Güncelleme Tarihi:
Kapadokya hakkındaki romanlarıyla, öykü ve inceleme kitaplarıyla tanıdığımız çok yönlü yazar Gürsel Korat son romanı Rüya Körü ile İstanbul’un tarihi surlarının içine girerek, bizi büyük bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. 1143-1180 arasında İmparator Manuil Komninos döneminde yaşanan olayların eşliğinde, gelecek zamanı rüyalarında olduğu gibi gören Stefanos’un soluk soluğa okunacak büyük hikayesi, büyük bir canlılıkla zamanın saray, Ayasofya, hipodrom ve yakın çevresindeki dünyayı resmediyor.
Gürsel Korat, tarihsel gerçekliği hiçbir zaman roman gerçekliğinin önüne çıkarmayarak, ayrı bir tutum izlediğini yıllardır söyleyen bir yazar. Tarihsel romanlarında ona gore bilimin dinin veya siyasetin referanslarıyla yazmak, baştan sonucunu bildiğimiz heyecansız bir oyuna benziyor. “Hatta daha kötüsü, böyle romanlar böbürlenme ve aşağılama içeriyor ki, romanın hiçbir kesimin veya zümrenin böbürlenme aracı olmasının kabul edilemez” diyerek kesin tavrını belirliyor.
BİZANS DÜŞMANLIĞI YOK
Bütün yapıtlarında Selçuklu dünyasına özel bir önemle ve bilgiyle eğildiğini hissettiren yazarın, yeni romanı çok şaşırtıcı bir biçimde hem Selçuklu dünyasını hem de Bizans İmparatorluğu’nun 12. yüzyılını çarpıcı bir biçimde resmediyor. Yazar, kitabında özel bir önemle altını çizmese de Bizans İmparatorluğu, Anadolu Selçuklu Devleti gibi ifadeler kullanmıyor. Bunun yerine o dönemdeki söylenişiyle Doğu Roma veya Rum Sultanlığı gibi adları yeğliyor. Kitabında kesin olarak
ÖZGÜN, AYRIKSI BİR DİL
Rüya Körü’nde gelecek zamanın bir bölümünü bilmenin, insanı mutlu edeceğini düşünmek konusu çok çarpıcı bir biçimde irdelenmiş; böyle bir olasılığın olmadığını kitabı bitridiğiniz zaman şaşırarak hissediyorsunuz. Kitapta o kadar yaşantıya dayanan yüksek kıvamlı saptamalar var ki, insanın geleceği bilmeye uğraşması şu yargıyla çok küçümseniyor: “İnsan geleceği bilmek ister, tamam da, bugünü yaşadığı için bugünü bildiğini zanneder. En az gelecek kadar bugün hakkında da bilgimiz yoktur.”
Gürsel Korat, popüler edebiyat içinden keşfedilecek bir yazar değil. Fakat bir keşfedildi mi, yazar olarak insana vaadettikleri çok fazla olan bir isim. Gürsel Korat’ın dili, kendi dünyasını öğreten, kimseye ait olmayan, ayrıksı bir dildir. Yazar, kitaplarına sinmiş bilgiyi okurun üstüne boca etmez, sabırla anlatır ve onun özellikle Zaman Yeli, Kalenderiye ve Rüya Körü’nde gösterdiği yüksel anlatım düzeyi ve belagat gücü, dikkatli okuru kendine bağlar.