"Sayın Demirel'i önemsemeyen bir insanım"

"Türkiye-Vietnam Ticaret ve Yatırım Forumu"na katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, toplantı sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Demokratik Toplum Kongresi Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un açıklamalarının hatırlatılması üzerine Arınç, "Sayın Aysel Tuğluk'un dün ve belki de bugün yaptığı konuşmalar fevkalade endişe vericidir. Toplumu korkuya, şiddete yönlendirmek siyasetçinin işi değildir. Demokrasi içerisinde paylaşmayı, uzlaşmayla görüşerek, konuşarak yasal zeminlerde yapmak siyasetçinin görevidir. Son günlerde yaşadığımız olaylar endişe vericiyken bunları yatıştırmak yerine birkaç gün evvel olduğu gibi bazı BDP'li siyasetçilerin dağa çıkmaktan bahsetmesi, bazılarının 'AK Parti binalarına saldıracağız' demesi, bazılarının taş atan, molotof atan eylemcilerin içerisinde arzı endam etmesi, bazılarının bilinen kıyafetleri ile toplulukları tahrik etmeleri ve maalesef en son da Aysel Tuğluk'un çok yanlış, şiddete yönlendiren, Türkiye'yi karıştırmak isteyenlere fırsat verici konuşmaları ve düşünceleri elbette kamuoyu tarafından değerlendirilmektedir. Ben şahsen bu konuşulanları fevkalade yanlış buluyorum. Şiddete yönlendirici bir konuşma olarak görüyorum. Ne Türk halkının, ne bölgemizin Kürtleri ile Türkleri ile bir arada yaşayan toplumumuzun bu düşünceleri paylaşmadığını, hatta nefretle kınadığını biliyorum" diye konuştu.

AKILLARINI BAÅžLARINA ALSINLAR Â

Kastamonu'dan dönüş yolunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konyovuna yapılan saldırıyı da değerlendiren Arınç şunları söyledi: "El bombası ve makinalı tabancalarla yapılan bu saldırıyı PKK örgütü üstlendi. Dinlenen konuşma ve telefon dinlemelerinde maalesef bu olayı bir başarı gibi gösteren ve bunun arkasının geleceğini söyleyen ve bundan sonraki tek hedefin Ak Parti olduğunu ifade eden konuşmalar Türkiye'de yaşayan herkesi mutlaka üzüntüye sevk etti ve endişelendirdi. Böyle bir olay ve genç bir polisimizin, arkasında 8-10 yaşlarında bir erkek çocuğunu da bırakarak, gözü yaşlı eşiyle hepimizi derinden üzmüşken ve Türk milleti bunun acısını yüreklerinde hissediyorken, ne yazık ki, BDP'li siyasetçilerden şu ana kadar, bırakın güçlü bir kınama gelmesini, üzüntü duyduklarını ifade eden bir konuşmayı bile duymadık. Böyle bir acı yüreğimizi dağlamışken, Yüksek Seçim Kurulu'nun verdiği yanlış kararı bahane ederek, Ak Parti binalarına saldıracaklarını, dağa çıkacaklarını, kavga edeceklerini, ortalığı kan gölüne çevireceklerini pervasızca ifade eden konuşmalar duyduk. Bu konuşmalardan sonuncusunu da, belki başkaları konuşmamışsa, Aysel Tuğluk yapmıştır. Türkiye'yi nereye götürmek istiyorlar, Türk halkını hangi kavganın içerisine sokmak istiyorlar? Bu acılarımızı büyütmek istiyorlar.

Gerçekten bunları nefretle dinliyor ve yapılanları elbette izliyoruz. Ben özellikle bağımsız milletvekili adayı olmuş ve parlamentoya gelerek, orada bütün Türk halkının, Türkiye'nin, Türkiye'de yaşayan 72 milyon insanın sorunlarını çözme noktasında faaliyet göstereceğine dair yemin edecek olan bir parlamenter adayının böylesine hırçın, böylesine kavgacı, böylesine çatışmacı, böylesine şiddeti teşvik eden bir konuşmasını şiddetle ve nefretle lanetliyorum. Bu çok yanlıştır. Güvendikleri ve oy almayı düşündükleri Kürt halkının da, Kürt seçmenlerin de bu konuşmayı nefretle kınadıklarını biliyorum. Bunun ne kendilerine, ne bölgeye, ne Türkiye'ye bir faydası olmayacaktır. Akıllarını başlarına alsınlar. Yol yakınken, seçime gireceğimiz şu 40 gün içerisinde ülkeyi bir geerginlik ortamına sokmaktan süratle vazgeçsinler. Bu gerginliği ülkeye faydası hiçbir zaman olmayacaktır. Meseleler varsa, konuşularak, görüşülerek ve mutlaka yasal zeminlerde yapılacaktır. Bunun en meşru zemini de parlamento ve bütün Türkiye sathıdır. Sivil itaatsizlik yapacaklarını söyleyenlerin, ellerine tabanca alıyor olması ve şiddetin her noktasına başvurmaları kendi kendilerini yalanlamaktan başka birşey de değildir. Fevkalade üzücü bir tabloyla karşı karşıyayız. Umarım aklıselim hakim olur."

DEMİREL'İN AÇIKLAMALARINI DİKKATE ALMAYAN BİR İNSANIM

Arınç, 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, CHP Zonguldak milletvekili adayı Mehmet Haberal'ın adaylığına ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine, "Ben Sayın Demirel'in değil bu açıklamalarını, başka konuda yaptığı açıklamaları da dikkate almayan, önemsemeyen bir insanım. Dolayısıyla, bu söylediklerinin ne anlama geldiğini doğrusu hiç de merak etmiyorum" dedi.

KILIÇDAROĞLU, KONUŞTUĞU ZAMAN KÜFÜR EDİYOR

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk iddialarına yönelik de Bülent Arınç, "Yargının şu anda görev sahasında olan bir konuda doğrusu çok fazla birşey söylemek istemiyorum. Ancak bildiğim bir konu daha var. Özellikle yolsuzluklar konusunda Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşları her gittikleri yerde Ak Partililerin yolsuzluk yaptığından ve başta Sayın Başbakan olmak üzere herkesin bundan sorumlu olduğundan bahsediyorlar. Ben de kendilerini zaman zaman eleştiriyorum. Ellerine bir çekiç almışlar, herkesi çivi gibi görüp başlarına vuruyorlar. Bu yolsuzluklar konusunda eğer samimiyse Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşları İzmir'de yapılan operasyondan ve soruşturmadan memnun olmaları gerekir. Çünkü, yolsuzluk neredeyse, kim yapıyorsa, kimler tarafından yapılıyorsa herhalde üzerlerine gitmek Sayın Kılıçdaroğlu'nun da, CHP'nin de görevi olmalıdır. Ben eminim ki, İzmir'deki bu operasyon inşallah yargı kararıyla sonuçlandığında neyin ne olduğunu da hepimiz göreceğiz. Ama yine biliyorum ki, 2 sene evvelinden bu yana İzmir'in bazı belediyelerinde yolsuzluklarla ilgili davalar açılmıştır. Yani İzmir'de ilk defa yapılan bir operasyonla karşı karşıya değiliz" diye konuştu.

Arınç, bir basın mensubunun, "CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin evrakta sahtecilikten mahkeme tarafından suçlu bulundu. Yargıtay'da şu anda dosyası bekletiliyor. Sayın Başbakanla ilgili daha önce 24 saatte Yargıtay'ın kararı var. Siz bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sayın Kılıçdaroğlu bu konuyla ilgili hiç konuşmadı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusuna, "Konuşmaz, konuşması da mümkün değil. Kılıçdaroğlu, konuştuğu zaman küfür ediyor. Küfürden fırsat kalmıyor bunları konuşmaya. Ben Sayın Gürsel Tekin'in Yargıtay'daki dosyasında ne olduğunu bilmiyorum. Bu konuyu incelemedim. Ama geçmişte Yargıtay'da yüzlerce, hatta birkaç bin dosyanın zaman aşımına uğradığını biliyorum. Bizim yeni Yargıtay'dan beklediğimiz, artık yeni Yargıtay, yeni Türkiye diyoruz, yeni HSYK diyoruz, yeni YAŞ diyoruz. Türkiye'de 12 Eylül'den sonra yeni bir dönem başladı. Umarım yeni Yargıtay dava, ceza zaman aşımlarına yol açmayacak şekilde ellerindeki dosyaları sonuçlandırırlar" dedi.