Şehir ve diyalog

Güncelleme Tarihi:

Şehir ve diyalog
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2002 00:00

KUDÜS, Kahire, Beyrut. Hatta Saraybosna, Selanik ve bir ölçüde Sofya. Sonra, İşbiliye'den Sevilla; Gırnata'dan Granada; Kurtuba'dan Cordoba.Bütün bu kentlerde, camiisi, kilisesi ve sinagoguyla; külliyesi, manastırı ve gettosuyla, üç ayrı din uygarlığının maddi izlerine rastlarsınız.Talihim varmış bunların hepsine defalarca gittim. Ve, herhangi bir milli ve bölgesel ‘şovenizme’ kapılmadan söylüyorum ki, onlar bizim şehrimizin yanında solda sıfır kalırlar!* * *TAMAM, Kudüs'te tümü birden; Kahire'de Sünnisi, Kıptısi; Beyrut'ta Şiisi, Dürzisi, Marunisi, bazı Ortadoğu mekanlarında hala değişik cemaatler yaşar.Ama her şeye rağmen, onların ortak medeniyet harmanında bir eksiklik, bir kopukluk, bir ayrışma sezinlersiniz. Sanki arada gizli bir Çin seddi vardır. Endülüs'te olduğu gibi öteki bazılarında ise, diğer iki din uygarlığının geçmiş mevcudiyeti bugün artık birer ölü müzeye dönüşmüştür. Biblolar yaşamaz. Oysa bizim Konstantinopolis'imiz, bizim Konstantinniye'miz, bizim Çargrad'ımız, bizim Dersaadet'imiz, bizim İstanbul'umuz bunların hepsinden farklıdır.* * *FARKLIDIR, çünkü bir, zaten adı üzerinde Payitaht, İberya'yı hariç tutun, emperyal mazimizde bizim şehrimiz, Nil kıyısından Tuna sahiline, yukarıdaki diğer bütün kentlerin asırlarca kıbleyi dönmüş olduğu yer değil miydi?Ora metropolitleri, patrikleri, hahambaşıları, voyvodaları, katolikosları, Devlet-i Aliye-i Osmaniye'nin en saygın mensupları ve en üst düzey önderleri olarak, cuma selamlığında etek öpmek için ta susuz çölden, ta yüce Balkandan, ta uzak denizden, kendi millet ve dinlerinin, yani kendi uygarlıklarının da odak noktası işlevini gören o Payitaht'a gelmiyorlar mıydı?Bizim şehrimiz, Bizans ve Osmanlı, çok uygarlıklı iki dev imparatorluğun merkezidir ki, müsaade buyurun da periferisine oranla ayrıcalığı olsun.* * *VE iki, şehrimiz farklıdır, çünkü yukarıdaki özelliği sayesinde Muhammedi hilal, İsevi haç ve Davudi yıldız bizim surumuzun, bizim minaremizin, bizim kulemizin, bizim binamızın tuğlasında birbirlerine sonsuz yapışmıştır.Birini sökmeye kalkışsanız, maazallah hepsi birden patır patır dökülür. 8 şiddetinde deprem çocuk oyuncağı kalır, enkaz altında hepimiz gideriz.Evet evet, bizim şehrimiz farklıdır, çünkü bizim şehrimiz temelini farklı uygarlıklar üzerinde inşa etmiştir ama, Tekfur Sarayı'ndan Akmerkez Gökdeleni'ne; Sinan minaresinden Balyan camiine; Harikzedeğan evlerinden Kamondo merdivenlerine; bizim şehrimizin mimarları, mühendisleri, ustaları, kalfaları ve ameleleri, o farklılığı ortak harçta yoğurmak becerisini göstermişlerdir!* * *İŞTE, bütün bunlardan ötürü diyorum ki, mumla değil projektörle aransa, 71 ülkenin katılımıyla bugün başlayacak olan ve 11 Eylül ertesindeki çok vahim kırılmayı bir nebze onarmayı hedefleyen ‘Uygarlıklararası Diyalog’ toplantısı için, tüm yerkürede bizim şehrimizden daha mükemmel bir mekan bulunamazdı. Dün akşam hava nasıldı ve acaba konuklar resepsiyonda Çırağan bahçesine çıkıp güney ve güney batılarında kalan camiili, kiliseli, sinagoglu kadim şehir manzarasına baktılar mı? Her halükarda eminim, bunu sonsuz duyumsamışlardır.Dolayısıyla, ilkin, en hayati dönemde böyle bir diyalog inisiyatifini aldığı ve ‘çok uygarlılığın’ kentini tarihi misyonuna uygun kıldığı için Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i can-ı gönülden tebrik ediyorum. Gelecek bir makalede, ‘çok uygarlıklı’ şehrimizde gerçekleşen diyalogun içeriği hakkında yazmam için ise, şimdi biraz Mihrimah Sultan Camiinde sukunet aramam; oradan Ayvansaray'a doğru, Vlaherna Sarayı yıkıntılarında dolanmam; sonra da Balat'a vurup, Selanik Sinagogu kapısında soluklanmam gerekiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!