Rektörler tartışıyor

Güncelleme Tarihi:

Rektörler tartışıyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2000 00:00

Haberin Devamı

Seçim miAtama mı?

Cumhurbaşkanı ile YÖK arasında yaşanan son rektör atamalarıyla ilgili gerginlik, sistemin tartışılmasına neden oldu. Hürriyet, rektörlere uygulama konusundaki görüşlerini sordu, önerilerini aldı. Genel görüş, uygulamanın demokratik olmadığı yönünde. İşte rektörlerin Hürriyet’ten Belgin Çoban’a söyledikleri...

Sokaktaki adam olsam konuşurdum

BU bir yasadır. Biz yasayı uygularız. Yasaların demokratik olup olmadığı konusunda benim görüş bildirmem doğru olmaz. Rektör Mustafa olarak bir şey söylemem. Ancak sokaktaki, vatandaş Mustafa olsam o zaman tartışırım.

Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz

(Atatürk Üniversitesi Rektörü)

YÖK'ün elinden bu yetki alınamaz

ŞU anda sistem, devletin kurumlarında getirdiği kurallarla yapılan bir seçmedir. Türkiye'ye uygun bir sistemdir. Eğer, tamamen seçime yönelik bir sistem gelirse rektörler ne kadar rasyonel bir seçimle gelecekler. Şu andaki sistemde de öğretim üyeleri kendisi belirliyor adayları. YÖK'ün kriterlerinde, güzel bir değerlendirme yapılıyor. YÖK'ün elinden bu yetki alınamaz. Değerlendirmede, bilimsel özgeçmiş önem kazanıyor. Çünkü sonuçta gelinecek makam, bilimsel bir makam. Bununla birlikte, rektörlük görevi için bir döneme inmekte yarar var. Ama 5 yıl olsa sanki daha iyi olacak.

Prof. Dr. Nusret Aras

(Ankara Üniversitesi Rektörü)

Bu olaylarla üniversite yıprandı

BU bir seçim değil tabii. Demokratik olmaktan da uzak. Gerçekleşen olaylar yüzünden 'üniversite' yıprandı.

Mevcut uygulamadaki üç aşamayı kaldırmak lazım. 6 aday belirleyip YÖK'e sunmak yerine, öğretim üyeleri tarafından yapılan bir seçimde en çok oy alan iki kişiyi YÖK'e bildirmek daha net olur. YÖK kendi takdirini cumhurbaşkanına sunar. YÖK'ü tamamen silmek gibi birşey düşünülemez. Bu arada, 4 sene rektörlük görevi için yeterli gibi gözükmüyor. Tek dönem için 5 sene olabilir. Fevkalade olanı ise 2 dönem üstüste görev yapılmasıdır.

Prof. Dr. Ülkü Bayındır

(Ege Üniversitesi Rektörü)

Tırpanlanması gerekir

GERÇEKLEŞEN olaylar ile bu sistemin kör noktaları ortaya çıktı. Bunların tırpanlanması gerekir. Ama ne yapılması gerektiği konusunda bizlerin birşey söylemesi sözkonusu olamaz.

Herkes bizim gibi olsa seçim derim

HER seçimin kendine göre arızası var. En iyi sistemler en kötü ellerde zarara uğrar. Önemli olan doğru kafalar yetiştirebilmektir. En kötü sistemler, iyi ellerde en iyi sonuçlar verebilir. Dolayısıyla tüm bunlar, insanların gelişmişliği ile ilgili.

Bütün üniversiteler Anadolu Üniversitesi gibi olsa seçim yapalım derim. Çünkü Anadodolu Üniversitesi'nin tüm öğretim üyeleri Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlıdır. Burada siyasetin ve partilerin etkisini göremezsiniz. Dolayısıyla üniversite bünyesinde yapılan seçim rektör belirlemek için yeterli olacaktır. Ancak diğerleri için aynı şeyi net bir biçimde söyleyemeyiz. Bu noktada dikkatli olmak en iyisidir.

Her ülke kendine göre iyi veya kötü, şartlarına uygun olan bir sistem uygulamaktadır. Bizde de böyle bir sistem oluşturulmuştur. Ama önemli olan doğru ellerde, gelişmiş insanların elinde işliyor olmasıdır sistemin.

Rektörlük görevi bir dönem olmalıdır diyemeyiz. Bir rektör ancak 2 senede tanır makamını ve kalan 2 senede birşeyler yapmaya vakit bulamaz, nasıl geçtiğini anlayamaz.

5-6 yıllığına tek dönem olsun

6 aday çıkarmak bizim için zor oluyor. Kimse ismini 1 oy almış olarak görmek istemez. İlla da bu sistem devam edecekse 3 aday seçilebilir. YÖK'ün buradaki konumu hakkında birşey söyleyemiyorum. Çünkü ne gibi kıstaslarla rektör isimlerinde karar kıldıklarını bilmiyorum. Bildiğim şey, rektörlük bir amaç değil, bir araçtır. Bu sistemi tamamen terkedemezsiniz. Devlet, parayı, bütçeyi veren olduğu için onun kontrol imkanını elinde tutmak ister. Rektörlük görev süresine gelince, tek dönem olması iyidir, ancak süresi uzatılabilir. Sanırım 5-6 sene olması daha sağlıklı.

Prof. Dr. Şan Öz-Alp

Ne demokratik ne akademik ne de bürokratik

REKTÖRLÜK seçimlerinin demokratik bir tarafı yoktur. Önce demokratik olması için her öğretim üyesinin demokratik haklara sahip olması gerekir. Şu anda hangi fakültenin öğretim üyesi daha fazla ise onların anlaştıkları, seçtikleri kişi işbaşına gelir. Örneğin Tıp ve Ziraat.

Akademik hayatta ilk basamakta olan yardımcı doçentler fazladır ve onların anlaştıkları aday olmaktadır. Bunlar değişik gruplar oluştururlar; siyasi olabilir, doktrinlere kaymış olabilir. Yani memleketin aleyhine olabilecek kişileri aday yapabilirler. Sistem, üniversitelere zarar veren bir yapıya kavuşmuştur. Siyasetin pis yönlerini üniversitelere sokmuştur. Bu sistem ne demokratik, ne akademik ne de bürokratik. Yardımcı doçentler bu sistemin dışında bırakılmalıdır. ODTÜ'de örneğin en iyi gelişme gösterdiği dönem üst düzey bürokratların olduğu mütevelli heyeti halinde yönetilen dönemdi. Eğer tamamen seçimle rektörler belirlenirse bölücü, yobaz veya komünist birini de seçebilirsiniz.

Seçimler, akademik hayatı tahrip ediyor

Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu

(İnönü Üniversitesi Rektörü)

BEN seçimlere tamamen karşıyım. Bu seçimler akademik hayatı tahrip ediyor. Öğretim üyeleri arasında siyasi ve gayri siyasi bölünmelere neden oluyor. Seçim zamanında aylar öncesinden başlıyor çalışmalar, bu arada eğitim hayatı duruyor. YÖK, TÜBA, TÜBİTAK tarafından Cumhurbaşkanlığı nezdinde bir komisyon oluşturulur. Araştırmalar yapılır. Gerek üniversite içinden, gerekse dışından yapılır. Bu bir yöntemdir. Ama kimsenin toplumun geleceğini yeşertecek üniversitelerde böyle 'yapboz tahtası' gibi oynamaya hakkı yok. Türkiye'de akademik ortamı tahrip eden part-time da dahil üniversal sistemde ciddi değişikliklerin yapılması gerekir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!