Televizyonda bana iki Lopez'e on iki dakika

Güncelleme Tarihi:

Televizyonda bana iki Lopeze on iki dakika
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2003 00:00

PRİNCETON Üniversitesi'nde ekonomi dersleri veren, 1999 yılından beri New York Times'ta köşe yazarlığı yapan Profesör Paul Krugman 24 saatliğine İstanbul'daydı.Eczacıbaşı Menkul Değerler'in 20. kuruluş yıldönümünde konuk konuşmacı olarak gelen Profesör Krugman'ı hem öğle yemeğinde, hem akşam dinledik.Ne Amerikan ekonomisinden gelen iyileşme işaretleri, ne Amerikalı tüketicinin güveninin kısmen geri gelmiş olması, ne de New York borsasının mart ayından itibaren yüzde 30 oranında değer kazanmış olması ...Hiçbir şey Profesör Krugman'ı mutlu etmemiş.Piyasaya çıkan son kitabı ‘‘Yeni Yüzyılda Yolu Kaybetmek’’e değinirken, ‘‘Amerikan televizyonunda son kitabımı anlatmam için verilen süre 2 dakika. Oysa Jennifer Lopez çıktı mı ekrana 12 dakika’’ diyor alaycı bir şekilde.Krugman’ın, dünya ekonomisinin geleceğini konuşurken çizdiği tablo daha çok karamsar. ‘‘Kısa vadede kriz beklentisi yok ama durum o kadar da parlak değil’’ diyor.Krugman konuştukça anlıyorsunuz ki, karamsarlığının çıkış noktası Bush yönetimi. Temel kaygısı şu: Bush yönetimi'yle süper güç ABD ve dolayısıyla dünya nereye doğru gidiyor?Yazılarından ve demeçlerinden biliyoruz ki, Paul Krugman, ABD Başkanı George Bush ve çevresindekilere, sadece kendi çıkarlarını kollayan ‘‘anti-demokratik bir çete’’ gözüyle bakıyor.‘‘Banka, banka hırsızlarına teslim edilmiş’’ diye düşünüyor.Krugman, buradaki konuşmasında diyor ki: ‘‘Dünya ekonomisi 60 yıldan beri ABD, Batı Avrupa ve Japonya'nın paylaştığı ortak değerleri temel alıyordu. Neydi bu değerler? Demokrasi, laiklik, sosyal devlet ilkelerine bağlılık. ABD ile Fransa arasındaki görüş ayrılıklarına rağmen Avrupa ile ortak bir dünya görüşümüz vardı. ABD'de radikallerin yönetime gelmesiyle taşlar yerinden oynadı.’’ÇİN 25 YIL SONRA SÜPER GÜÇKrugman'a bakarsanız, Irak serüvenine kalkışırken belirli bir politikası olmayan Bush yönetiminin esasında bir ekonomi politikası da yok.İşte bu yüzden Amerikan ekonomisinden gelen iyileşme işaretlerine kuşkuyla bakıyor.Avrupa ekonomisine gelince...Gerekli atılımı yapamamasının en büyük nedeni yapısal sorunlar.Krugman ‘‘Almanya'nın reformlar için Margaret Thatcher gibi birine gereksinimi var’’ diyor.Avrupa Merkez Bankası'nın da büyümeyi teşvik edici adımlar atamadığını söylüyor. Avrupa ve Japonya'nın yaşlanan nüfusu başka bir sorun.Bu noktada Krugman diyor ki: ‘‘Türkiye'nin AB'ye üye olması Avrupa'nın demografik sorunu çözebilir.’’ Bildiğimiz, ama yine de onun ağzından duyup, mutlu olacağımız bir haber hiç olmazsa.Peki dünyada umut veren ekonomiler?Yılda yüzde 7 ila 8'lik bir büyüme gösteren Çin 25 yıl sonra dünyanın süper gücü bu bir.İki, ‘‘Hindistan'ı izlemeye devam edin’’ diyor Krugman.Kaliteyi ne zaman karayoluna taşıyacağız?POSTA'dan Yazgülü Aldoğan, TIR'ın biçtiği minibüste hayatlarını kaybeden 17 kişinin yakınlarıyla konuşmuş.Aynı aileden 6 cenaze çıkmış.Aynı sülaleden hiçbir kadın sağ kalmamış.Nedeni?TIR şöforü Necip Cengiz'in uyuması.Yazgülü Aldoğan soruyor ‘‘Böyle kader, böyle son olur mu’’ diye.Karayolu taşımacılığının içler acısı durumu ortada.Kal-Der (Türkiye Kalite Derneği) ve TÜSİAD'ın ortaklaşa düzenledikleri 12. Ulusal Kalite Ödüllerini alan Balnak Nakliyat ve Lojistik Hizmetleri CEO'su Selma Akdoğan’a ‘‘Ne olacak bu karayollarının durumu’’ sorusunu yönelttim.Bu arada küçük bir parantez. Balnak, sadece Türkiye'de değil Avrupa'da da lojistik sektöründe kalite ödülü alan ilk firma.Uluslararası kara, hava, deniz ve demiryolu nakliye organizasyonu yapan şirketin 2002 cirosu 42 milyon dolar. Balnak yılda sekiz bin TIR seferi yapıyor ve 40 kamyon firmasıyla çalışıyor.Akdoğan'a yönelttiğim soruya dönersek ‘‘İş yaptığımız firmalardan kamyoncuları eğitmelerini, performans değerlendirmelerini istiyoruz’’ diyor. Akdoğan'a göre, hava, deniz, demiryolu ve karayolu taşımacılığında en düşük eğitimliler karayolu taşımacılığını yapanlar.Yani anahtar sözcük ‘‘eğitim’’.Bu işin bir boyutu.Diğeri elbet, deniz ve demiryolu taşımacılığını arttırmak.Soru şu: Demiryolu ağının yetersiz olduğu, tuhaf mevzuatlar nedeniyle bir limandan diğerine mal gönderilemeyen bir ülkede bu nasıl olacak?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!