Sulak Alanlar belgeseli

Güncelleme Tarihi:

Sulak Alanlar belgeseli
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2000 00:00

Haberin Devamı

Fatih Orbay imzalı program 18 Şubat'ta TRT 2'de

Dünyanın, özellikle Akdeniz'in en önemli sulak alanları Türkiye'de. Bu coğrafyaların kıymeti son 10 yılda keşfedildi. Yaşam zincirinin başlangıcı oldukları, doğal dengeyi sağladıkları anlaşıldı. Eskiden kimin umurundaydı? Pis kokulu, göz alabildiğine uzanan düzlükler kurutulur, tarım alanları yaratılırdı. Oysa Asya, Afrika, Avrupa'nın kavşak coğrafyasındaki ülkemiz canlıların favori durağı. Türkiye'de 450 kuş türü yaşıyor. Kuşlara dair kapsamlı cep kitapçığımız yok. Uluslararası Ramsar Anlaşması'na göre 9 koruma alanımız var, ama bunların korunması sözde kalıyor. Cennetlerimiz ve cehennemlerimiz konusunda yabancı kaynakların, dokümanterlerin zenginliği kahrediyor. İşte bu yüzden Orbay yine yollara düşüyor. Plan, araştırma, bilimsel alt yapısı, çekim, anlatım, teknik, montaj, herşeyiyle kalite bir yapım olmalı. Hakikaten objektif yaklaşmalı. Eksiler, artılar yani doğrular ve yanlışlar gözler önüne serilmeli.

Bu proje yıllardır Orbay'ın aklındaydı. Yaklaşık 50 bin dolara mal oldu. Sponsorlardan biri iş adamı Nihat Gökyiğit'ti ve TEMA adına 6 bin dolarlık katkıda bulundu. Orman Bakanlığı 25 bin dolarlık helikopterli uçuş ve görüntü desteği verdi. Titiz bir yapım ‘‘Hayat Kaynağı Sulak Alanlar’’. Görüntüler, metin, efektler çarpıcı. Ve bir yapımın sorumluluğunun paylaşılması, finans desteği, ‘‘batı standartlarında sponsorluğun yararı’’ bu başarıya imza attı.

DÖRT MEVSİM ÇEKİM

1998'in sonbaharında başladı çekimler. Bundan sonrasını Fatih Orbay'ın sözleriyle aktaralım: ‘‘Kameramanlık da yaptım. İki asistanla çalıştım, uzmanlarla sürekli temas halindeydik. Bu tür belgesellerde mevsim takvimi çok önemli. Dört mevsimde de çekmeniz lazım. Dokuz alanı ayrı, ayrı görüntülemelisiniz. Örneğin dikkuyruk ördeklerin kışladığı en önemli yer Burdur ve bu kareler olmazsa olmaz. Tabii ki bir dizi zorluklar yaşadık. Adana'da 55 derecede, Karaman'da eksi 25 derecede çekimler yaptık. Kameralarla Kaçkarlar'a 8 saatte tırmandık. Ayaklarımız su topladı. Ağırlıklı olarak Göksu Deltası'nı işledik. Burasının özel koruma altına alınmasında daha önceki çalışmalarımız etkili oldu. Av, yapılaşma yasağında katkımız var. Manyas ve Kızılırmak'a da birer bölüm ayırdık.

Manyas artık kuş cenneti değil, kuş cehennemi. DSİ elbette fevkalede yararlı işler yapıyor, ancak Manyas'ta doğal değerleri yok sayıp, seddeler yaptı, bölgeyi tarım amaçlı bir su rezervuarı olarak kullanıyor. Manyas'ta kışla yaz arasında bir metrelik su seviyesi değişikliği var. Gölün çevresindeki canlılık bu şekilde gelişiyor. Seddeler gelince doğal doku mahvoluyor. Kuşların yuva yaptığı ağaçlar kurudu. Avrupa Konseyi'nin en iyi korunan milli parklara verdiği, A sınıfı diplomaya sahip tek sulak alandı. 1976'dan bu yana bu özelliğe sahip. Beş yılda bir gelip kontrol ediyorlar. 2001'de alacağından kuşkuluyuz. Bir diğer sorun av baskısı. Sultan Sazlığı'nda, Adana civarındaki Akyatan'da karabatakları vurup, dükkanlarda satıyorlar. Karadeniz'de sürülerle bıldırcın ağlarla avlanıyor, atmacacılık ne yazık ki çok yaygın...’’

SÜRPRİZLER

Dünyada sadece 200 tane kaldığı sanılan ince gagalı, kervan çulluğu tespit edildi ve görüntülendi. Göksu Deltası'nda yaşayan saz horozuna ilk kez Kızılırmak Deltası'nda rastgelindi ve bu an derhal, heyecanla sabitlendi. Antalya'da Olympos'ta yani Orta Toroslar'da ilk kez şah kartal yuvası belirlendi. Objektif, şah kartalı hem kuluçkada hem de bembeyaz yavrular doğduktan sonra yakaladı.

FIRTINA VADİSİNİN İSİM BABASI

Fatih Orbay'ın asıl mesleği mimarlık. Tam 33 yıllık profesyonel fotoğrafçı. Bir dönem üniversitede fotoğrafçılık dersleri veren, spikerlik yapan Orbay, TRT İstanbul Televizyonu'nun kıdemli yapımcılarından. Son 12 yıldır hayatı belgesel. Doğa ise yaşamında, kalbinde çok özel bir yere sahip. Orbay'ın çok sayıda belgeseli var. Fırtına Vadisi belgeselinden sonra Fırtına Deresi ve yöresi bu adla anılır oldu.

Fatih Orbay bu kez sulak alanlarımızı yakın takibe aldı. Altı bölümlük ‘‘Hayatın Kaynağı Sulak Alanlar’’ belgeseli 18 Şubat'ta yayına giriyor:

‘‘Saz horozu uğruna İstanbul-Silifke yolunu üç kez katettik. Tek bir kuş için bu zahmete değer mi? Elbette değer. Canlı türlerimiz, sulak alanlarımız en değerli hayat kaynaklarımız. Gelecek nesiller doğal hazinelerimizden mutlaka haberdar olmalı ve onlara sahip çıkmalı’’.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!