Talat: Rumlar beni Denktaşlaştırdı

Güncelleme Tarihi:

Talat: Rumlar beni Denktaşlaştırdı
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 26, 2005 00:00

Kıbrıs sorunuyla ilgili son geliÅŸmeleri deÄŸerlendiren KKTC CumhurbaÅŸkanı Mehmet Ali Talat,  Ada’da çözüm için Rum tarafının AB’den tecrit edilmesine baÄŸlı geliÅŸmeler olacağını ve çözümün de bu yoldan geçtiÄŸini söyledi. Kıbrıslı Rumların, "Talat, Denktaş’a benzemeye baÅŸladı" yorumlarına atfen Talat, "Rumlar beni DenktaÅŸlaÅŸtırdı" ifadelerini kullandı. 'KAYBEDÄ°LMÄ°Åž BÄ°R DAVA'’Kıbrıs davasının kaybedilmiÅŸ bir dava olduÄŸunu ve ÅŸu anda yeniden ÅŸekillendiÄŸini’ yineleyen KKTC CumhurbaÅŸkanı Talat, Kıbrıs Türkleri için ciddi tehlikelerin azaldığını ve Türkiye’nin AB sürecinin Kıbrıs Türklerini ciddi anlamda mahvedecek bir süreç olmayacağını açıkladı. Rumların yürüttüğü politikayı çok baÅŸarılı bir DenktaÅŸ politikasına benzetti ve bu politikayı, sinsi, entrikacı, kaba, son derece baskıcı, egemenlik iddiasını üst düzeye çıkarmış, katı uzlaÅŸmaz bir politika olarak nitelendirdi. Son geliÅŸmeleri DoÄŸan Haber Ajansı'na(DHA) deÄŸerlendiren KKTC CumhurbaÅŸkanı Talat, sorulara ÅŸu yanıtları verdi: 'RUM TARAFI, OLUMSUZ TUTUMU NEDENÄ°YLE AB’DE TECRÄ°T EDÄ°LECEKTÄ°R'DHA: Kıbrıs Türkü, çözüm yolunda istekliliÄŸini referandumda ’Evet’lerle belirtirken, YeÅŸil Hat Tüzüğü, Kıbrıs Türklerinin ekonomisini yükseltmek için devreye girdi, iÅŸlevsel olamadı. Referandum sonrasında BM Genel Sekreteri’nin Konsey’e sunduÄŸu raporda izolasyonların kalkması gerektiÄŸiyle ilgili açıklamalar var; buradan da geliÅŸme çıkmadı. Mali yardım tüzüğü ve direk ticaret tüzükleri de rafta bekletilmekte. Tüm bunlara baktığımızda ne yapmalı? HerÅŸey Güney Kıbrıs’ta mı bitmekte? Hep Güney Kıbrıs’a mı takılıyoruz ? TALAT: Tabi ki. Güney Kıbrıs AB üyesi. DoÄŸruluÄŸu kanıtlanan süreçte uyarımız buydu. Kıbrıs Rum tarafının AB’ye gireceÄŸiyle ilgili uyarılarda bulunduk. Çok ciddi hatalar yapıldı. "Rum tarafı, AB’nin eÅŸit üyesi olacak ve bu gücünü kullanarak bizi çok zor ÅŸartlara itecek" demiÅŸtik, bugün o gerçekleÅŸiyor. Bu arada Güney Kıbrıs’ta lider deÄŸiÅŸikliÄŸi oldu ve fanatik bir lider iktidara geldi. Onun da etkisiyle, önümüze çıkan her türlü olayda, geliÅŸmede, elinden gelen her türlü engeli çıkarıyor. Bundan sonra da böyle olacak. Unutmayın AB 25 üyelidir, Güney Kıbrıs bunlardan yalnızca bir tanesidir. Yunanistan’ı da çıkarmamız durumunda, 23 üye, sonuçta 700 bin nüfuslu, Kıbrıs Rum tarafının esiri olmayacaktır ve süreç içerisinde Kıbrıs Rum tarafının olumsuz tutumu, AB’de tecrit edilmelerine yol açacaktır. O durumların geçerli olduÄŸu koÅŸullar ortaya çıktıkça, Rum tarafına bağımlılığımız ve Rum tarafından engellemelerimiz de aÅŸağıya gidecek ve minimuma yaklaÅŸacaktır. Belli bir zamana ihtiyaç var. AB üyeliÄŸini lehine kullanan Rum tarafının tecrit edilmesine baÄŸlı olarak geliÅŸmeler olacaktır. GeçmiÅŸte oluÅŸturulmuÅŸ ve kaybettiÄŸimiz politika, çöken politika, kaybettiÄŸimiz Kıbrıs davası ÅŸimdi yeniden oluÅŸuyor. Yeni ÅŸartlarda yeni anlayışla yeniden oluÅŸuyor. Bu yeniden oluÅŸum sürecini yaşıyoruz ÅŸu anda. Bundan dolayı zaman zaman umutsuzluk, gelecek belirsizliÄŸi, öfke, sevinç hepsini bir arada yaşıyoruz. 'ÇÖZÃœM İÇİN ZAMAN TAHMÄ°NÄ° YAPMAK KOLAY DEĞİL'DHA: Ada’da ciddi anlamda bir belirsizlik yaÅŸanıyor. Daha olumluya doÄŸru, çözümle ilgili olarak kafanızdan geçen zaman nedir? TALAT: Bizim için ciddi tehlikeler azalmıştır. Bunların bir tanesi ve en önemlisi AÄ°HM’de açılan mülkiyet davalarıdır. Türkiye’nin AB sürecindeki tehlike ve fırsatları da vardır. Türkiye’nin AB süreci bizi ciddi anlamda mahvedecek bir süreç olmayacaktır, o bakımdan bir endiÅŸem yok. Mülkiyet davalarının yasal yanı önemlidir. Sorunlarımızın siyasi yanı çok da büyük ve çok riskli deÄŸildir. Kıbrıslı Türkler olarak çok ciddi sorunlarla karşı karşıya deÄŸiliz. Önümüzdeki süreç içinde tehlikeler olacak, fırsatlar da olacak, imkanlar da olacak. Zaman tahmini yapmak kolay deÄŸil.  'RUM TARAFIYLA TÃœRKÄ°YE’NÄ°N KARÅžILIKLI ANLAYIÅž İÇİNDE OLMASI MÃœMKÃœN DEĞİL'DHA: Sürekli olarak Güney Kıbrıs’a barış elinizi uzattığınızı belirtiyorsunuz. Güney Kıbrıs’tan sizinle görüşme yönünde hiçbir açılım sinyali verilmemekte. Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos Ada’da bir çözüm için sizin muhatabınız olmadığını ve muhatap olarak Türkiye’yi kabul ettiklerini belirtmekte. Mevcut durum içinde Rum tarafı neyi bekleyecek? Rum tarafı bu süreçte hangi politikayı izliyor? TALAT: Rum tarafı, Türkiye’nin AB süreci içinde Türkiye’yi bir aÅŸamada muhatap alabileceÄŸini düşünüyor. Ãœstelik AB’nin 24 üyesini de arkasına alarak Türkiye’yi köşeye sıkıştıracağını hesaplıyor. Olay böyle deÄŸil ama. Teorik olarak, AB deneyimi, AB hukuku olarak olay böyle görünse bile, fiilen uygulamada böyle olmayacak; çünkü AB sürecinde Rum tarafının yarattığı rahatsızlık ve usanç belli bir limiti zorladığı zaman artık Rum tarafıyla birlikte hareket etmek yerine Rum tarafına yönelik tepkiler gelecek. O yüzden Rum tarafının hesabı doÄŸru bir hesap deÄŸil. Ä°liÅŸkileri normalleÅŸtirmek diye de ifade ediyorlar. Bazen Rum Yönetimi ve bazı ülke diplomatları ve hatta bazen bazı Türk muhalifleri de ’Kıbrıs Cumhuriyeti’ ve Türkiye’nin iliÅŸkilerini normalleÅŸtirmesinden bahsediyor. Böyle bir ÅŸey mümkün deÄŸil. NormalleÅŸtirme karşılıklı anlayış gerektirir. Kıbrıs Rum tarafıyla Türkiye’nin karşılıklı anlayış içinde olmaları mümkün deÄŸil. Kıbrıs Rum tarafı Türkiye’ye ’topraklarının yüzde 37’sini iÅŸgal eden ülke’ muamelesi yapıyor. Türkiye de Rum tarafına, garanti anlaÅŸmalarından kaynaklanan garantörlük pozisyonuyla, Kıbrıs Türk toplumuna yönelik Rumların saldırıları nedeniyle saldırgan bir toplum gözüyle bakıyor ve Kıbrıs’a gasp eden bir toplum olarak bakıyor. Bu iliÅŸki nasıl normalleÅŸir? Bu durum ortadan kalkınca normalleÅŸir. ÇeliÅŸki uzlaÅŸmaz olmaktan çıkarsa, uzaklaşırsa bu iliÅŸkiler normalleÅŸebilir. Türkiye ve ’Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iliÅŸkilerinin normalleÅŸmesi ancak ve sadece çözüm ve çözüm yolunda adım atılmasıyla mümkündür. O bakımdan bunu talep etmek çok mantıklı deÄŸil. Fırsatları deÄŸerlendirip, tehlikeleri savuÅŸturacak bir anlayışla bakmak lazım olaya. Çünkü Türkiye’nin AB süreci dinamik bir süreç olacak. Her gün yeni fırsatlar, yeni tehditler, yeni geliÅŸmelerle karşılaÅŸacağız. '3 EKÄ°M’E KADAR BÄ°R TEHLÄ°KE YOK'DHA: Peki 3 Ekim’e kadar olan süreç ne gibi tehlikelerle dolu? TALAT: 3 Ekim’e kadar bir tehlike yok. Esas olan 3 Ekim sonrasıdır. O dönem dinamik bir süreç olacağı için, Türkiye’nin ’Kıbrıs Cumhuriyeti’ ile karşılaÅŸacağı, takışacağı, Avrupa’yla karşılaÅŸacağı, takışacağı birçok konu olacak. Makul ve doÄŸru hareketlerle AB içinde Rum tarafını izole etmek, bir kenara itmek gibi bir fırsat da rahatlıkla ortaya çıkabilecek. Bazılarının iddia ettiÄŸi gibi bu süreç bizim sessizliÄŸimiz veya aktif olmamamızla tanımlanamaz. Çünkü tam tersine çok aktifiz. KATILIKTA HİÇBÄ°R TEREDDÃœT GÖSTERMÄ°YORLARDHA: Yıllarca Rauf DenktaÅŸ görüşmelerde bulundu. ’UzlaÅŸamaz’ dendi, ’Masadan kaçıyor’ dendi. Siz bir politikacı olarak, dürüst olarak, Güney Kıbrıs’ın politikasını nasıl buluyorsunuz? TALAT: Dürüst olarak şöyle: Çok usta, detayları çok iyi kullanan, iyi bilen; bundan dolayı da Kuzey Kıbrıs’ta DenktaÅŸ dönemi anlayışından farklılaÅŸan, ama dünyaya bakış olarak Kıbrıs sorununa bakış olarak DenktaÅŸ Bey’in görüşleriyle özdeÅŸleÅŸen bir politika görüyorum. Yani samimi olarak, çok usta, çok manevra yapabilen, çok ayrıntıyı deÄŸerlendirip kullanabilen bir DenktaÅŸ olarak görüyorum. Katılıkta kesinlikle hiçbir tereddüt göstermiyor Rum tarafı. Rum, Kıbrıslı Türkleri domine etmeye çalışıyor, Kıbrıslı Türkleri egemenliÄŸi altına almaya çalışıyor, bunu birçok manevrayla süslüyor. Çok usta manevralarla süslüyor. Bazen ÅŸaÅŸarsınız, bazen ben de ÅŸaÅŸarım ama sonrasında geliÅŸmenin ne olduÄŸunu kavrarım. Çünkü onu öyle yapacaklarını, yapmaları gerektiÄŸini beklerim. Çok uzmandırlar, bu konuda bu uzmanlıkları, bazı zorlukları, güttükleri katı politikayı törpüler veya örter. Bu nedenle dünya bunları görüp tepki göstermez, daha yumuÅŸak tepkiler gösterir. RUM POLÄ°TÄ°KASI SÄ°NSÄ°, ENTRÄ°KACI, KABA, ÇOK BASKICI, KATI VE UZLAÅžMAZ Rumlar sınır kapısı açılsın istiyor. Ä°ki toplumun temas etmesini istiyor, bir yandan da temas etmek isteyen insanları ’Temas etmeyin’ diye tehdit ediyor. Ä°ki toplumlu (Türk ve Rumların ortak etkinliÄŸi) etkinlikleri desteklediÄŸini söylüyor. Teker teker insanlara iki toplumlu etkinliklere katılmamaları için tehditlerde bulunuluyor. Katılacak olanları da kendi devlet politikasının doÄŸrultusunda etkiliyor veya zorluyor. Çok ince ve tabiri doÄŸrudur, kullanacağım ’sinsi’, entrikacı bir politika güdüyor Güney Kıbrıs. Tüm bunların dışında kaba, son derece baskıcı, egemenlik iddiasını üst düzeye çıkarmış bir katı, uzlaÅŸmaz politika izliyor. Bu bakımdan bizim eski politikanın bir versiyonudur. Çok daha sofistike çok daha detaylandırılmış, çok daha süslenmiÅŸ, kalitesi artırılmış bir versiyondur. KOLTUÄžA OTURAN DENKTAÅžLAÅžIYORDHA: Güney Kıbrıs’taki siyasi partilerle en iyi iliÅŸkileri olan siyasi partinin, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin tabanından geliyorsunuz. Åžu anda Güney Kıbrıs’ta, eski KKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf Denktaş’a benzetiliyorsunuz. Rumların siz cumhurbaÅŸkanı olmadan önceki beklentileriyle, cumhurbaÅŸkanı olduktan sonraki beklentileri mi deÄŸiÅŸti, siz mi deÄŸiÅŸtiniz?TALAT: Rumlar için en iyi Türk, ’Rumlar gibi düşünen Türk’tür. Böyle Türk de yoktur. O yüzden, kim bu göreve gelirse, onlar bir Talat, bir DenktaÅŸ yaratacaklar. Bundan önceki emsal Denktaş’tı, DenktaÅŸ benzetmesi yapıyorlar. Bu koltuÄŸa kim oturursa ona saldıracaklar, onu dışlayacaklar, bundan yüzde yüz emin olun. Kim olursa olsun, en aşırı uçtaki bile bu koltuÄŸa otursa, ona da aynı muameleyi yapacaklar. Benim söylemlerim deÄŸiÅŸmedi. Rum Yönetimi’nin esas niyetinin Kıbrıslı Türkleri egemenliÄŸi altına almak olduÄŸunu ben Avrupa’daki birçok konuÅŸmamda dünyanın deÄŸiÅŸik ülkelerinde ifade ettim. Bunlar benim için yeni deÄŸil ama ÅŸu anda ben içinde yaşıyorum. Ben çözüm yanlısı olduÄŸum için Rum tarafının çözümsüzlük politikasını açığa çıkardım. Tüm dünya bunları görür hale geldi. Bu aslında büyük bir baÅŸarıdır. Ben deÄŸiÅŸmedim. Onlar maskelerinden çıktılar. Fark oradadır. Kendi politikacıları maskeliydi. Rum halkına da kendilerini o maskeleriyle tanıtmışlardı. Rum halkı Güney’de bulunduÄŸu için onların gerçek durumunu da biliyordu dolayısıyla maskelerini sıyırdık ve gerçek yüzleri ortaya çıktı. Bir gerçek daha var: Åžu anki Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Rum liderliÄŸi, DenktaÅŸ Bey yönetiminden çok daha fanatik, çok daha fazla egemen anlayışa sahip. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!