Röportaj skandalı

Güncelleme Tarihi:

Röportaj skandalı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ya CBS muhabiri suikastçı olsaydı

AMERİKAN CBS muhabirinin, özel korunan Yozgat Mülteci Kampı'na sızarak, 3 koruma, 5 araç ile olağanüstü güvenlik önlemleriyle getirilen Ahmet Behbahani ile röportaj yapması skandal yarattı. CBS Televizyonu'nun korumaları atlatması, ‘‘Demek ki Behbahani'yi öldürmek isteyen biri olsaydı kolayca Behbahani'yi yokedebilirdi’’ yorumlarına da neden oldu.

3 GECE KALDI Ahmet Behbahani'nin, 7 Mart 2000 tarihinde Türkiye'ye kaçtıktan sonra Yozgat'taki BM'nin Mülteci Misafirhanesi ve Kampı'nda 3 gece kaldığı, ardında da özel ekiplerce gizlice başka bir yere götürüldüğü bildirildi. İran'dan kaçarak 4 ay önce Türkiye'ye sığındığı iddia edilen Behbahani, eşi ve 3'ü kız toplam 5 çocuğuyla 22 Mayıs tarihinde Yozgat Mülteci Misafirhanesi'ne getirildi. Burada 3 gece kaldıktan sonra 25 Mayıs tarihinde bilinmeyen bir yere götürüldü. ABD'li gazeteci ve televizyoncular 25 Mayıs sabahı kente gelerek Behbahani ile görüşmek istediler. Yozgat Emniyet Müdürlüğü bu görüşmeye izin vermedi. Yerinin belli olması ve kimliğinin ortaya çıkması üzerine Behbahani'yi getiren Ankara'da görevli aynı Türk güvenlik ekibi, İranlı istihbaratçıyı akşam saatlerinde alarak gizlice götürdü.

MÜLTECİ GİBİ Muhabir Lesley Stahl'a göre CBS, Behbahani'nin Türkiye'ye kaçtığını İran'ın Paris'te sürgünde yaşayan eski Başbakanı Beni Sadr vasıtasıyla öğrendi. CBS ekibi olağanüstü güvenlik önlemleri nedeniyle binaya giremedi. Bunun üzerine ekipte prodüktör yardımcısı olarak görev yapan İran asıllı Roya Hakakian, başörtüsü takarak, İranlı bir sığınmacı gibi tesise girmeyi ve Behbahani'ye ulaşmayı başardı. Stahl, tesise girenlerin üzerinin aranması nedeniyle Hakakian'ın, herhangi bir ses veya görüntü kayıt cihazını içeriye taşıyamadığı ve Behbahani'nin Hakakian ile ‘kaydedilmeyen’ bir konuşma yaptığını söyledi. Behbahani, Lockerbie faciası ve diğer eylemler konusunda itiraflarda bulundu.

İKİNCİ GÖRÜŞME CBS çalışanı Roya Hakakian, Lockerbie katliamıyla ilgili kanıt belgeleri almak için ikinci kez Behbahani'nin kaldığı tesise gitti. Ancak 5 dakika sonra Türk yetkililer içeri girerek, İranlı'yı götürdüler. Behbahani'nin Ankara'ya götürülmüş olabileceğini belirten CBS, götürülmeden önce kendilerine bir mesaj vermeyi başaran Behbahani'nin Türklerin kendisini ölüm cezasıyla karşı karşıya kalabileceği İran'a iade etmelerinden korktuğunu kaydetti. Muhabir Stahl, bunun üzerine temesa geçtikleri ABD'nin Ankara Büyükelçisi Mark Parris ve CIA istasyon şefinin, Behbahani ile görüşmek için Türk makamlarına başvurduklarını savundu. CBS'e göre, bu izin Türk makamlarınca bir süre reddedildikten sonra verildi ve CIA görevlileri Cuma ve Cumartesi günü Behbahani ile görüştüler. Stahl'ın, ‘Türkler, bu İranlıyı Amerikalılar ile görüştürmekte neden isteksiz davrandı?’ sorusuna, CBS için çalışan eski CIA görevlisi Baer, ‘Çünkü Türkler, öncelikle Behbahani’yi, İran'ın Türkiye'deki terörist faaliyetleriyle ilgili bilgi almak için sorguluyorlar' şeklinde yanıtladı. Baer, Behbahani'nin açıklamalarıyla Lockerbie faciasında Libya ile İran arasında ilk somut bağlantının ortaya çıkmakta olduğunu ve bu durumun soruşturmanın yeniden açılmasını gerekli kılabileceğini de söyledi.

ABD televizyonuyla burada görüşmüş

Yozgat kent merkezinin Sıvas girişi yönünde E-88 Karayolu'nun yanında 100 yataklı 2 katlı sosyal tesisleri bulunan mülteci kampına girişler, olayın basına yansamasından sonra Emniyet Genel Müdürlüğü'nce yasaklandı. 80 mültecinin kaldığı binaya görevliler dışında kimsenin girişine izin verilmiyor. Bir süre öncesine kadar, burada kalan yabancıların geldikleri ülkeler ve geliş nedenleriyle ilgili röportaj yapmamak kaydıyla, sadece belirlenen sınırlar içerisinde fotoğraf çekilmesi ve günlük yaşamları hakkında bilgi alınmasına izin veriliyordu. Birleşmiş Milletler Yabancılar Yüksek Komiserliği'ne bağlı İstanbul ve Mersin'deki kampların kapatılmasıyla tek kalan Yozgat Mülteci Misafirhanesi ve kampı, sıradışı yabancıları da konuk ediyor. 2'nci Dünya Savaşı sırasında Yozgat'ın Eskipazar Mahallesi ve Yerköy İlçesinde çadırlarda ‘‘esir kampı’’ adı altında kurulan yabancılar kampı, 1967 yılında resmi hüviyetine kavuşarak, BM gözetiminde Yozgat Emniyet Müdürlüğü denetiminde yabancı sığınmacıları konuk etmeye başladı. Rusya'dan su tabancasıyla uçak kaçırıp, Sinop'a indiren baba oğul Karavoyolar, yine Rusya'dan askeri uçakla kaçıp Trabzon havalimanını inen askerin yanı sıra, İran'da Şah'ın en yakınları ve istihbarat servisinin başı bir generale kadar bir çok ünlü isim Yozgat Mülteci Misafirhanesi ve kampında kaldı. 1998 yılında eşi ve 5 çocuğu ile birlikte Saddam'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan General Akil Aziz, geçtiğimiz yıl Mart ayı başlarında sığınma talebi kabul edilip ABD'ye gidene kadar burada kaldı. İran devriminin ardından Şah Rıza Pehlevi'nin adı açıklanmayan istihbarat şefi de burada kalmıştı.

ABD istesin, verelim

Şubat ayı başında Türkiye'ye gelip BM Van temsilciliğine başvuran Ahmed Behbahani ısrarla ABD'ye gitmek istemesine rağmen, ABD ve BM halen kendisine sığınma hakkı vermedi. Üst düzey bir yetkili, ‘‘Behbahani anlatıldığı gibi çok önemli bir kişi olsaydı, ABD çoktan onu özel uçakla alır, götürürdü. Behbahani'yi sorgulayan CIA bile söylediklerini çelişkili buldu. Bu yüzden aradan 4 ay geçtiği halde sığınma hakkı verilmedi’’ dedi. Üst düzey yetkili, ‘‘Behbahani, şu anda hem bizim, hemde BM'nin gözetiminde tutuluyor. ABD veya BM, kendisine sığınma hakkı versin, vize versin, hemen istediği ülkeye göndeririz. Zaten biz de onu bekliyoruz’’ dedi. Aynı yetkili, ‘‘Ahmet Behbahani, ‘Beni takip ediyorlar. Her an öldürebilirler. Beni koruyun' dediği için kendisini koruyoruz. Yoksa, Yozgat Mülteci Kampı, misafirhanedir, cezaevi değil. O misafirhenede kalanlar istedikleri kişiyle görüşebilirler. Orası BM'ye bavuran kişilere sığınma hakkı verilene kadar geçici süreyle barındıkları yerdir’’ dedi.

TÜRKLER SORGULUYOR CBS televizyonu ise Ahmet Behbahani’nin gözden düştüğü için Türkiye'ye kaçtığını ve kendisini gözetim altında tutan Türk makamları tarafından, İran'ın Türkiye'de yürüttüğü terör faaliyetlerine ilişkin sorgulandığını ileri sürdü. Ahmet Behbahani ile ilgili iddialar dün sabaha karşı CBS televizyonunun ‘60 dakika’ adlı programında yayınlandı. Ankara yakınlarında olduğu öne sürülen bir bölgeden bildiren Lesley Stahl, Behbahani'nin, diğer İranlı mültecilerle birlikte bir binada, Türk yetkilileri tarafından gözetim altında tutulduğunu 5 silahlı kişi tarafından korunduğunu söyledi.

Gazeteci rolüyle Kasımlo'yu öldürdüm

İşte İranlı ajan

CBS'in başörtülü prodüktör yardımcısı Roya Hakakian'ın önce gazeteci olduğuna inanmayan Ahmet Behbahani, bu sırada önemli bir itirafta bulundu. Behbahani, ‘Ben de Viyana’da, İranlı muhalif (Abdurrahman) Kasımlo'yu gazeteci kılığında yaklaşarak öldürdüm. Sen böyle biri olabilirsin' dedi. Ancak Hakakian'ın gazeteci olduğuna inandıktan sonra Behbahani, çeşitli itiraflarda bulundu. 4 ay önce kaçarak Türkiye'ye sığınan ve 10 yıl süresince İran'ın dış terör faaliyetlerini yöneten Behbahani, bu operasyonlarda bizzat görev alıp almadığının sorulması üzerine birkaç yerde bu eylemleri gözeten ve koordine eden kişinin kendisi olduğunu vurguladı. Halkın Mücahitleri Örgütü, İKDP liderinin üst düzeyde bir İranlı yetkiliyle Viyana'da İran'a geri dönmeyi görüşürken İranlı ajanlar tarafından öldürüldüğünü iddia etmişti. Ancak İran, bölgede huzursuzluk çıkarmak isteyen Irak'ın Kasımlo'yu öldürdüğünü iddia etmişti.

Rafsancani ile akraba

İngiliz Parlamenter İnsan Hakları Grubu'nun hazırladığı İran terör raporuna göre, Türkiye'ye kaçan Ahmed Behbahani, eski Cumhurbaşkanı Rafsancani'nin akrabasıydı ve terör eylemlerini koordine eden birimin başındaydı. Rapora göre, terör suçlarının planlanması ve uygulanması Rafsancani'nin kurup yönettiği Cumhurbaşkanlığı İstihbarat Dairesi tarafından yapıldı. Cumhurbaşkanı'nın akrabası olan Ahmed Behbahani tarfından yönetilen daire ise suikast hedeflerini belirliyor ve hangi organın komployu uygulayacağına karar veriyordu. Rafsancani'nin onayladığı ilk plan, İstihbarat Bakanlığı'na gönderiliyordu. Plana son onayı ise Yüksek Güvenlik Konseyi veriyordu. Rafsancani'nin başkanlığını yaptığı konseyde Ahmed Behbahani ise İstihbarat Bakanı Ali Fallahian'ın yardımcısı olarak görev alıyordu.

İran Kürtlerinin 1 numaralı lideriydi

Behbahani'nin Viyana'da kendisini gazeteci gibi tanıtıp öldürdüğünü itiraf ettiği Dr. Abdurrahman Kasımlo, bir zamanlar İranlı Kürtler'in bir numaralı lideriydi. 1973 tarihinde İran Kürdistan Partisi Genel Sekreterliği'ne seçilen Kasımlo, 1976-78 yıllarında Paris Sorbonne Üniversitesi'nde Kürt Dili ve Medeniyeti dalında hocalık yaptı. 1979'daki İslam Devrimi'nden sonra İran'ın Kürtlerin yaşadığı bölgede kontrolü sağlamasının ardından Irak'a kaçmıştı. İran-Irak savaşı sırasında 8 yıl Irak'ta kalarak Bağdat yönetimiyle işbirliği yaptığı iddia edilen Kassemlu, savaş sonrasında Avusturya'ya sığındı. Kasımlo, İran'a dönme planları yaptığı sırada 1989 yılının Temmuz ayında Viyana'da suikaste uğradı.

CIA MI-6'dan bilgi istemiş

CBS, Türk yetkililer tarafından Ankara'ya götürülmesi üzerine Behbahani'nin statüsüyle ilgili Washington'da üst düzey bir yetkiliye başvurduklarını belirtti. Ancak yetkililer, ne Behbahani'nin kim olduğunu, ne de Türkiye'de ne aradığını bilmiyorlardı. Bir kaynağa göre bunun üzerine Merkezi Haber Alma Örgütü (CIA), Behbahani'ni hakkında bilgi almak için İngiliz istihbarat örgütü MI-6'e başvurdu. MI-6, CIA'nin merak ettiği sorunun cevabını verdi. Bunun üzerine CIA, ‘Peki siz nereden biliyorsunuz?’ sorusunu yöneltti. MI-6'in cevabı ise basitti, ‘Bunu bize siz bildirmiştiniz.’ İngilizlerin verdiği bilgi üzerine eski dosyalarını gözden geçiren CIA, Ahmet Behbahani'nin İran'ın terör eylemlerini koordine ettiğini doğruladı. ABD'li bir yetkili Washington'da CBS'e yaptığı açıklamada, ‘Hükümet, bu terör eylemlerinin açığa çıkmasını istiyor, eğer insanlar güvenilir bilgiler veriyorsa bunları duymazlıktan gelemeyiz’ dedi. ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, önceki gün CNN'e yaptığı açıklamada ise ‘Doğrusu ilgi çekici bir haber.’ dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!