Şöhretin garantili yolu podyumdur

Güncelleme Tarihi:

Şöhretin garantili yolu podyumdur
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2000 00:00

Haberin Devamı

Günümüzde mankenlik para ve şöhret getiren ama kısa ömürlü ve nankör bir meslek olarak tanımlanıyor. Modanın tamamlayıcı kolu olarak bilinen mankenlik, tasarımcılığın dünyada önem kazanmaya başlamasıyla birlikte rağbet edilen bir meslek oldu.

Bazıları için podyum, yepyeni bir hayata giden yoldu. Mankenlik yaparlarken dönemin varlıklı erkeklerinin hatta hükümdarlarının ilgisini çekip kalplerini kazandılar ve arkalarına bakmadan podyumlardan uzaklaşıp yeni bir hayata koştular.

Özellikle Uzakdoğulu erkeklerin, Avrupalı mankenlere büyük ilgi gösterdikleri biliniyordu: İsmailiye mezhebinin lideri Ağa Han, güzel ve sevimli Fransız mankenle evlenip onun Begüm, (kraliçe) ünvanını almasını sağlamıştı.

Ağa Han'ın oğullarından Ali Han da babasının izinden yürüdü ve manken Bettina'yla kısa bir evlilik yaşadı. Ali Han'ın oğlu Kerim Ağa Han'da, İsmailiye mezhebinin lideri seçildikten sonra bir Belçikalı mankenle evlendi. Kumral güzeli manken Begüm Salma adını aldı.

Geçen yüzyılın ilk yarısında mankenliği seçenlerin çoğuna göre, bu meslek zengin ve ünlü erkeklerle evlenmelerini sağlayabilirdi. Mankenlik giderek önem kazanmaya başlayınca, dünyanın büyük kentlerinde mankenlik okulları ve ajansları kuruldu. Podyumlara çıkmak isteyenler sıkı bir eğitimden ve denetimden geçiriliyorlardı.

Aslında mankenlik bir çok bakımlardan nankör bir meslekti. Bir manken ne kadar başarılı olursa olsun, podyumlarda en fazla onbeş yıl kalabiliyordu. Ama daha sonra sinema, televizyon oyuncusu olma şansı için yollar açıldı. Ayrıca kozmetik firmalarının reklam kampanyaları, dergiler için çekilen kapak fotoğrafları ünlü mankenler için ayrı birer gelir kaynağı haline geldi...

Ülkemizde ilk mankenler, İstanbul Olgunlaşma Enstitüsü’nde görevli öğretmenlerdi. 1953 yılında Olgunlaşma Enstitüsü’nde eski Türk kıyafetlerinden esinlenilerek hazırlanan modeller, Tarsus yolcu gemisiyle Amerika'ya gönderilmişti: Yüzer sergi ABD'de büyük ilgi görmüş; ve ilk Türk mankenlerinden Lale Belkıs, daha sonra başarılı bir tiyatro oyuncusu olmuştu.

60'lı yıllarda ise dünyada Lauren Hutton fırtınası esiyordu. Cebinde 200 dolarla New York'a giden Lauren Hutton, erkek arkadaşının yardımıyla New York'taki Dior modaevinde saatte 50 dolara mankenlik yapmaya başladı. O dönemde Avrupalı mankenler piyasayı ellerinde tutuyorlardı. Avrupalı mankenlerin aşırı makyaj yapmaları Lauren Hutton'un başarı şansını artırdı. Twiggy ise moda dünyasının gelmiş geçmiş en ilginç mankeniydi. Mankenlerde olması gereken yuvarlak vücut hatlarından yoksundu. İncecik ve dümdüz vücudu ve incecik kollarıyla bir çocuktan farksızdı. Ama Twiggy, mankenlerin dünyasında bir moda yaratmayı başardı. Twiggy ile sıskalık eş anlam taşıyan iki sözcüktü. Aynı dönemde Veruşka ve Marisa Berenson da podyumlarda büyük ilgi toplayan mankenlerdi.

80’li yıllarda Isabella Rossellini moda dünyasının kraliçesi oldu. Modaevleri ve kozmetik firmaları ürünlerini Isabella Rossellini'nin tanıtmasını istiyorlardı. Ünlü yıldız Ingrid Bergman'ın kızı sinemada da şansını denedi ama mankenlik onun asıl mesleğiydi. 80’li yıllar mankenlerin altın yılı oldu. Iman, Cindy Crawford, Paulina Perizkova gibi isimlerle podyumlar renklendi. Mankenlik artık büyük ilgi gören ve çok para kazandıran bir meslek olmuştu.

90'lı yıllarda Naomi Campbell ve Claudia Schiffer gibi isimler ön plana çıktı. Artık mankenler tüm dünyada sinema yıldızlarından daha fazla ilgi görüyorlardı. Podyumlar yeni isimlerle şenlenmeye başladı bile. Son zamanların en önemli mankenlerinden Laetitia Casta da bu isimlerden biri. Top-model olarak beğeni topluyor, reklamlarda yer alıyor, sinema dünyasına el atıyor; hatta Fransa'nın ‘‘milenyum'' sembolü olarak bile kabul ediliyor...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!