Sakin kafayla...

Güncelleme Tarihi:

Sakin kafayla...
Oluşturulma Tarihi: Mart 27, 2005 00:00

TÜRKİYE neyse ki -en azından şimdilik- demokratik bir ülke. Şimdilik diyoruz, çünkü yetkililerin saklamaya çalıştığı bir skandalı ortaya çıkarmak için belge toplayan gazetecinin çantasından çıkan bilgi nedeniyle kendisine yeni Ceza Yasası gereğince (madde: 327) 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verildiği gün Hanya’yı Konya’yı hep birlikte göreceğiz.O gazeteci, sözünü ettiğimiz bilgiyi bir de yayınlarsa ayrı bir suç işlemiş olacak ve 329’uncu madde gereğince 5 yıldan 10 yıla kadar hapse mahkûm edilebilecek.Biz şimdiden söyleyelim de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı -daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan- yarın öbür gün bu da nereden çıktı demesin.Sayın Başbakan’ın dikkatini çekiyor mu bilmiyoruz ama kendisinin ifade özgürlüğü ile ilgili tutumu, son zamanlarda yeni gelişmelere yol açtı.Olay Cumhuriyet Gazetesi karikatüristi Musa Kart’ın, Başbakan Erdoğan’ı kedi şeklinde tasvir eden karikatürü nedeniyle Tayyip Erdoğan’ın dava açması ve Kart’ı 5 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm ettirmesiyle güncelleşti.Özendiğimiz demokrasilerde başbakanlar (veya öteki üst düzey kamu görevlileri) alenen hakarete maruz kalınca bile ‘demiş de ne olmuş?’ anlayışıyla yani hoşgörüyle karşılarken Erdoğan’ın ‘Bana bu yapılır mı?’ zihniyetiyle hareket etmesi tepki yarattı.Başbakan onunla da kalmadı. Aynı karikatür için Eskişehir’deki Sakarya Gazetesi’ni de dava etti. O mahkeme Erdoğan’ın davasını reddetti.Ama Tayyip Erdoğan bu tutumunu sürdürünce öteki mizahçılar (örneğin Penguen Dergisi karikatüristleri) Kart’ın yolunu izlediler. Böylece ‘bizi de dava et, bizi de mahkûm ettir’ demiş oldular.Bu, Sayın Erdoğan’a izlediği yolun yanlışlığını göstermenin bir yoludur. Bu yolun adı sivil itaatsizliktir. Anımsanacağı gibi böyle bir hareket ülkemizde de bir süredir özellikle Şanar Yurdatapan’ın öncülüğünde sürdürülmektedir. Metot, ‘yasanın suç saydığını biz yapıyoruz’ diyerek yürürlükteki yasanın çağımızın demokratik değerlerine uymadığını göstermek ve değiştirilmesini sağlamaktır.Eğer son zamanlardaki gelişmeler sadece yukarıdakilerden ibaret olsaydı Sayın Başbakan ‘ne de olsa bu kesimler bana muhaliftir’ diyerek kendini rahatlatabilirdi.Oysa kendisini destekleyen kesimler ve kalemler de Sayın Erdoğan’ın eleştiriye tahammülsüzlüğünden ve bunun sonucu olarak ağzından çıkan sözlerden, açtığı davalardan rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Bunun somut örneklerini dünkü Yeni Şafak ve Anadolu’da Vakit gazetelerinde bulmak mümkün. Nitekim bir yazar (adını vermeden) Erdoğan’ın ‘Çok kişisel, çok kendine özgü, çok dışarıda bırakıcı ve zaman zaman çok rahatsız edici bir üslup’ kullandığını söylüyordu. Öteki, ‘kızgınlığın bir liderde sağlık alameti olmadığını’ vurguluyordu. Üçüncüsü ise Erdoğan’ın çevresini sadece ‘evet efendim’cilerin aldığından yakınıyordu.Galiba Erdoğan oturup ne olup bittiğini sakin bir kafayla düşünürse iyi olacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!