Sadece Patrik mi dertli?

Güncelleme Tarihi:

Sadece Patrik mi dertli
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2005 00:00

NİYETİMİZ başka idi. Biliyorsunuz son günlerde gazetelerimizde ‘Patrik’li, ‘Papa’lı bol haber var:Papa 16. Benedikt’in Patrik Bartholomeos tarafından İstanbul’a davet edilmesiyle başlayan bu tür haberler çeşitlenerek sürdü gitti. Bu arada Patrikhane’ye bağlı bir kısım vakıf mallarına devlet tarafından el konulması da ön plana çıktı.Patrikhane’nin bu son konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) açtığı davanın ilk duruşması yapılınca bu konu öne geçti:Patrikhane, Türkiye’nin (Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Hazine’nin) ‘Kendi vatandaşlarına (gayrimüslimlere) ayrımcılık yaptığını; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) mülkiyet hakkını garanti altına alan hükümlerini ihlal ettiğini, çünkü bu vakıflara ait taşınmaz malların mülkiyetini kendi üzerine geçirdiğini’ iddia ediyor.Ayrıntıya girecek kadar yerimiz yok ama şu kadarını söyleyelim:Devleti temsil eden avukatın beyanına göre bu şekilde devlete geçen malların sayısı 900 imiş. Oysa karşı tarafa göre ‘gayrimüslimlere ait 160 vakfın tam 2 bin 570 parça malına’ devlet el koymuş.Devletimizin huyunu bilmesek diyeceğiz ki ‘Yok efendim... Bizimkiler hukuka çok saygılıdır. Böyle şeyi katiyyen yapmazlar.’Oysa bildiklerimiz tam tersini söylüyor:Somut örneğe geçmeden -hálá aynı şekilde olup olmadığını bilmediğimiz- bir örnek verelim:Devlet belli bir yerin kadastrosunu çıkartır. Sonra kadastronun yaptığı tespiti ilan eder. Buna kimi ‘benim malım başkasının üzerine kaydedilmiş’ diyerek, kimi ‘sınırlar yanlış çizilmiş’ diyerek itiraz eder. Bu aşamada devreye Orman İdaresi adına Hazine de ‘Burası ormandır’ diyerek girer. Devletle vatandaş mahkemelik olur. Yargıç ‘Bu arazi orman mı değil mi?’ diye ‘bilirkişiye’ sorar. Bilirkişi Orman İdaresi’dir. Yani mahkeme taraflardan birine bilirkişilik yaptırmış olur. Mahkeme buna göre karar verir. Tabii vatandaşın malına böylece devlet tarafından el konulmuş olur.Patrik sanıyor ki bu sadece gayrimüslim vakıflarına yapılıyor. Yani o AİHS’nin sırf kendilerine gelince ihlal edildiğini sanıyor. Oysa elimizde Mardin Kadastro Mahkemesi’nde açılmış ve kesin hükümle bitmiş 1989/54 sayılı bir davanın dosyası var:Ensari Ailesi’ne mensup bir vakfın yöneticileri dedelerinden kalma mallara Hazine’nin -yukarıdaki benzer bir yolla- el koyması üzerine haklarını aramışlar. Mardin’in merkezindeki 31 bin 80 metre kare arsanın kendilerine iadesini istemişler. Yerel yargı iki kere ‘Haklısınız’ demiş. Yargıtay ilk kararı ‘usul eksiği’ gerekçesiyle bozmuş. O eksikler giderilmiş. Yargı tekrar ‘Aile haklıdır’ demiş. Bu defa Yargıtay birinci kararıyla hiç ilgisi olmayan yeni usul hataları icat edip kararı tekrar bozmuş. Yerel mahkeme de adalet dağıtacağım diye Yargıtay’la kavga etmektense, ‘lanet olsun’ dercesine hareket edip, ‘Hazine’nin el koyması yerindedir’ diye karar vermiş.Yer olmadığı için ötekileri anlatamıyoruz. Örneğin biri var ki, aynı daire aynı üyelerle aynı dosyaya iki kere evet, iki kere hayır demiş.O dosyayı bir Yargıtay üyesine gösterdik. Hayretten dilini yutacaktı. Hukuk devletinin böyle işlediği bir yerde Patrik neyin hesabını soruyor ki?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!