Şafağın Gözü

Güncelleme Tarihi:

Şafağın Gözü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2001 00:00

1917 yılı, 13 Şubat günü Paris'teki otel odasının kapısını çaldıklarında yatağında kahvaltı ediyordu.‘‘Casusluk ve düşmanla işbirliği’’ iddiasıyla başına dikilen komiser Priolet ve beş arkadaşının önünde usulca yatağından kalktı.Banyoya gitti. Çırılçıplak döndü ve misafirlerine çikolata ikram etti.Mata Hari'nin sekiz ay sonra kurşuna dizilmesiyle sonuçlanan tutuklanma hikayesi böyle.Kurşuna dizilmesiyle ilgili anlatılanlar ise daha da renkli.Bazı iddialara göre, idam mangasını etkilemek için kürkünün altına hiçbir şey giymemişti.Bir diğer versiyona göre ise giyinikti ve gözlerinin bağlanmasını reddetmişti.Kendisini idama götüren davanın yeniden gözden geçirilmesi talebiyle, geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme gelen Birinci Dünya Savaşı'nın ‘‘en ünlü casusu’’ Mata Hari kimdi?Hollanda'nın ücra bir köşesinde Margaretha Geertruida Zelle olarak dünyaya geliyor. Onunla ilgili bildiğimiz tek doğru şey belki de ismi.Çünkü hayatıyla ilgili hikayelerin tümü de birbirinden farklı.Karıştıracağınız kitaplar, belgelerde 14 yaşında Katolik bir manastıra verildiği de var, babasının iflasından sonra La Haye'de amcasının yanına gönderildiği de. Hangisi doğru bilinmez ama 19 yaşında, uzak diyarlardan gelmiş, kendisinden 20 yaş büyük Hollandalı bir subayla evlendiği gerçek.Evliliği sırasında kocasıyla kimilerine göre Cava'ya, kimilerine Hindistan'a gidiyor. Buraların danslarından, giysilerinden etkileniyor ve Avrupa'ya döndüğünde Malezya dilinde ‘‘Şafağın Gözü’’ anlamına gelen Mata Hari adını alıyor.İki çocuğu oluyor. Oğlu esrarengiz bir şekilde zehirlenip ölüyor. Boşandığı kocası ise kızını alıp ortadan kayboluyor.28 yaşında Paris'e ayak basan Mata Hari, erotik danslarıyla ünleniyor. Olympia, Scala, Berlin, Madrid derken zirveye tırmanıyor.Peşindeki zengin erkekleri asla reddetmiyor. Parasız ama yakışıklı subaylara ise ‘‘hayır’’ diyemiyor.Araya savaş girdiğinde ne yazık ki işler tersine dönüyor.Kontratları iptal olunca beş parasız kalıyor.İşte tam bu noktada Almanya'nın Amsterdam'daki konsolosu devreye giriyor ve bol bir para karşılığında Mata Hari'ye casusluk teklifinde bulunuyor.Yıl 1915. Mata Hari'nin kod numarası H21.Bir yıl sonra Fransızlardan karşı casusluk teklifi geliyor.İki yıl sonra idam mangasının önünde can veriyor.Gerçek şu ki, Mata Hari ne Almanlara, ne de Fransızlara dişe dokunur bilgiler vermişti.Milliyetçilik adına soruşturma dosyasında tahrifat yapıldığını iddia eden tarihçi Leon Schirmann'a göre o sadece hayatın zevkleri peşinde koşan bir kadındı.Casusluğun ciddi bir oyun olduğunun farkında bile değildi.Casusların piri İstanbul'daydıBU hafta laf nasılsa casuslardan açıldı. Söylemeden geçemeyeceğim. Bugün hala ‘‘casusların piri’’ diye bilinen Rusya'nın eski başbakanlarından Yevgeni Primokav geçenlerde İstanbul'daydı.Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK'in daveti üzerine gelen Primakov'un yaptığı kapsamlı konuşmasını dinleyenlerin hiç aklına gelir miydi casus olduğu?Batılı uzmanların ‘‘her devrin adamı’’ diye tanımladıkları Primakov'un yaşamı ve casusluğuyla ilgili rivayet muhtelif. 1960'lı yıllarda Kahire'de Pravda'nın muhabiri olarak çalışırken KGB ile ilişki kurduğu sanılıyor. Arap dünyasıyla yakın ilişkisinden ötürü kendisine takılan başka bir lakap da, ünlü casus Lawrence'a atfen ‘‘Yevgeni of Arabia’’.Araplara yakınlığına rağmen, 1970'li yıllarda Mossad ile KGB arasında nükleer silahlarla ilgili enformasyon köprüsü kuran Primakov..1980'li yıllarda Afganistan'da Necibullah'ı iktidara getiren yine o.Bizimle ilgisine gelince, Apo'yu Şam'dan alarak Rusya'ya getirten ve teröristin sığınma talebini reddederek kısa sürede ondan kurtulmayı başaran da Primakov.Mata Hari ne denli amatörse, Primakov o denli profesyonel biri anlayacağınız.. Buğday yerine yerfıstıklı tereyağAFGANİSTAN konusunda Fransa'nın bir numaralı uzmanı gözüyle bakılan Olivier Roy ile ABD saldırısından önce yaptığım telefon konuşmasında şöyle demişti: ‘‘Afganlılar aç. Şu anda Amerikalıların yapacakları en iyi şey onlara buğday çuvalları atmaktır.’’Geçen gün Le Monde Gazetesi'nin birinci sayfasında ne okuyorum?Amerikalıların havadan attıkları yardım paketlerindeki yiyecekler Afganlıların damak tadına hiç uygun değil.‘‘Yerfıstıklı tereyağını bu zavallı adamlar ne yapsın’’ diyor bir Fransız gazeteci. Öyle ya buğday ya da pirinç atmak varken Afganistan ovalarına aç Afganlara yerfıstıklı tereyağ atmanın anlamı ne?Bilgi notu: Geçen hafta, 8-9 Kasım tarihlerinde yapılacağını duyurduğum ‘‘Dünya yönetici Kadınlar’’ Forumunu düzenleyen Marmara Grubu Vakfı'nın telefonları şöyle: 2130556-57-58. Yer ise Dedeman Oteli
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!