Salkım Hanım yetiş

SALKIM Hanım'ın Taneleri'ni tartışmaktan vazgeçmemeliyim.‘‘Kıbrıs elden gidiyor’’ diye avazı çıktığı kadar bağıran Rauf Denktaş, Salkım Hanım kadar medyada yer almış değil.Ne DGM'ler...Ne savaş...Ne kriz...Rauf Denktaş'ın, Salkım Hanım kılığında Ankara'ya gelmesi olasılığı fazla.Güzel sanatlara karşı ilgisiz oluşumuz ise yalan.Resim sanatı; hırsızlık malı Picasso tabloları yakalanınca... Mimarimiz; minareler rüzgárdan yıkılınca... Müziğimiz; Tarkan kızın dilini öpünce... Ve işte sinemamız; Salkım Hanım koalisyonu sallayınca tartışılıyor.*Tartışmaya gelince; filmi seyretmeyenler ile kitabı okumayanlar arasında geçiyor.Ben şimdiye kadar tartışmacılardan hem filmi seyretmiş, hem kitabı okumuş olanına rastlamadım.Ama en ateşli tartışmacılar kitabı okumamış, filmi de seyretmemiş olanlar. Ki, onlar ‘‘vatana ihanet suçu’’ diyerek ‘‘memleketin elden gittiğini’’ söylüyorlar.Burada ben de ‘‘Ya taksim, ya ölüm’’ diye durduk yerde bağırmalıyım.Ve beklenen müjde geliyor:‘‘Zaten gelinine tecavüz eden paşa bizim paşalardan değil, Hamidiye paşası...’’Şükürler olsun...Hamidiye paşası yapmışsa sorun yok.*Ben asıl, koalisyonu tehlikeye düşüren bu Salkım Hanım hadisesinin Başbakan Ecevit'e nasıl anlatıldığını merak ederim.Çünkü Salkım Hanım'ın bağcılık ve üzüm tarımı ile ilgili olduğunu sanıp, onu da köykent kapsamına alabilir. Biz de onun o ünlü şiirini Ege'de gerçekten barış için yazdığını sanmamış mıydık?..Sonuçta Salkım Hanım'ın Taneleri dört bir yanımızı kaplıyor.Bugünlerde getirilen varlık vergileri, Salkım Hanım yapıtında geçen Varlık Vergisi kadar gazete köşelerinde yer almış değil.İşte soğuklar bastırıp kar yağışları başlarken, aç-yakıtsız-sefil insanların dramı, yapıtta geçen ‘‘soğuk Aşkale sürgün günleri’’ kadar aydınlarımızın ilgisini çekmiş de değil.Ben size söyleyeyim:Eğer bu Salkım Hanım gibi birkaç hanım daha yetişse...Biz bu krizi, farkına varmadan atlatabiliriz.Bugünlerde olup bitenleri duymadan, görmeden...