Şeytanın avukatını dinler misiniz?

Güncelleme Tarihi:

Şeytanın avukatını dinler misiniz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2000 00:00

Deniz SİPAHİÇOĞUNLUK ‘‘şeytanın avukatlığı’’ na soyunanları hiç sevmez.Herşey yolunda giderken, ‘‘çatlak’’ bir ses duymak kimsenin işine gelmez.Demokrasi hamisi kesilenler; işte o zaman gerçek yüzlerini gösterirler.Eleştirilere kulaklar tıkanır; yüzler ekşitilir...Başkalarının doğruları dikkate alınmaz; hatta nezaketen dinlenmez bile...Hoşgörü, tolerans, esneklik sözcükleri hemen rafa kaldırılır.Bir çan ya da tokmak sesi herşeyi bitirir.Nerede mi? Her yerde...Örneğin bir Belediye Meclisi'nde...Kentin geleceğini ilgilendiren bir konu mu konuşuluyor.Başkan'ın verdiği kararın aksini mi savunuyorsunuz; tüm gözler size çevrilir.Gerçeği bile söyleseniz, muhalefetin sesi olarak algılanırsınız. Belki o kent kaybedecektir ama sonuç değişmez ve Başkan'ın dediği olur.Örneğin bir sivil toplum örgütünde...Diyelim ki; 30 kişilik bir dernekte birkaç kişi dışında herkes aynı fikirde...O birkaç kişi itiraz edip, kendisini savunur; geçmiş deneyimlerden örnekler verilir.Sonuç aynıdır; itirazlar bir sonraki dönem başkanlığı için çıkışlar olarak yorumlanır ya da oyunbozanlık...Uyarılar yine gözardı edilir.Örneğin bir partinin Genel Merkezi'nde...Bir yasa hazırlığı yapılıyor. O partinin bir milletvekili olarak yasanın toplumun beklentilerinin karşılamadığını görüp bunu dile mi getirdiniz.Başınıza gelmedik kalmaz.Önce Genel Başkan'ın etrafındakiler, sonra Genel Başkan'ın eşi ve nihayetinde Genel Başkanınız sizi görmemeye, tanımamaya başlar.Sonuç ortadadır bir kez daha seçilme şansınız yoktur.*BEN ise ‘‘şeytanın avukatları’’ na takılır kalırım.Herkesin parmak kaldırıp, ses çıkarmadığı ortamda o ‘‘cesur ses’’ e kulak kabartırım.Düşüncelerimi bir kez daha gözden geçiririm.Sonradan pişman olmaktansa geri adım atmayı tercih ederim.Bunu da bir zaafiyet olarak algılamam.O ‘‘cesur ses’’ düşünemediğim bir ayrıntıyı söylüyorsa; ilave etmeyi büyüklük sayarım.Herkesin, her zaman, herşeyi tam ve doğru bilemeyeceğini baştan kabul ederim.Ben her ortamda bu ‘‘şeytanın avukatları’’ nı ararım.Evde, işte, okulda; içeride, dışarıda...*ÖZELLİKLE de Meclis'te...Kalkan parmakların sayısı arttıkça; o ‘‘cesur sesler’’ yankılandıkça...Genel Başkan'lar ‘‘kral’’ olmadıklarını, her istediklerini kabul ettiremiyeceklerini anlayacaklardır.İşte o zaman bugünkü gibi ne affı konuşuruz; ne de ülkeye zaman kaybettiren birçok konuyu...Kısacası partilerimiz kendi içlerinde demokrasiyi uygulayabildiği gün Türkiye geleceğini kazanacaktır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!