Şampiyonun zorlu yolu

Güncelleme Tarihi:

Şampiyonun zorlu yolu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2018 00:53

Omar Alhalabi, 2011’de katıldığı Suriye Milli Bisiklet Takımı’nda 2015’e kadar ulusal şampiyondu. Savaş şiddetlenince profesyonel sporcu olma hayalini gerçekleştirebilmek için Türkiye’ye sığındı. Takım bulamayınca Avrupa’ya gitmeye çalıştı. Kaçakçılar onu ormanda bıraktı. İstanbul’da bisiklet fabrikasında çalıştı. Üç yıllık aranın ardından Peloton Takımı’nın ona kucak açmasıyla yeniden bir takıma kavuştu. İşte Alhalabi’nin film gibi hikâyesi.

Haberin Devamı

Şam’da dünyaya gelen Suriyeli Omar Alhalabi (26) ilkokul ikinci sınıftayken televizyonda Fransa’daki bir yarışı izleyerek bisikletle tanıştı. Okulundaki amatör takımdan sonra 17 yaşında Suriye Milli Bisiklet Takımı’na katıldı. Sene 2009’du ve barış içindeki Suriye’nin Milli Bisiklet Takımı uluslararası müsabakalarda başarılara imza atıyordu. Alhalabi de profesyonel bisiklet yarışçısı olabilmek için her gün antrenman yapıyordu. Ancak 2011’den itibaren Suriye’deki barışçıl ortam bozulmaya başladı. Bisiklet Federasyonu’nun sporculara verdiği maddi destek azaldı. Suriye’nin uluslararası alanda yaşadığı sorunlar nedeniyle sporcular turnuvalar için vize alamamaya başladı. Ancak takım zorluklara rağmen bir arada kalmak için direndi.

‘SPORCULAR KAYBOLUYORDU’
Alhalabi, o günleri şöyle anlatıyor: “Halep veya Lazkiye bölgelerinden gelen sporcular kayboluyordu. Pek çok sporcu ya baskı gördüğü için bisikleti bıraktı. 40 kişilik takımdan 18 kişi kaldı. Antrenman kampı veya bisiklet temin edecek imkanlar yoktu. Hayalleri olan sporcular takımın kalabilmesi için direndi. Ancak bir yandan da Esad’ın propaganda mitinglerine gitmeye zorlanıyorduk. Ben sporcuyum ve siyasetle hiç ilgim yoktu. Zamanla durum daha da kötüleşti. Takım üyeleri birbirlerinden nefret etmeye başladı. Pek çok sporcu İsveç, İsviçre veya Almanya’ya gitti. Bütün Rus antrenörler ülkeyi terk etmişti. Bir yandan eğitimime devam ediyordum. Şam Üniversitesi’nde Medya ve Gazetecilik Bölümü’ne girmiştim. Ayrılmak, ailemi bırakmak istemedim. Ayrıca Suriye’den ayrılmanın büyük maddi bedeli olacaktı.”

‘AYRILMAYA KARAR VERDİM’
Ancak Alhalabi, gittikleri bir yarışta fikrinin değiştiğini anlatıyor: “Yılda bir defa propaganda amacıyla yarışa gidebiliyorduk. 2015’te İran’daki bir yarışta Türkiye’den gelen Konya Torkuşeker Takımı’nı gördüm ve hayranlık duydum. Onların takımında yarışabileceğimin hayalini kurmaya başladım. Suriye’ye büyük bir hüsranla döndüm. Sporcular propaganda aracı olarak istismar ediliyordu. Şam kırsalında bombardımanlar altında antrenman yapıyor, sürekli askeri araçlarla karşılaşıyorduk. Askerler bisikletlerimize el koymaya çalışıyordu. Bir gün takımla birlikte trafik kazası geçirdik. Bir tank bize çarptı. Burnum kırıldı, diğer arkadaşlar da yaralandı ama kimse bizi hastaneye götürmedi. Polise şikâyet ettik, ilgilenen olmadı. İşte o zaman Suriye’den ayrılmaya karar verdim.”

Alhalabi, geçerli bir pasaportla önce yasadışı yollarla Şam’dan Lübnan’a geçti. Oradan da uçakla İstanbul’a geldi. Önünde iki seçenek vardı, ya Avrupa’yı deneyecek ya da Türkiye’de kalacaktı. Kültürel benzerlik nedeniyle tercihini Türkiye’den yana kullandı. Ancak işler planladığı gibi gitmedi: “Türk Milli Takımı’na ulaşmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Dil büyük sorundu. Hayat boyu yaptığım birikim beni dört ay idare etti. Katılabileceğim takım da bulamayınca Avrupa’ya gitmeye karar verdim. Son paramı kaçakçıya verdim. Bizi Edirne’ye götürdü ama sonra jandarmanın geldiğini ve daha fazla ilerleyemeyeceklerini söyledi. Bizi soğukta ormanda bıraktı. Üç dört saat bekledikten sonra dönmek zorunda kaldık. İşte hayat o zamandan sonra çok daha zor bir hal aldı...”

Şampiyonun zorlu yolu


YARIŞLARDAN BİSİKLET FABRİKASINA
Alhalabi, İstanbul’a parasız döndü. Birkaç gün cami avlusunda yattıktan sonra artık spor hayallerini bir kenara bırakıp Beylikdüzü’ndeki bisiklet fabrikasında işe başladı. Eski şampiyon günde 11 saat fabrika çalışsa da formda kalmak için parklarda antrenman yapıyordu. Alhalabi, duygularını “Bisikletim yanımda olsaydı pek çok sorunla daha kolay mücadele edebilirdim...” diye anlatıyor. Bir yıl önce Suriyeli bir medya yapımcılığı şirketinde iş buldu. Hayatı biraz düzene girdikten sonra yeniden bisiklet hayali kurmaya başladı. Çeşitli takımlarla irtibat kurmaya çalıştı. Hiçbirinden dönüş alamadı. Bir gün Instagram’da Peleton İstanbul adlı takımla karşılaştı. Alhalabi devamını şöyle anlatıyor: “Birkaç ay takımı izledim. Sürekli gelişiyorlardı. Mesaj atmaya utandım. Yeniden antrenman yapmak için sabırsızlanıyordum ama formdan düştüğüm için endişeliydim. Önce bir bisiklet alıp sonra iletişim kurmak istedim. Ancak imkanım olmadı ve sonunda Peloton’un kurucusu Tufan’a mesaj attım.”

‘YETENEK SAVAŞLA HEBA’
İki yıl önce kurulan ve 20 kişiden oluşan bir bisiklet takımı olan Peloton’un kurucusu Tufan Sağnak eski Suriye şampiyonunun mesajına geri döndü; tanıştılar. Alhalabi, “Cevap gelince mutluluktan ne diyeceğimi bilemedim. Tufan benim kahramanım!” diye anlatıyor. Sağnak da Alhalabi’nin mesajı karşısında heyecanlandığını anlatıyor: “Omar’ı araştırdım ve gördüm ki uluslararası pek çok yarışa katılmış, 23 yaş altında arka arkaya Suriye şampiyonu olmuş. Hem zamana karşı hem yol yarışlarında tecrübeli bir sporcu ve savaş yüzünden yeteneğini değerlendiremiyor. Böyle bir sporcunun heba olup yeteneğini söndürmesi çok üzücü. Bu yüzden elimizden geldiğince takım olarak Omar’ın rüyasını gerçek kılmaya yardım etmek istiyoruz.”

Alhalabi henüz takımla yollara çıkamıyor çünkü bir bisikleti yok... Ancak eski gücüne yeniden kavuşabilmek için beraber antrenman yapıyorlar. Sağnak, “Bisiklet bulunur bulunmaz yollara çıkacağız ve bundan sonra ‘Bizim takımımızda Suriye şampiyonu var’ diye anlatacağım!” diyor.

HİKÂYEM İNSANLIK İÇİN MESAJ OLSUN
2010-2015 yılları arasında kendi kategorisinde Suriye Ulusal Şampiyonu olan Omar Alhalabi, üç yıllık aranın ardından ilk defa Tufan Sağnak’tan ödünç aldığı bisiklete bindi. Duygularını şöyle anlatıyor: “Çekim için bir bisiklet geleceğini öğrenince mutluluktan ağladım. Yüzlerce kilometre bisiklete binmek istedim. Çok mutlu oldum. Havanın yüzünüze nasıl çarptığını hatırladım. Üç dakika boyunca iki yıllık anılar gözümde canlandı. Hikayemin insanlık için bir mesaj olmasını isterdim. Savaştan kaçtığımız için mülteciyiz ama ümitlerimiz var. Gelecekte bütün ülkeyi gezebileceğim bir bisiklet turu yaparak Türkiye’ye teşekkür etmek istiyorum.”

BAKMADAN GEÇME!