Şiddet kurbanı çocuklar

Güncelleme Tarihi:

Şiddet kurbanı çocuklar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2010 06:00

Çocuklara yönelik şiddet gerilemek yerine her geçen gün artarken bu çocuklar konusunda hem toplumsal hem de bireysel bilincin oluşması gerekiyor.

Haberin Devamı

Çocuklara yönelen şiddet, ülke gündeminin en önemli ve her zaman üst sıralarda yer alan maddelerinden biri. Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Burhanettin Kaya, "Yetiştirme yurtlarında ihmal ve istismar edilen, sokakta yaşamak zorunda bırakılan, kağıt mendil satarak, cam silerek dilenmeye zorlanan, ticari ve cinsel sömürünün nesnesi olan, fabrikalarda riskli işlerde karın tokluğuna çalıştırılarak emekleri sömürülen, eğitim olanaklarından yoksun bırakılan, yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşayan, organ ticaretine konu olan, anne babalarının bilgisi dâhilinde çocuk yaşta zorla evlendirilen, töre gereği intihara sürüklenen, siyasi eylemci olarak değerlendirilerek cezalandırılan, birçok ülkede asker olmaya zorlanıp öldürülen çocuklardan söz ediyoruz. Daha sayılabilecek onlarca örnek var" diyor.

Son günlerin gündeminde olan ve çeşitli TV kanalları ve gazetelerde eşduyumdan (empati) yoksun yorumların yapıldığı “kayıp çocuklar” konusunun da çocuğun ticari ve ticari nitelikteki cinsel sömürüsü bağlamında ele alınması gereken bir konu olduğunu hatırlatmak gerekir. Kaya, "Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yakın zamanda yapılan Türkiye’deki kayıp çocuk sayısı ile ilgili açıklamalar çocukların ticari ve cinsel sömürüsünün bazı boyutlarını görünür kılmak açısından dikkat çekici bulgular içermektedir. 1100’ünü kız çocukların oluşturduğu 1600’ün üzerinde kayıp çocuğun olması özellikle kız çocuklarının bu sömürünün ağırlıklı kurbanları olduğunu gösteriyor.  Öyle ki resmi makamlar bu sayıların yalnızca ihbar edilenler olduğunun altını özellikle çiziyor. Gerçek sayının aktarılanların çok üzerinde olduğunu tahmin etmek güç olmasa gerek. Ayrıca 18 yaşından küçük çocuklar için yapılan kayıp başvurusunda il bazında İstanbul’un birinci sırada yer aldığı, kayıp başvurularında son yıllarda Doğu ve Güneydoğu illerindeki artışın ise dikkat çekici olduğu vurgulanmaktadır" diyor.

13–18 yaş arası kız çocukları gönül ilişkisi nedeniyle kaçıyor

Haberin Devamı

Sunulan verilerde dikkat çeken noktalardan biri kayıp çocukların yarısının Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yaşamını sürdüren çocuklar olmasıdır. Kaya, "Üzücü olan şudur ki; devlet, koruması altında olan çocukları korumayı başaramamış durumdadır.  Yurtlarda yaşayan çocukların,  kimi zaman basına yansıyan, ilgili kurumları etkin önlemler almaya iten yurt içinde yaşanan istismarın ötesinde, dışarıdaki istismardan da korunamadıkları gözlenmektedir.  Edinilen bir diğer izlenimde bu çocukları yaşamlarını sağlıklı biçimde, kendilerini korumayı başaracakları bilgi ve yaşam becerileri ile donatamamış, kişilik ve kimlik gelişimlerini sağlıklı biçimde sağlamalarını başaramamış olduğudur. Emniyet Yetkilileri 13–18 yaş arası kız çocukların çoğunlukla gönül ilişkisi nedeniyle kaçtıklarını belirtmektedirler. Burada sorumluluğu mağdur olan ve belki de cinsel ve ticari sömürünün kucağında ne durumda olduğunu şu anda bilemediğimiz bu çocukların duygusal arayışlarına, “gönül ilişkilerine indirgemek” hem üzücü hem de devletin asli sorumluluğunu örten, göz ardı eden bir nitelik taşımaktadır" diyor.  

Haberin Devamı

Türkiye Psikiyatri Derneği geçen yıl içinde Dünya Çocuk Hakları gününde çeşitli biçimleriyle çocuk istismarının, çocuğun her türlü kötüye kullanımının artış gösterdiğini ve bunu önleme konusunda devlete önemli sorumluluklar düştüğünün altını çizmiştir. Bugün  kayıp çocuklar tartışmasıyla bu sorumluluğu bir kez daha hatırlatmaktadır.

Dünyadaki durum hiç iç açıcı değil…

UNICEF’in verilerine göre gelişmekte olan ülkelerde yaşayan çocukların yüzde 40’ı (yaklaşık 500 milyon çocuk) günde 1 doların altında bir gelirle yaşamını sürdürme çabasındadır. Dünyanın birçok ülkesinde sürmekte olan savaşlarda yüz binlerce çocuk silahlandırılmakta, asker olmaya zorlanmakta, yaşamını yitirmektedir. Başta Asya ve Afrika ülkeleri olmak üzere tüm dünyada yüz milyonlarca çocuk büyük güvencesiz, sağlıksız ve ağır işlerde çalıştırılmaktadır. Tüm dünyada 600 milyonu aşkın çocuk yoksulluk içindedir. 100 milyonu aşkın çocuk yoksulluk ayırımcılık ya da kaynak yetersizliği yüzünden temel eğitim olanaklarından yararlanamamaktadır. Tüm dünyada ihmale, şiddete uğrayan, ihmal edilen, ticari ve cinsel sömürünün nesnesi olan alkol ve madde kullanan çocukların sayısı giderek artmaktadır. Bir milyar çocuk sağlıklı ev ortamından uzakta büyümektedir. Ticari cinsel sömürüyü tüm bu gerçeklerden ayrı düşünmemek gerekir. Birleşmiş Milletler Örgütü’nün verilerine göre cinsel ve ticari sömürünün nesnesi haline dönüştürülen çocukların sayısının 8,5 milyonu aştığı belirtilmektedir. Yılda 1,2 milyonu aşkın sayıda çocuk alınıp satılma, kaçırılma gibi uygulamalara maruz kalmakta, seks işçiliğine zorlanmaktadır. Düşük eğitimli ve yoksul ailelerin çocukları daha savunmasız durumda belirtilmektedir. Çoğu kız, ancak önemli bir kısmı da erkek olmak üzere yaklaşık 2 milyon çocuğun, milyar dolarlarla ifade edilen bir para döngüsü olan seks ticaretinde kötüye kullanıldığı belirtilmektedir.  Yalnızca Güneydoğu Asya’da, 1 milyon çocuğun bu alanda çalıştığı tahmin edilmektedir. Artan yoksulluk ve insan değerlerde yaşanan yozlaşma insanların kendilerini ticari cinsel sömürün kucağına doğru atmalarına neden olmaktadır.

Haberin Devamı

 Ülkemizdeki durum da umut verici değil
 
Türkiye’de 200 bin çocuk sokakta yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Özellikle Anadolu’nun birçok kentinden ve köylerden gelen ailelerin çocukları göç ettikleri kentlerde yoksulluk içinde yaşam mücadelesi vermektedirler. 15 milyon 70 bin ailenin 3 milyon 600 bini yoksulluk sınırındadır. 15 yaş altındaki yüzde 27,7’si, 5,6 milyon çocuk gıda ve gıda dışı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Özetle, ülkemizde dört çocuktan biri yoksuldur. Yoksul çocukların çoğunluğu büyük şehirlerde ve köylerde yaşamaktadır. Kırsal bölgede yaşayan 15 yaş altındakilerin durumuysa çok daha vahimdir. Çünkü bu çocukların yüzde 40,6’sı doğdukları andan itibaren yoksullukla karşı karşıya kalmaktadır. Çocuk yoksulluğunu önlemeyi sağlayacak ilgili yasal düzenlemeler yoktur. Türkiye`de her beş çocuktan biri, yüzde 76,9`u tarım kesiminde olmak üzere, iş güvenliği olmaksızın, çalışmaktadır. Sokakta çalışan çocukların sayısı giderek artmaktadır. Bu çocuklar için koruyucu, önleyici, tedavi ve uyumlandırıcı projeler geliştirilmemiştir. 2008 verilerine göre ülkemizde 770 bin çocuk işçi olarak çalışmakta; her 1000 bebekten 29’u bir yaşını tamamlamadan, 37’si beş yaşından önce hayatını kaybetmektedir

Haberin Devamı

Türkiye’nin aile ve çocuk merkezli insani gelişme ve refah göstergeleri dünya ortalamasının çok altındadır. Korunmaya muhtaç çocuklar için koruyucu, önleyici ve destekleyici projeler geliştirilmemiş ve yaşama geçirilmemiştir. Son 5 yılda çocuklara yönelik başta ekonomik istismar olmak üzere çocuk ihmali ve istismarının yaygınlığı giderek artmıştır. Fiziksel ve cinsel istismar olgularında da belirgin artış gözlenmektedir. Çocuk pornografisi konusunda Türkiye riskli ülkeler arasındadır. Son üç yılda akranlar arası şiddet olaylarında ve çocukların kesici alet ve ateşli silah kullanımı yaygınlaşmıştır.
 
Çocukların maruz kaldığı tüm bu deneyimlerin tüm dünyada çocukların ciddi ve kalıcı ruhsal sorunlar yaşamasına, kişilik gelişimlerinin bozulmasına yol açacağı açıktır. Ticari cinsel sömürü, fizik sağlığı yanında çocuğun ruhsal, duygusal, toplumsal yaşamı üzerinde kalıcı, derin ve yaşam boyu sürecek izler bırakacaktır. Bu sömürüye maruz kaldığı yaş ve gelişim dönemine göre farklılık gösteren karmaşık ruhsal tepkiler ortaya çıkacaktır. Bu sonuçlar öncelikle sosyal devlete ne denli gereksinim olduğunu, yönetimlere, ilgili tüm kurum ve kuruluşlara, sivil toplum örgütlerine önemli görev ve sorumluluklar düştüğünü göstermektedir. Tüm biçimleriyle istismarı önlemek öncelikle, olumlu bir anlam yüklenerek topluma sunulan, fakat dikkatli incelendiğinde sağlığın ve toplumsal olanın ortadan kaldırıldığı, görünmez kılındığı, bedeni ve ruhuyla insanın ve insana ait tüm değerlerin metalaşmasına yol açtığı, alınıp satılan bir eşyaya indirgendiği sağlıkta ve diğer alanlardaki  “dönüşüm” programlarının durdurulmasını da gerektirmektedir

Haberin Devamı

Tüm yönleriyle çocuk istismarı ve yarattığı ruhsal sonuçların toplumun ve ülkeyi yönetenlerin önemli gündemlerinden olmalıdır.  Devlet çocukların sağlıklı ruhsal gelişimlerini sağlayacak bir aile ve yaşam ortamı sağlamak, bunu engelleyen sosyal kültürel ve ekonomik koşulları ortadan kaldırmak, buna yönelik çocuk politikaları geliştirmeye katkıda bulunmak, çocukların ve erişkinlerin sağlık sisteminden tamamen ücretsiz yararlanmalarını sağlayan ve kolaylaştıran koruyucu sağlık uygulamalarını geliştirmek için gereken düzenlemeleri yapmak zorundadır. Türkiye Psikiyatri Derneği bu önemli konuda kamuoyunu, devletin ilgili kurumlarını bilgilendirme, bilinçlendirme ve duyarlı kılma konusunda üzerine düşen görevleri yerine getirmeye hazırdır. Tüm kamu kurumlarını ve ilişkili sivil toplum örgütlerini çocuk haklarının korunması ve iyileştirilmesi için göreve çağırmaktadır.
 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!