Sezer Kıbrıs konusunda ilk kez konuştu

Güncelleme Tarihi:

Sezer Kıbrıs konusunda ilk kez konuştu
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 14, 2004 00:00

CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer, 23 Ocak'taki MGK toplantısında, Rum ve Türk taraflarının anlaÅŸamaması sonucu doÄŸacak boÅŸlukların BirleÅŸmiÅŸ Milletler Genel Sekreteri'nce doldurulup metnin bu durumuyla iki toplumun onayına sunulması benimsenmemiÅŸken; taahhütün Türkiye tarafından kabul edildiÄŸinin, Davos tutanağından öğrenildiÄŸini söyledi.Sezer, basına kapalı olarak gerçekleÅŸtirilen Harp Akademileri Konferansı'nda yaptığı konuÅŸmada, Kıbrıs konusuna önemli yer ayırdı. Sezer konuÅŸmasında,  Kıbrıs'ta elde edildiÄŸi belirtilen kazanımların, ileride çeÅŸitli uluslararası yargı sistemleri kanalıyla aşındırılması ya da tümüyle kaybedilmesi olasılığının, ciddi biçimde irdelenmeye gereksinim gösterdiÄŸine dikkat çekti.Sezer, derogasyonlar konusunun AB üyesi ülkelerin Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki samimiyetlerini ortaya koyacağını söyledi. Sezer, Kıbrıs tarafların geri dönüşü olmayan bir süreç içerisine girdiklerini vurgulayarak, atılacak adımların gelecek kuÅŸakları da etkileyeceÄŸini söyledi.Sezer, Kıbrıs konusundaki tartışmaların yararlı olduÄŸunu, ancak, ''tartışmalar sırasında toplumdaki farklılık çizgilerinin derinleÅŸmesinden ve karşılıklı olarak zaman zaman incitici boyutlara gelmesinden üzüntü duyduÄŸunu'' söyledi.  Sezer, sınırlamaların (derogasyonların) AB üyesi ülkelerin parlamentolarından geçirilerek birincil hukuk haline getirildikten sonra uygulanmasının uygun olacağını belirterek, böylece AB üyesi ülkelerin Kıbrıs sorunun çözümünü içtenlikle isteyip istemedikleri konusunda gerekli sınavdan geçmiÅŸ olacağını vurguladı.  CumhurbaÅŸkanı Sezer, Harp Akademileri'nde verdiÄŸi konferansta, Kıbrıs konusunda deÄŸerlendirmelerde bulundu.  Ulusal dava Kıbrıs'ta, bu kez gerçek bir dönüm noktasına gelindiÄŸini belirten Sezer, konunun, kamuoyunun yakın ilgisi altında ve bu konuda ÅŸimdiye dek tanık olunmadık ÅŸekilde kapsamlı ve canlı bir tartışma ortamı içinde gerçekleÅŸtiÄŸini ifade etti.  "TARTIÅžMALAR YARARLI OLMUÅžTUR"''Tartışmalar yararlı olmuÅŸtur'' diyen Sezer, şöyle devam etti:  ''Türkiye Cumhuriyeti'nin belki de en büyük, en önemli ve en yaÅŸamsal dış politika sorunu konusunda dile getirilen görüşler, ulusunbelleÄŸindeki yerini almış, gelecekte tarihin bu konudaki deÄŸerlendirmesine bırakılmıştır. Unutulmamalıdır ki, tarihin yargısı kesin, belirleyici ve belki de acımasız olacaktır.  Tartışmalar sırasında toplumumuzdaki farklılık çizgilerinin derinleÅŸmesinden ve karşılıklı olarak zaman zaman incitici boyutlara gelmiÅŸ olmasından üzüntü duyduÄŸumu belirtmek istiyorum. Ulusumuzun her bireyinin ve her kesiminin Kıbrıs'ta hakça ve kalıcı bir çözümü içtenlikle istediÄŸinden kuÅŸku duymuyorum. Farklılık, bizi bu çözüme ulaÅŸtıracak yöntem, daha açık bir deyimle 'Annan Planı' olarak adlandırılan belge üzerinedir. Ãœlkede bu yöntemi ve bu yöntemin en önemli ögesi Annan Planı'nı benimseyenler olduÄŸu gibi, bu konuda kuÅŸkuve kaygı açıklayanlar da vardır. Ä°ki tarafın da hareket noktasının iyiniyetten kaynaklandığını varsaymak doÄŸru olacaktır.''  ''ÖNEMLÄ° KARAR ÖNCESÄ°''Sezer, Kıbrıs konusunda, tıpkı 1878, 1960 ve 1974 yıllarında olduÄŸu gibi, önemli bir karar öncesinde bulunulduÄŸuna iÅŸaret etti.  Sezer, ''Gelinen aÅŸamanın önemini ve hepimize yüklediÄŸi sorumluluÄŸun ağırlığını gözardı edemeyiz. Verilecek kararlar ve atılacak adımlar, yalnız bizi deÄŸil, gelecek kuÅŸakları da geri dönülmez bir biçimde etkileyecektir. Bu bakımdan, önümüze konulan metinlere kuÅŸkucu ve eleÅŸtirel yaklaşılması doÄŸal karşılanmalıdır. Bu eleÅŸtiri ve kuÅŸkular sayesinde Plan'da birkaç kez iyileÅŸtirmeler saÄŸlanmış olduÄŸu unutulmamalıdır'' diye konuÅŸtu.Bugün ulaşılan noktada, Plan'da Türk tarafını tatmin etmeyen kimi ögelerin hala varolduÄŸunun, Plan'ın savunucuları tarafından bile kabuledildiÄŸini anlatan Sezer, ÅŸunları söyledi:''Bir görüşme süreci çerçevesinde, hedeflenen her amacın ve sonucun elde edilemeyebileceÄŸi, görüşme kavramının içeriÄŸinde varolmakla birlikte, bu sonuca her durum ve koÅŸul altında rıza göstermenin akılcı ve ulusal yarar kavramına uygun olup olmadığı, geçerli bir sorudur ve tartışılmalıdır. Bunun yanı sıra elde edildiÄŸi belirtilen kazanımların, ileride çeÅŸitli uluslararası yargı sistemleri kanalıyla aşındırılması ya da tümüyle kaybedilmesi olasılığının, ciddi biçimde irdelenmeye gereksinim gösterdiÄŸi açıktır.''  Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK), 23 Ocak 2004 günü yaptığı toplantı sonrasında yayımlanan bildiride; Kıbrıs'taki görüşme sürecinin yeniden canlandırılması yönünde giriÅŸimlere baÅŸlanmasının yararı ve gereÄŸi konusunda görüş birliÄŸine varıldığının açıklandığını belirten Sezer, MGK'nın, Annan Planı da referans alınarak Ada'nın gerçeklerine dayalı bir çözüme görüşmeler yoluyla hızla ulaşılması konusundaki kararlılığını yinelediÄŸini anımsattı.  ''MGK'DA GENEL SEKRETER'Ä°N BOÅžLUK DOLDURMASI BENÄ°MSENMEDÄ°''Sezer, şöyle konuÅŸtu:  ''Toplantıda, iki tarafın anlaÅŸamaması sonucu doÄŸacak boÅŸlukların BirleÅŸmiÅŸ Milletler Genel Sekreteri'nce doldurulup metnin bu durumuyla iki toplumun onayına sunulması benimsenmemiÅŸken; 24 Ocak 2004'de Davos'ta Genel Sekreter'le yapılan görüşmede bu hususun Türkiye tarafından kabul edildiÄŸi, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Genel Sekreteri'nin görüşmelere davet mektubundan ve bunu doÄŸrulayan Davos tutanağından öğrenilmiÅŸtir. Böylece,Kıbrıs konusunda taraflar geri dönüşü olmayan bir süreç içerisine girmiÅŸlerdir.  Annan Planı'nın halk oylamasına sunulacak son biçiminde, Türk tarafı yararına kabul edilen; Rumlar'ın Türk tarafına seyahat, yerleÅŸme ve taşınmaz mal edinme haklarına kimi sınırlamalar (derogasyonlar) getirilmiÅŸtir. Ancak bu sınırlamalar (derogasyonlar) süresiz deÄŸildir. Sınırlamalar (derogasyonlar), Plan'da öngörülen süreçlerin bitiminde kendiliklerinden ortadan kalkacağı gibi, halk oylamalarında her iki tarafça Plan'a 'evet' denilerek Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Avrupa BirliÄŸi üyesi olmasından sonra da, Rumların kiÅŸisel baÅŸvuruları sonucu Avrupa BirliÄŸi temel hukukuna ya da Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi kurallarına aykırılıkları nedeniyle Avrupa BirliÄŸi Adalet Divanı'nca ya da Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi'nce iptal edilebilme olasılığı bulunmaktadır.''  ''UYUM SENEDÄ°NÄ°N YASAL GEÇERLÄ°LİĞİNDEN SÖZ EDÄ°LEBÄ°LMESÄ° GÜÇ''CumhurbaÅŸkanı Sezer, sınırlamaların (derogasyonların) Kıbrıs'ın AB üyesi olmasından sonra yürürlükte kalabilmeleri için bunların AB'nin temel kurallarından sayılmalarının zorunlu olduÄŸunu vurguladı. Sezer, ''Bunun dışında Avrupa Komisyonu tarafından verilen taahhütlerin, uyum senedinin ve güvencelerin yasal geçerliÄŸinden söz edilebilmesi güçtür'' dedi.  Sezer, girilen süreçte, Plan'ın her iki kesimce de kabulü durumunda, sınırlamalara (derogasyonlara) AB üyesi ülkelerin parlamentolarından geçirilerek temel hukuk ya da birincil hukuk niteliÄŸi kazandırıldıktan sonra AnlaÅŸma'nın uygulamaya geçirilmesinin uygun olacağına iÅŸaret etti.  CumhurbaÅŸkanı Sezer, ''Böylece AB üyesi ülkeler, Kıbrıs sorununun çözümünü içtenlikle isteyip istemedikleri konusunda gerekli bir sınavdan da geçmiÅŸ olacaklardır'' dedi.  Sezer, ÅŸunları kaydetti:  ''Adada yıllardır türlü sıkıntılar içinde yaÅŸayan Kıbrıs Türk halkının çözüme yönelik beklentileri olduÄŸunu biliyoruz. Bunlar haklı ve geçerli beklentilerdir ve Anavatandaki halkımız tarafından da paylaşılmakta ve desteklenmektedir. Önümüzden hızla akıp gidecek kısa bir zaman süresi sonunda karşımıza çıkacak tablonun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı ve Türkiye Cumhuriyeti bakımından en yararlı sonucu vermesi dileÄŸimizdir.''  Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!