Teknolojik Elma olgunlaştı

Güncelleme Tarihi:

Teknolojik Elma olgunlaştı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2003 00:00

Kaliteli ürünleriyle tanınan Apple son ürünlerini San Fransisko MacWorld'de tanıttıYaklaşık 500 kişi soluklarımızı tutmuş bekliyorduk. Paris'in ultra modern sanat merkezi Georges Pompidou'nun görkemli fuayesine kurulmuş dev ekranın başında Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen 150 gazeteci ve 350 özel davetlinin arasındaydım. Asıl kıyamet bizden binlerce kilometre uzakta, San Fransisko'da kopacaktı. San Fransisko'daki binlerce meraklı da tıpkı bizim gibi Apple Başkanı Steve Jobs'un sahneye çıkmasını bekliyordu. Jobs sahneye çıkacak, haftalardır büyük bir sır olarak saklanan mucizevi Apple ürününü tanıtacak, önce San Fransisko'daki binlerce seyirciden, birkaç saniye sonra da bu duyuruyu canlı yayından izleyen Paris'teki biz 500 kişiden alkış ve hayranlık nidaları kopacaktı.Toplantı öncesinde Apple'dan, müşterilerinden ve uluslararası basından onlarca kişiyle konuştum. Herkes Steve Jobs'tan göğü yerinden oynatacak bir açıklama bekliyordu. Beklentilerin büyüklüğü aynı, tahminlerin içeriği farklıydı. Ben cep telefonu ve el bilgisayarı olarak da kullanılabilen bir i-Pod olarak seslendiriyordum beklentimi. Kimi Apple'ın ünlü yazılım firması Adobe'yi satın aldığını, kimi 1000 doların altında yeni bir bilgisayar çıkarttığını, kimi uzun süredir beklenen G5'in piyasaya sürüleceğini söylüyordu. Beklentilerin bu denli büyük olmasının nedeni Apple'ın ilk kez böylesi büyüklükte bir tanıtım organize etmesiydi. Ve Steve Jobs'un sahneye çıktığı an geldi en sonunda. Jobs Apple'ın yeni ürünlerini bir biri ardına, makineli tüfek gibi sıralamaya başladı. Duyurusunu yaptığı her ürün birbirinden ilginçti aslında. Ama yapılan ürün duyurularının hiçbiri seyircilerin büyük beklentisini tatmin etmiyor, herkes asıl bombanın bir sonraki duyuruda geleceğini umuyordu.Yapılan duyurular arasında neler yoktu ki? Apple kendi İnternet tarayıcısı Safari'yi yaratmış ve kullanıcılarını Microsoft'un insafından kurtarmıştı sonunda. Final Cut isimli profesyonel video düzenleme yazılımıyla hemen hemen aynı özelliklere sahip ancak çok daha ekonomik Final Cut Express versiyonu hazırdı. Keynote sunum yazılımı üstün özellikleriyle Apple kullanıcılarını Microsoft'un insafından bir kez daha kurtarıyordu. 802.11g standardına sahip AirPort Extreme ile kablosuz yerel ağ bağlantı hızını saniyede 54 megabite kadar çıkartıyordu. Ve dünyanın en büyük ekranlı dizüstü bilgisayarı PowerBook G4 17 inç bile tatmin edemedi yüksek beklentileri.Aslında duyurulan bu yeni ürünlerin hepsi, kendi başına çok önemli duyurulardı. Steve Jobs, bu kadar çok yeniliği bir anda duyuran ilk kişiydi belki de. Gerçi izleyicilerin büyük bir çoğunluğunun, ertesi gün ortalık sakinleşince, duydukları yeniliklerden tatmin olduklarını da sanırım. İlk baştaki tatminsizliğin nedeni, yaratılan beklentinin büyüklüğüydü. Sektörün önde gelen firmaları bundan çok daha önemsiz duyurular için çok daha büyük organizasyonlar düzenlemişler, ancak bu tür organizasyonları sık sık gerçekleştirdikleri için büyük beklentiler yaratmamışlardı.Sonuçta, Apple'ın duyurusunu yaptığı ürünler, bilgisayar pazarında dengeleri değiştirecek bazı gelişmelerin ilk adımları gibi geldi bana. Bu yeni ürünler özellikle Apple-Microsoft ilişkileri açısından çok önemli. Ve bence Apple bu ürünlerle yazılım alanında rüştünü ispatladı, donanım ve işletim sistemi alanındaki üstün performansını bireysel pazara hitap eden yazılımlarla taçlandırmış oldu.Dizüstüne dev ekranSan Fransisko Apple Fuarı'nın bombası dünyanın ilk 17 inç ekranlı dizüstü bilgisayarı olma özelliğine sahip bu yeni Apple PowerBook'tu. Dünyanın en büyük ekranlı taşınabilir bilgisayarı olmasına ek olarak başka yenilikler de sunuyor PowerBook G4 17''... Bunlardan biri saniyede 54 megabit kablosuz iletişim hızına sahip olmasını sağlayan 802.11g standardıyla üretilmiş olması. İkinci önemli özelliği ise klavyesindeki tuşların, ışığın azaldığı durumlarda otomatik olarak arkadan aydınlatılması. Sadece 2,5 santim kalınlığındaki gövdesi ve 3 kilogramlık ağırlığıyla kendi sınıfına en yakın bilgisayarlara göre (bu kadar büyük ekranlı başka bir taşınabilir olmadığı için karşılaştırma yapmak zor aslında) önemli bir ergonomi avantajı sunuyor. Yüksek veri aktarım hızı sağlayan FireWire 800 ve Mavidiş özelliklerini içinde hazır olarak barındıran bu şık Apple, adeta taşınabilir bir stüdyo sunuyor.SAFARİ KEYFİMacintosh kullanıcıları İnternet'te sörf yapabilmek için, bugüne kadar Microsoft ve Netscape'e bağım-lıydılar. Bu firmalar pazar olarak daha çok Windows işletim sistemli bilgisayarları hedeflediğinden, İnternet teknolojilerindeki gelişmeler Apple kullanıcılarına hep gecikmeli ulaşıyordu. Ve artık Apple'cıların da kendi İnternet tarayıcıları var. Safari isimli İnternet tarayıcısı, Mac işletim sisteminde çalışmak üzere özel olarak tasarlandığından, diğer tarayıcılara göre çok daha hızlı ve becerikli. Tarayıcı Apple sitesinden ücretsiz olarak yüklenebiliyor.Üçü bir aradaApple ev kullanıcılarını da unutmamış. iLife isimli beş parmağında beş marifet olan yazılım iPhoto, iMovie, iDVD ve iTunes yazılımlarının son versiyonlarını tek bir ekonomik paket içinde sunuyor. Dijital yaşamın tüm araçlarını içinde barındıran bu yazılım çözümü, dijital fotoğrafçılık, dijital video, DVD kaydı ve dijital müzik konusunda rakipsiz kolaylıklar sunuyor. iLife'ın en önemli özelliklerinden biri de, fotoğraf, video, ses gibi birbirinden farklı tüm dijital dosyaları, birbirleriyle uyumlu olarak kullanılabilmesini sağlaması. Bir başka deyişle iLife sayesinde dijital kameranızla çektiğiniz bir fotoğrafı, dijital videonuzla çektiğiniz bir filmi ve dijital ses kayıt cihazınızla yüklediğiniz bir müziği kendi DVD'nizi üretirken bir arada kullanabiliyorsunuz.sunumlar için keynoteKeynote, Apple kullanıcıları için sunulan bir başka nimet. 99 euro satış fiyatıyla piyasaya sürülen Keynote, çok marifetli bir sunum yazılımı. Apple tarafından özel olarak tasarlanmış 12 özel şablonla birlikte sunulan Keynote ile profesyonel sunumlar hazırlamak çok kolay. Keynote PowerPoint, QuickTime ve PDF formatındaki dosyaları da destekliyor ve sunumların içinde kullanılabilmesini sağlıyor.HERKESE VİDEO STÜDYOSUProfesyonel montaj stüdyolarında kullanılan binlerce dolarlık yazılımdan altta kalır fazla yanı olmayan Final Cut Express'in 329 dolar satış fiyatıyla piyasaya sürüldüğü duyuruldu. Amatör video yapımcılığını bir adım öteye götürüp, profesyonele yakın çalışmalar ortaya koymayı hedefleyen meraklılara, öğrencilere, eğitimcilere ve küçük şirketlere hitap eden yazılım Apple'ın profesyonel pazara hitap eden ürünü Final Cut Pro'dan yola çıkılarak geliştirilmiş.Eğitim fukarası yazarlar ve BoğaziçiGazetelerimizden birinde, üst üste yayınlanan iki yazı dizisinde de Boğaziçi Üniversitesi'ne saldırılması dikkatimi çekti. Gazetenin yazı dizilerinden sorumlu meslektaşımı tanımıyorum ama saldırısı ustacaydı... Öyle kör gözüm kör parmağına tarzında değil ama açık seçik puntolarla yazılmış satır aralarıyla...İlk salvo, Savaş Ay'ın hazırladığı falcılığı ve fal merakını konu alan yazı dizisinden geldi. Yazının içinde Boğaziçi Üniversiteli öğrencilerin fal merakına şöyle bir değinilmişti. Fal bakılan kafelerden birinde, bir laf edilmiş. Kerameti fal sihrinden menkul, diğer marifetleri meçhul biri ''Yeni moda fal kafe-barlarda üniversite gençliği hem falcılık yapıyor, hem de falına baktırıyor'', demiş. Bunu diyen kişi, son günlerde popüler olduğu iddia edilen bir fal baktırma kafesinin işletmecisi. Mekanının reklamını Boğaziçililer üzerinden yapmaya çalışan işletmeci, kafesindeki fal bakanlar arasında da Boğaziçililer olduğunu söyleyerek, fala bilimsel ve saygın bir hava kazandırmayı amaçlamış; ''Boğaziçi Üniversitesi'nden çok arkadaşlar yardımcı oluyor. Felsefe ya da psikoloji okuyan arkadaşlar gelip 'Biz burada mastır yapmak istiyoruz' diyorlar'', diye bir iddiada bulunuyor.Sorun yazının kendinden çok, sunuluş biçiminde aslında. Yazılarda Boğaziçi Üniversitelilerin fal delisi olduğunu gösteren ciddi hiçbir dayanak yok. Hatta Boğaziçi Üniversitesi lafı koca yazı dizisinde sadece bir, iki cümlede geçiyor. Ama başlık, spot ve resimaltı gibi haberin en çok okunan unsurlarına taşınan cümleler, işi bambaşka yansıtıyor ve açık açık Boğaziçi Üniversitesi düşmanlığı yapıyor.Sabah gazetesi Boğaziçi Üniversitesi düşmanlığını, bu yazı dizisinin hemen ardından başlayan ikinci bir yazı dizisiyle pekiştiriyor. Yazı dizisinin adı ''Efsaneler çöküyor'', ilk gün yazısının başlığı ise ''Boğaziçi 'ah' çekiyor''... Düşmanlık için bu kadarı yetmemiş, spot ve resim altları da kullanılmış; ''Bir zamanlar eğitim kalitesi ve çekici yaşamıyla Boğaziçi Üniversitesi'nde okumak ayrıcalık sayılırdı'', denilmiş.İşin gerçeği şu ki, Boğaziçi Üniversitesi gerçekten 'ah' çekiyor ama çöken bir efsane değil henüz. Boğaziçilileri çekemeyenler kına yaksınlar ama Boğaziçi'nde okumak hálá bir ayrıcalık. Birer meslek okulu olmaktan öteye gidebilmek, gerçek bir üniversite olabilmek için çok uzun yıllar geçmesi gerekir. Bu yüzden Boğaziçi yeni bitme vakıf okullarını daha uzun yıllar cebinden çıkartır, kimse merak etmesin.Ama madalyonun bir de öbür yüzü var tabii... Türkiye büyük bir hızla banalleşiyor. Televizyonundan meclisine, genel müdüründen gölge başbakanına kadar toplumun her köşesine nüfus eden bir çöküş süreci içindeyiz. Basitlik kaliteyi, kabadayılık efendiliği, cazgırlık alçakgönüllülüğü, cehalet okumuşluğu, kurnazlık zekayı, dedikodu gerçekleri, üçkağıtçılık dürüstlüğü kovar oldu.KÖŞE YAZARLARI NE MEZUNUBasın da bu memleketin bir parçası sonuçta. Bu çöküşten nasibini alacaktı elbette. Boğaziçi düşmanlığı üzerine düşünmeye başlayınca birden merak ettim. Basındaki köşe yazarları arasında kaç Boğaziçi mezundaşım var acaba? Aklıma Enis Berberoğlu ve Emre Aköz'den başka bir isim gelmedi.Hadi Boğaziçi'nden vazgeçtim, köşe yazarlarından kaçı üniversite mezunu acaba? Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ, İstanbul gibi üniversitelerden mezun kaç köşe yazarımız var? Üniversite mezunu olmadan adam olunmaz gibi bir savım yok. Üniversite mezunu olmayan, az sayıda da olsa birkaç iyi yazar biliyorum. Ama köşe yazarları arasındaki eğitim düzeyini çok merak ediyorum doğrusu. Keşke her gazetenin İnternet sitesinde TBMM'nin milletvekilleri için yaptığı gibi, yazarlarının eğitimini açıklayan bir liste yayınlasa.Hangi yazarın yabancı dil bilip, bilmediğini ise sormaya lüzum yok. Yazılarında kullandıklar yabancı kelime sıklığına bakarak, her yazarın yabancı dil düzeyini anlamak mümkün. Yabancı dil bilmeyenler, yabancı kelime kullanmaya en çok özenenlerden başkası değil ne de olsa.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!