Sıradan insan bile işkence yapabilir!

Güncelleme Tarihi:

Sıradan insan bile işkence yapabilir
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2004 00:00

Amerikalı askerlerin Iraklı esirlere yaptıkları iÅŸkencelerin fotoÄŸrafları tüm dünyayı ÅŸoke etti. Bu sadistçe davranışların nasıl bir açıklaması olabilir? Ä°ÅŸkence olayını araÅŸtıran Amerikan Princeton Ãœniversitesi Profesörü Susan Fiske, dehÅŸet verici bir sonuca varıyor ve ‘benzer koÅŸullarda insanların çoÄŸunun aynı ÅŸekilde davranabileceÄŸini’ söylüyor.EÄŸer çevresel ve sosyal koÅŸullar saldırganlığı körüklüyorsa, esirleri hor görme, onlardan tiksinme gibi genel bir eÄŸilim varsa, bunlara bir de otoriteye karşı doÄŸal itaatin eklenmesiyle, Ebu Garib’de örneÄŸini yaÅŸadığımız insanlık dışı muameleler ortaya çıkıyor.Acaba ÅŸu artık herkesin yakından tanıdığı Ebu Garib hapishanesinde Iraklı esirlere yapılan iÅŸkenceleri ‘kendini bilmez birkaç Amerikalı askerin’ suçu diye tanımlamak ne kadar doÄŸru? Dünya kamuoyu bu ‘sadistçe ve gayri ahlaki’ diye tanımladığı eylemlerden ötürü bu iÅŸkenceleri gerçekleÅŸtiren askerleri sorumlu tutuyor, askeri mahkeme de aynı ÅŸekilde Iraklı savaÅŸ esirlerine iÅŸkence yapan askerleri suçlu bulup cezalandırıyor. DiÄŸer bir deyiÅŸle ‘sepetin içindeki çürük elmalar’ ayıklanmaya çalışılıyor. Ancak sosyal psikologlara göre konu bu kadar basit deÄŸil. Olayların sosyal boyutu çok önemli ve iÅŸkenceyi yapanlar kadar bu sosyal koÅŸulları kontrol eden amirler de sorumlu.Yaklaşık yüz yıldan beri deneysel ve teorik çalışmalarla, insanların birbirlerini karşılıklı olarak iyi ve kötü anlamda nasıl etkilediklerini araÅŸtıran sosyal psikoloji, sosyal koÅŸulların kiÅŸi üzerindeki etkisi ve gücünün son derece önemli olduÄŸunu vurguluyor. Toplam 8 milyon kiÅŸinin katıldığı 25 binin üzerinde araÅŸtırma da bunu doÄŸruluyor.Yeterli derecede kışkırtıldığında, stres altında olduÄŸunda ve istediÄŸini elde edemediÄŸinde insanoÄŸlu saldırganlaÅŸabiliyor. Amerikanın ünlü Princeton Ãœniversitesi’nin Psikoloji ve Nöroloji Bölümü’nden Profesör Susan Fiske, iki doktora öğrencisi ile birlikte Iraklı esirlere yapılan iÅŸkenceden yola çıkarak, insanları iÅŸkence yapmaya yönelten sosyal baÄŸlamdaki etkileÅŸimleri inceledikleri bir makale yayımladılar. (Science Magasin, 26 Kasım 2004)Ä°ncelemeye göre, Ebu Garib hapishanesinin yönetiminden sorumlu 800. Askeri Devriye Karakolu’nda, saldırganlığa yol açan bütün sosyal koÅŸullar mevcut: SavaÅŸ, sürekli tehdit ve tehlike altında olma hali, her gün gözlerinin önünde ölen onlarca arkadaÅŸları, eve dönüş sürelerinin sürekli uzaması ve bunlara ek olarak, alışık olmadıkları kadar yüksek bir ısıda yaşıyor olmaları...Ä°YÄ°LER VE KÖTÃœLERSosyal psikolojinin en temel koÅŸullarından biri de, kiÅŸinin, içinde bulunduÄŸu grubu tercih eder ve uyum göstermeye çalışırken, bunun dışında kalan gruplara daha kötü davranma eÄŸiliminde olmasıdır. Hele bir de öteki grubu, kendi yüce deÄŸerlerine karşı bir tehdit olarak görme önyargısı da mevcutsa...Tüm bunlar, Ebu Garib’de Iraklı esirleri gözetim altında tutan askerlerde mevcut. Ancak aynı koÅŸul ‘sıradan’ durumlar için de geçerli. Son yapılan bir araÅŸtırmaya göre, ortalama ABD vatandaÅŸları, Müslümanlar ve Arapların kendi deÄŸerlerini paylaÅŸmadığına inanıyor ve onları dürüst bulmuyor ve dost olarak görmüyor.Ayırımcılığı en fazla körükleyen hor görme ve tiksinme gibi duygusal önyargılara bir de sosyal koÅŸullar eklenince saldırgan eÄŸilimler artıyor. AraÅŸtırmalara göre öteki gruba karşı tiksinme ve hor görme, hem aktif hem de pasif zarar ÅŸekline dönüşebiliyor. Yani hem saldırma ve dövme gibi fiziksel ÅŸiddet hem de dışlama ve göz ardı etme gibi psikolojik baskılar... Ebu Garib’de Iraklı esirlere yapılan iÅŸkence ve insanlık dışı davranışlar iÅŸte bu sosyo psikolojik etkenlerin sonucu. Aynı ÅŸekilde yukarıda bahsedilen araÅŸtırmadaki Amerikalıların, kendilerinden saymadıkları evsizler, Araplar ve Türklere yönelik saldırgan davranışların altında da benzer etkenler yatıyor.OTORÄ°TEYE Ä°TAATEÄŸer çevresel ve sosyal koÅŸullar saldırganlığı körüklüyorsa, esirleri hor görme, onlardan tiksinme gibi genel bir eÄŸilim varsa, ve bunlara bir de otoriteye karşı doÄŸal itaatin eklenmesiyle Ebu Garib’de örneÄŸini yaÅŸadığımız insanlık dışı muameleler ortaya çıkıyor.Yine sosyal psikolojinin yapı taÅŸlarından olan ‘eÄŸer yasal otorite tarafından emir verilmiÅŸse, her sıradan insanın, inanılmaz tahrip edici eylemleri gerçekleÅŸtirebileceÄŸi’ kuralı yine sosyal psikolojinin temel yapı taÅŸlarından biri. Prof. Susan Fiske ve arkadaÅŸları, 11 Eylül’de Ä°kiz Kuleler’e saldırı düzenleyenlerle, Ebu Garib’de esirlere iÅŸkence yapanların aynı koÅŸullanmalar içinde olduklarını iddia ediyor: Otoriteye itaat ve içinde bulundukları gruba uyum.Şüphesiz sosyal uyum ve itaat baÅŸlıbaşına zarar verici olgular deÄŸil, ama kimi zaman sonuçları son derece tahrip edici olabiliyor. Emirlere itaat edenler zamanla amirlerinin ya da liderlerinin kendilerinden neler talep edebileceÄŸini önceden düşünür ve anlar hale geliyorlar. Öyle ki emir, henüz daha verilmeden, eylem gerçekleÅŸir hale gelebiliyor.SOSYAL ETKÄ°LEŞİMÄ°N GÃœCÃœSosyal etkileÅŸim de aynı ÅŸekilde sonuçlara yol açabiliyor. ÖrneÄŸin suçlu olduklarını düşündükleri bir kiÅŸiyi linç etme giriÅŸimi sıradan insanlar tarafından gerçekleÅŸtirilen bir eylem. TopluluÄŸun istemi doÄŸrultusunda hukuksal süreç beklenmeden, yasaların ötesine geçildiÄŸi bir durum.Sosyal etkileÅŸim öyle bir olgu ki, önce basit ve zararsız davranışlarla baÅŸlıyor, giderek daha ÅŸiddetli eylemlere dönüşebiliyor ve suçu iÅŸleyen kiÅŸi yaptıklarının kötü olduÄŸunu düşünmüyor bile. Hatta kendisinin birini cezalandırarak, gerekli dersi vererek ya da ortadan kaldırarak büyük bir hizmette bulunduÄŸuna inanıyor. Yalnız göz önünde bulundurulması gereken bir önemli unsur daha var. O da, sosyal koÅŸullar ve etkileÅŸimler sanıldığından daha önemli rol oynasa da, davranışlarda kiÅŸiliÄŸin de ciddi bir payı olduÄŸu gerçeÄŸi!Psikologlara göre, Ebu Garib’de de bu durumu düzeltmek mümkün ve burada yöneticilerin göstereceÄŸi tavır belirleyici. Iraklı askerlerin tutsaklık sürecinin baÅŸlangıcından itibaren her aÅŸamada profesyonel etik programlarına katılarak kendi sosyal koÅŸulları kötüleÅŸse bile esirlere nasıl davranmaları gerektiÄŸi hakkında eÄŸitim almalarının ÅŸart olduÄŸu vurgulanıyor.AZ UYUMAK ŞİŞMANLATIYOR MU?Az uyuma ile açlığı tetikliyen hormonlar arasında bir iliÅŸki ortaya çıktı. Uykunun, bedendeki kiloların ve metabolizmanın önemli düzenleyicilerinden biri olduÄŸu biliniyordu. Ancak yeni araÅŸtırmalar, düzenli alınan uykunun süresi ile insanın iÅŸtahını kontrol eden 2 önemli hormon arasında bağı ortaya çıkardı. Bristol Ãœniversitesi’nden Shahrad Taheri ve meslektaÅŸları 1024 gönüllü üzerinde 15 yıldır yaptıkları incelemeler ve elde ettikleri bulguları Public Library of Science: Medicine dergisinde yayınladı. Gönüllülerin düzenli uyku süreleri, kan tahlilleri ve beslenme alışkanlıkları izlenerek, günde 5 saatten daha az uyuyan insanlarda leptin ve gherilin adlı iki hormonun miktarının günde yaklaşık 8 saat uyuyan insanlara kıyasla daha farklı olduÄŸu saptandı. Leptin yaÄŸ hücrelerinden elde edilen bir hormon. Vücutta leptin oranının azalması insanın acıktığının iÅŸareti. Gherilin ise mide tarafından üretilen ve iÅŸtahı düzenleyici bir hormon. Gherilin miktarı ne kadar artarsa o kadar fazla yemek istersiniz. Yetersiz uyku sonucunda leptinin yüzde 16 daha az salgılandığı ve gherinin oranının ise yüzde 15 arttığı anlaşıldı. Ekip hazırladıkları raporda ‘kronik uykusuzlukların yoÄŸun olararak yaÅŸandığı ve yiyecek temini gibi sıkıntıların bulunmadığı batı ülkelerinde, az uykuya baÄŸlı olarak iÅŸtahı düzenleyici hormonlarda meydana gelen deÄŸiÅŸimin obeziteye (aşırı ÅŸiÅŸmanlık) etkisi olabileceÄŸi’ öngörüsü yer aldı.PARMAK UCUYLA KALP HASTALIÄžI TANISIAnjiyodan önce, parmak ucu testiyle, kalp ve damar hastalıkları saptanabilecek. Parmak ucu testi ile yapılan deneylerde, hastaların yüzde 55’inde damar hastalıkları doÄŸru teÅŸhis edildi. Mayo KliniÄŸi araÅŸtırmacısı Piero Bonette, kalp hastalıklarını baÅŸlangıcında parmak uçlarından teÅŸhis eden bir yöntem geliÅŸtirdi. Bonetto, kalp için tehlikeli olan kireçlenmenin parmak uçlarındakiler de dahil tüm damarları tehdit ettiÄŸi ilkesinden yola çıkarak, parmak uçlarındaki damarlardan pompalanan kan oranının hacmini ölçüyor. Ve damarları saran endoteldeki hasarları saptıyor. Endotel tabakası, kanın pompalanması sırasında damarların geniÅŸleyip büzüşmesinden sorumlu. Bu tabaka doÄŸru çalışmazsa, damar sertliÄŸi ve olası kalp bozukluklarının varlığını gündeme getiriyor. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!