girişinde, Washington Büyükelçimiz Nüzhet Kandemir’e, ‘Şu Ermeni soykırımı meselesi fena halde can sıkmaya başladı. Türkiye olarak bu soykırımı tanısak ve bu iş sona erse daha iyi olmaz mı?’ diye sormuş.Kandemir, Özal’ı bu dáhiyane (!) fikirden vazgeçirmek için çektiği sıkıntıyı anlattıktan sonra arkadaşımız Sefa Kaplan’a, bu sözleri gazeteciler dahil herkesin dehşet içinde dinlediğini, Dışişleri mensuplarının ne yapacaklarını şaşırdığını ilave etmiş ve galiba bir diplomat inceliği göstererek şunları söylemiş:‘Biliyorsunuz kendisi böyle fikirler ortaya atar ve tartışılmasını isterdi. Bu da onun gibi bir şeydi. Sonra kendisini ikna ettik ve bu fikirden vazgeçirdik.’Özal’ın -merhum bakanlardan Zeyyat Baykara’nın deyişiyle- her cebinden tavşan çıkarır gibi çok ve genellikle ham projeler ortaya attığı bilinmeyen bir şey değil. Ama Özal gibi gerçekten çok zeki bir insanın ağzından çıkanın nereye gideceğini, Türkiye’nin başına neler açabileceğini göremediğini söylemek haksızlık olur.O nedenle Özal’ın bu tür sözleri sadece ‘tartışılsın bakalım’ diye değil, benimsediği için söylediği kesindir.Oysa soykırımı tanımayı -üstelik tarihi gerçekler bunu gerektiriyor mu gerektirmiyor mu diye sormadan, aramadan ve hatta hiç bilmeden- önermek, eğer tipik bir sorumsuzluk örneği değilse, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapmak anlamına gelen büyük bir gaflet idi.Özal’ı bilenler için bunda bir sürpriz yoktur. Çünkü o, Abdullah Öcalan’a resmen, ‘Ateşkesi uzatsın... Beni generallere karşı sıkıntıya sokmasın. Sonra gelsin politikaya girsin. Gerekirse bakan olsun’ mesajı gönderen zattır.Bugün Kuzey Irak’ta bir ‘Kürt devleti’ meselesi varsa bu, Turgut Özal’ın Amerikalıları İncirlik’e ‘Çekiç Güç’ adıyla konuşlandırıp, Saddam Hüseyin’in Mesut Barzani ve Celal Talabani’yi cezalandırmasını engellemesinin sonucudur.Cumhurbaşkanı iken ANAP’lı milletvekillerini Çankaya Köşkü’ne çağırıp ‘Bir Türk-Kürt Federasyonu kurma fikrini’ telkin eden, sonra da ‘Ben onu sadece tartışmaya açmak istedim’ diyen de Turgut Özal’dır.Biliyoruz, bazılarının gözünde Turgut Özal hálá bir efsanedir. Ama bize kalırsa bir gün birileri Turgut Özal’ın ne getirdiğini ne götürdüğünü, daha doğrusu bu memlekete neye patladığını yazmalıdır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!