Rektör Alıcı’ya sadece bir öneri

Güncelleme Tarihi:

Rektör Alıcı’ya sadece bir öneri
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2000 00:00

Deniz SİPAHİDOKUZ Eylül Üniversitesi'ndeki tartışmaların benzeri şimdi Ondokuz Mayıs ve Dicle Üniversiteleri'nde yaşanıyor.Yine meydanlarda toplanılıyor, cüppeler bırakılıyor, üniversite koridorlarındaki tartışmalar bitmek bilmiyor.Bu sefer eşler de devrede...Haksızlığa uğradıklarını söyleyen profesörlerin eşleri, ‘‘Kocalarımızın tek suçu çıksın kendimizi yakarız’’ diyecek kadar atamaları bir kan davasına dönüştürmeye niyetli.En başından bu yana YÖK sisteminin artık değişmesi, üniversitelerin özerk hale gelmesi, rektörlerin de mütevelli heyetleri tarafından seçilmesi gerektiğini savunuyorum.Dokuz Eylül'de yaşananları da hep bu çerçevede değerlendirdim.Şimdi herkes, 1980 öncesi yaşanan olayların tekrarından endişe ediyor.Konuştuğumuz öğretim görevlileri; gereksiz çekişmelerin, bilimsellikten uzak tartışmaların üniversiteleri bir kaos ortamına sürüklediğini söylüyorlar.Son 20 yılda Türkiye'de birçok şey değişti.Öncelikle Türk insanının dünyaya bakışı, yaşam tarzı, vizyonu değişti.Demokrasinin olgunlaşması adına önemli mesafeler katedildi.İstikrarsızlığın bu ülkeye nelere malolduğu, kısır çekişmelerin ülkeye zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramadığı açıkça ortaya çıktı.Türkiye'deki o hızlı değişim sürecinden nasibini alamayan devletin kurumları oldu.Ülke gerçeklerine dar gelen kanunlardan, dünya standartlarına uymayan yönetim modellerinden maalesef kurtulamadık.YÖK de, saydığımız bu kurumlardan biridir.Bugün 17 vakıf üniversitemizde son derece kaliteli eğitim yapılmaktadır.Bilkent, Koç, Sabancı, Bilgi, Başkent gibi üniversitelerimiz daha şimdiden birçok bilimsel başarılara imza atmıştır.Bu üniversitelerimizin hiçbirinde yönetim sıkıntısı yoktur.Siyasileri çatlatır şekilde seçim kampanyaları yaşanmamıştır.Öğretim görevlileri arasında dargınlık, kırgınlık, dedikodu yoktur.Yapılması gereken; Meclis açılır açılmaz YÖK'ün masaya yatırılarak ele alınmasıdır.YÖK, ülkenin eğitim politikalarına makro ölçekte katkı koyan bir yapıya kavuşturulmalıdır.Rektörlerin görevleri de akademik planlama sınırları içerisine çekilmelidir.*DİYORUZ ki...Üniversiteler, bir ülkenin en seçkin kurumlarıdır.Bu saygınlığı azaltacak her türlü tavırdan kaçınılmalıdır.Üniversiteyi üniversite yapan da akademik kadrolarıdır.Kendilerini ispatlamış, bu nitelikli insanların Cumhurbaşkanı'nın atamasından sonra tartışmaları devam ettirip kaosu büyütmeleri doğru değildir.Üniversiteler ülkenin beyni, dinamizmi, itici gücü olmaya devam etmelidir.*VE Dokuz Eylül Üniversitesi'nin yeni Rektör'ü Emin Alıcı'ya bir öneri...Barış ve huzur ortamının yakalanması için en önemli görev size düşüyor.Gelin Fethi İdiman, Faik Sarıalioğlu ile her iki profesörümüze de oy veren öğretim görevlilerimizi kucaklayarak bu güzide üniversitemizi başarıdan başarıya koşturtun.Bütün Türkiye'ye bir mesaj vermek adına Prof. Dr. Faik Sarıalioğlu'ndan Rektör Yardımcısı olarak görev yapmasını rica edin.Prof. Dr. Fethi İdiman'ın da önereceği bir ismi de Rektör Yardımcısı olarak atayın.Böylece kavganızın koltuk kavgası değil, Dokuz Eylül Üniversitesi'ni Türkiye'nin en iyisi yapma kavgası olduğunu kanıtlayın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!