Şimdi sıra otomobil ve sanayide

Güncelleme Tarihi:

Şimdi sıra otomobil ve sanayide
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 1998 00:00

Haberin Devamı

1994, hava kirliliği açısından İstanbul için bir milat oldu. Bu tarihten sonra binalarda ısınmak için kullanılan yakıtta önemli iyileşmeler sağlandı. Doğalgaza geçildi, kömür kontrol altına alındı. Ama sanayi ve trafiğin yarattığı kirlilikle henüz mücadele edilemiyor.

İstanbul'da hava kirliliği denildiğinde iki dönemden söz ediliyor. 1994 öncesi ve sonrası.

1994 öncesinde kirliliğin sınır değerleri çok aştığı ve sokağa çıkılmaması için ikazların duyulduğu günler var. O dönemde Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization: WHO) öngördüğü yıllık ortalama kirlilikte sınır değeri 150 mikrogram/metreküp kükürt dioksit iken, zaman zaman Fatih gibi semtlerde bu değerin 2000'e kadar yükseldiği görüldü. İnsanlar kışın gaz ya da ameliyat maskeleri almaya başladılar. Küçük çocukları olan aileler mecburen İstanbul'u terketmek zorunda kaldı.

İstanbul'da hava kirliliğinin bu kadar artmasına yol açan etkenlerin başında kışın yakıt olarak fuel oil ve kömür kullanımıydı. Henüz doğalğaza geçilmemişti. Üstelik çok kalitesiz kömür kullanılıyordu.

Bunun üzerine 1994 yılında İl Mahalli Çevre Kurulu'nda bir toplantı yapıldı ve yakıt denetimi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devredildi. Hem kaçak ve kalitesiz kömür denetimi ciddi bir biçimde ele alındı, hem de bir yandan doğalgaz yatırımı genişledikçe birçok mahalle hava kirliliğinden bir ölçüde kurtuldu.

O tarihe kadar sadece Hıfzısıhha tarafından ölçülen hava kirliliği, Ekim 1995'den itibaren Belediye tarafından da ölçülmeye başladı.

Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanı Mustafa Öztürk şöyle diyor: ‘‘Herkes hava kirliliğini ölçemez. Ben Hıfzısıhha'nın değerlerini de kabul etmiyorum. Burnunuzla hava kirliği ölçemezsiniz. Burnun ne kadar hassas ki! Biz gidip bu aletlerin her birine 40-50 milyar verdik. Vermezdim o kadar para o zaman...’’

Prof. Dr. Mustafa Öztürk bugüne kadar yapılan ölçümlerde net sonuçlar çıkarmanın mümkün olmadığını belirtiyor: ‘‘Bu çalışmalarla sadece mevsimlere göre bir değerlendirme yapılıyor ve hava kirliliği kaynağının sadece yakıtlar olduğu sonucuna varabiliyoruz. Endüstrinin, taşıtların ve diğer kaynakların hava kirlenmesine etkileri görülmemektedir.’’

1995 yılından önce sadece kükürt dioksit ve toz ölçümleri yapılırken bugün Belediye tarafından, karbon monoksit, ozon, azot ve hidrokarbonlar tam otomatik aletlerle ölçülüyor.

Ancak çocuklar, hamileler ve yaşlılar için tehlikeli olan kurşun ölçümü ise henüz yapılmıyor. Yine de Belediye'nin kurşunsuz benzin kullanımını destekleyen çalışmaları var.

Çocuklara dikkat

Hava kirliliğinin üç ana kaynağı var: Sanayi üretimi, binaların ısınması için kullanılan yakıt ve taşıtlarda kullanılan yakıt. Bugüne kadar Belediye'nin yaptığı çalışma sadece binaların ısınması için kullanılan yakıtın iyileştirilmesi oldu. Doğalgaza geçiş ve kömürün kontrolüyle önemli bir iyileşme sağlandı. Ancak merkezi hükümetin yetki alanında bulunan konularda, yani kurşunlu benzin ve sanayinin yarattığı kirlilik konusunda ciddi bir çalışma yapılmış değil. O yüzden İstanbul'un katetmesi gereken yol hala çok uzun.

Çevre İçin Hekimler Derneği'nden Doktor Ümit Şahin hava kirliliğinin sağlık üzerine olumsuz etkilerinin özellikle çocuklarda belirgin olduğunu söylüyor: ‘‘Kalp damarlarında tıkanma olan hastaların kalp ağrıları ve krize yatkınlıkları artar. Solunum hastalıkları olan hastaların, özellikle kronik bronşitli ve astımlı olanların, hastalıkları ağırlaşır. Ayrıca zaten solunum fonksiyonları düşmüş ve kalp hastalıklarına eğilimli hale gelmiş olan yaşlılar olumsuz yönde etkilenir. Tüm bu nedenler hava kirliliğine bağlı ölümlerin artış nedenlerini de açıklıyor.’’

ON MERKEZDE ÖLÇÜLÜYOR

Belediye'nin Anadolu yakasında dört, Avrupa yakasında altı yerde hava kalitesi ölçme istasyonu bulunuyor. İstasyonların yeri ve seçiliş nedeni ise şöyle: Kartal (sanayi ve yerleşim), Kadıköy (ticaret), Üsküdar (yerleşim ve hastane), Ümraniye (küçük sanayi ve yerleşim), Sarachane (yerleşim, trafik ve tarihi mekan), Alibeyköy (topografik yapının özel durumu), Beşiktaş (üniversite), Sarıyer (yerleşim ve ilçenin tepelerindeki yoğunlaşma), Rami (küçük ve orta ölçekli sanayinin yoğunluğu).

Ölçüm bölgeleri seçilirken, yakında ağaç, duvar ve baca olmamasına dikkat ediliyor. Aletler her beş saniyede bir ölçüm yapıyor ve 15'er dakikalık değerleri yazılı olarak veriyor. Her günün ortalama değeri saptanıyor. Bu değerler saptanırken diğer meteorolojik etkenler de (basınç, rüzgar hızı vb.) göz önüne alınıyor. İstanbul'daki on istasyonda iki meteoroloji mühendisi çalışmakta. Veriler modem bağlantısı ile bütün istasyonlara, Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ün ve Büyükşehir Belediye Başkanı'nın odasındaki bilgisayarlara anında ulaşıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!