Süet ceketli ama sportmen Ä°nönü

Güncelleme Tarihi:

Süet ceketli ama sportmen İnönü
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 05, 2004 00:00

YANYAKITA Yunanistan’ında ilk kez bir seçim kampanyasını izliyorum.Bundan önceki seçimlerde BaÅŸbakan Simitis ile Rodos'a gitmiÅŸtim.Rodos bana tanıdık bir coÄŸrafya gibi gelmiÅŸti. Ne de olsa Türkiye'nin iki adım ötesinde, Türklerle Yunanlıların yüzyıllarca birlikte yaÅŸadığı bir adaydı.Önceki gün, Kıta Yunanistan'ının bize en uzak bölgelerinden birindeydim. PASOK Lideri Papandreu ile birlikte Ä°gumeniça ve Yanya'ya gittik.HER GÃœN BANTTA 4 KÄ°LOMETRE KOÅžUYORÄ°lk izlenimimi söyleyeyim.Yunanistan'ın bize en uzak bölgesi, aslında görünüm ve davranış itibarıyla bize en yakın olanı. Ä°ÅŸte size Papandreu ile geçirdiÄŸimiz ilginç bir günün hikáyesi.Gezi, Olimpik Havayolları'ndan kiralanan bir uçakla baÅŸladı. Uçak kalkışa hazırlanırken Papandreu ile ayakta sohbet ettik.Ãœzerinde koyu kahverengi süet bir ceket vardı. Ceketin altına kravat takmıştı.Ayakkabıları, kanındaki Amerikan tarafını tam anlamıyla ele veriyordu. Çünkü daha çok bir Amerikalının ayağında görülecek tipte ve büyüklükteydi.Her zamanki gibi sade ve sempatik.FotoÄŸrafları çeken arkadaşımız Sebati Karakurt'un deyiÅŸiyle, ‘‘Sanki Erdal Ä°nönü gibi politikaya itilmiÅŸ duruyor’’.Ama Erdal Ä°nönü'den çok önemli bir farkı var.Papandreu sportmen. Ä°ki eli kanda bile olsa, Kolonaki Semti'nde bir spor salonunda her gün spor yapıyormuÅŸ. Danışmanı Vassilis Papadimitriu'nun anlattığına göre bantta en az 4 kilometre koÅŸuyormuÅŸ. Åžimdi DışiÅŸleri Bakanlığı binasında bir spor salonu açılmış. Zaman zaman oraya gidiyormuÅŸ.O SÄ°GARA İÇMÄ°YOR AMA PARTÄ°LÄ°LER BACA GÄ°BÄ°Hiç sigara içmiyormuÅŸ. AkÅŸamları en çok bir kadeh kırmızı ÅŸarap içiyormuÅŸ.Onun saÄŸlığına bu kadar düşkün oluÅŸu, Yunan basınında espri konusu oluyormuÅŸ.Yunan gazetecilerin uçakta ve seçim otobüsünde içtikleri sigarayı görünce bu esprilerin kaynağını anlıyorum.Burada gördüklerim bana ÅŸunu söylüyor:Batı'da kullanılan ‘‘Türk gibi sigara içiyor’’ lafı yanlış. Emin olun Yunanlılar bunu daha çok hak ediyor.Papandreu'nun Türk siyasetçilerinden tek farkı süet ceketi deÄŸil. Korumalarının kılık kıyafeti de onun gibi farklı. Bizdeki korumalar son yıllarda çok deÄŸiÅŸti. Kılık kıyafetleri Beyaz Saray gizli servisinin elemanlarına benzedi. Papandreu'nunkiler ise siyah uzun meÅŸin ceketli.DAVUL ZURNA YOK AMA ÖPÜŞME AYNIAktion Havaalanı'na indiÄŸimizde Türk seçimlerinden ilk farklı özelliÄŸi görüyorum.Havaalanına karşılamaya gelen partili sayısı 15, bilemediniz 20 kiÅŸi. Ne davul zurna var, ne folklor ekibi, tabii ne de ortada kesilmeyi bekleyen koyunlar.Buna karşılık ilk benzerlikler de burada karşımıza çıkıyor. Ä°ki yanaktan öpme ve el sıkışma biçimleri böyle.Papandreu gibi ‘cool’ bir siyasetçi bile herkesi iki yanağından öpüyor.Önde bir polis arabası eskort yapıyor. Ben yine de önce benzemeyen yanları anlatayım. Seçim otobüsünde bizdeki gibi heyecan yok. Zaten seçim otobüsü yok. Kiralanmış herhangi bir otobüs. Öndekinde partililer, arkada da gazeteciler. Otobüs hoparlöründen anons ve müzik yayını da yok.Ama asıl benzerlik çevre.Sanki Türkiye'deyim ve Ä°zmir civarında Gümüldür'den Özdere'ye doÄŸru gidiyorum.Evlerin estetiÄŸi en az bizdeki kadar felaket. Adalardaki o bizi kıskançlıktan öldüren bina estetiÄŸi ve kent dokusundan eser yok.Özdere neyse o.Çok sayıda binanın üzerindeki demir filizler sıla hasretimizi anında gideriyor.Sanki Türkiye'deyiz.Ama burası AB üyesi.Ä°gumeniça'da seçim meydanındaki insanlar bile benzer.Tek fark türbansız kadınlar.Ama köyün delisi, PASOK bereleriyle fotoÄŸrafçılara ilginç pozlar vermekten gurur duyan 90'lık ihtiyarları, ille de seçim arabasına binmek isteyen partililer ve onları ille de indirmeye çalışan parti görevlileri ile tipik bir Türk seçimi.Yanya biz Türkler için önemli bir yer. Nikos Temelis'in çok sevdiÄŸim romanı ‘‘Arayış’’, Yanya civarında bir köyde baÅŸlıyor. Ne yazık ki Yanya'ya gece geldiÄŸimiz için ÅŸehri gezemiyorum.Ama gördüğüm kadarıyla ÅŸunu söyleyeyim:Yanya da Türkiye'nin Ege veya Marmara bölgesi ÅŸehirlerine çok benziyor. Buradaki miting çok daha büyük. Åžehre girdiÄŸimizde yer yerinden oynuyor. Her yer yeÅŸil PASOK bayrakları ile dolu. Meydanda sürekli ÅŸarkılar çalıyor. ÇoÄŸu, bildiÄŸim ÅŸarkılar. Teodorakis'in cuntaya karşı mücadele sırasında söylenen ÅŸarkıları.Askeri cunta dönemi, Yunan sosyal demokratların bilinçaltından hálá çıkmamış.Ben böyle düşünürken bir anda çok farklı bir müzik çalmaya baÅŸlıyor.Pink Floyd'un ‘‘The Wall’’ ÅŸarkısı gümbür gümbür geliyor.Ama dikkat ediyorum, bu müzik Teodorakis'in ÅŸarkıları kadar katılım alamıyor. Yine de hayatımda ilk defa bir seçim meydanında Pink Floyd karşıma çıkıyor.Burada bir parantez açayım. Pink Floyd'un The Wall ÅŸarkısı o akÅŸam bir kere daha karşıma çıkacak.Onu sırası gelince anlatayım.SEN TÃœRK'SEN DAHA ÇOK BAYRAK SALLAMiting meydanında etrafı seyrederken yaÅŸlı bir kadın yanımıza geliyor ve Nur Batur'a, ‘‘Sen neden bayrak sallamıyorsun’’ diyor.Nur, ‘‘Biz yabancıyız’’ deyince, nereden olduÄŸumuzu soruyor.‘‘Türkiye'den’’ deyince beklemediÄŸimiz bir ÅŸey söylüyor:‘‘Öyleyse daha çok sallamalısınız.’’Anlıyorum ki, Papandreu'nun Türkiye politikası PASOK tabanına iyice yansımış.Mitingden ayrıldıktan sonra bir restoranda yemek yiyoruz.Partililerin verdiÄŸi yemek de Türkiye'dekilerin çok benzeri.Tek fark, masada açılmış kırmızı ÅŸarap ÅŸiÅŸeleri duruyor.Yemekten sonra Papandreu bizi kendi otobüsüne alıyor.Orada uzun ve çok sıcak bir sohbet baÅŸlıyor.Bu sohbetin siyasi yanlarını bugünkü Hürriyet'te okuyacaksınız.Hafif tarafını da ben burada anlatayım.PAPANDREU DA BENÄ°M GÄ°BÄ° ROLLING STONES HAYRANIPapandreu bir müzik hastası. Uçakta yol boyunca müzik dinledi.‘‘Bir yerde caz müziÄŸini çok sevdiÄŸinizi okudum’’ diyorum. ‘‘Pop müziÄŸi de severim’’ diyor ve bana hangi cazcıları sevdiÄŸimi soruyor:Ben John Coltrane, Miles Davis, McCoy Tyner, Oscar Peterson diye sayarken, ‘‘Yani klasikçisiniz’’ diyor.Ben de ona hangi pop müzik sanatçılarını sevdiÄŸini soruyorum. Beatles ve Rolling Stones cevabını veriyor. Bu defa ben, ‘‘Demek siz de klasikçisiniz’’ diyorum.Bu arada otobüs bir binanın önünde duruyor. Burası bir diskotekmiÅŸ. İçeri girdiÄŸimiz anda müthiÅŸ bir genç patlamayla karşılaşıyoruz. Pink Floyd ikinci defa burada karşıma çıkıyor. Yine The Wall çalıyor. Ama bu defa ÅŸarkının yeni versiyonu.KAPIDAKÄ° POLÄ°SÄ°N SEÇİM TAHMÄ°NÄ°Papandreu düşük belli kızların, jöleli saçlı delikanlıların arasına oturuyor.Birlikte ÅŸarkı söylüyorlar.Kapıda konuÅŸtuÄŸum genç bir polis memuru, ‘‘İlk defa bir siyasetçi diskoteÄŸe gidiyor’’ diyor.Ona seçimi kimin kazanacağını soruyorum:‘‘Düne kadar sanki Karamanlis kazanacakmış gibi görünüyordu. Ama dünden beri sanki hava deÄŸiÅŸiyor gibi. KonuÅŸtuÄŸum insanlar yine PASOK demeye baÅŸladı.’’Ne var ki hemen arkasından ÅŸunu eklemeyi ihmal etmiyor:‘‘Ama ben PASOK sempatizanıyım. Yani siz bir baÅŸkasına da sorun...’’Yanya'daki seçim gezimiz burada bitiyor ve gece yarısı Atina'ya dönüyoruz.Atina’da dağıtılan mektup Yanya’yı karıştırıyorPAPANDREU mitinge çıkmadan hemen önce, yanındaki PASOK çevresine Atina'dan gelen bir haber bomba gibi düşüyor. Yeni Demokasi Partisi, Atina'da el altından özellikle muhafazakár insanlara bir mektup gönderiyormuÅŸ. Bu mektupta Papandreu'nun ateist (dinsiz) olduÄŸu, uyuÅŸturucu kullandığı, Helen ruhuna ihanet ettiÄŸi anlatılıyormuÅŸ. PASOK anında bu mektubu kimin bastırıp dağıttığını tespit ediyor. Mektup Yeni Demokrasi Partisi'nin bir milletvekilinin yakınına ait bir tesiste çoÄŸaltılmış ve yine partiye mensup birinin üç arabası ile postaneye götürülmüş. Orada yayılan bir söylentiye göre mektupta, Papandreu'nun Ankara'da Anıtkabir'e gidiÅŸi de bir tür Helenizm'e ihanet olarak anlatılıyormuÅŸ.Papandreu'nun bir yakını, mektuptaki iddiaların, Papandreu'nun ilk eÅŸi tarafından yazılan bir kitaptan alındığını söylüyor. Ancak bu mektup Yanya'daki heyette tam bir adrenalin dopingi yaratıyor. Papandreu orada harika bir performans sergiliyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!