Rapor tam üyelik yolunda olduğumuzun göstergesidir

Güncelleme Tarihi:

Rapor tam üyelik yolunda olduğumuzun göstergesidir
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2010 00:00

Avrupa Birliği 2010 İlerleme Raporu'nun açıklanmasının ardından Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış düzenlediği basın toplantısında 'Raporun kapsamlı değerlendirmeler içermesi tam üyelik yolunda doğru adımlar attığımızın en açık göstergesidir' dedi.

Haberin Devamı

Bağış'ın basın toplantısından satırbaşları şöyle:

 

1998 yılından bu yana, Avrupa Komisyonu tarafından tüm aday ülkeler için olduğu gibi Türkiye için de her yıl İlerleme Raporu yayımlanmaktadır. "Türkiye'nin 2010 Yılı İlerleme Raporu" ile diğer aday ve potansiyel aday ülkelerdeki gelişmelerin değerlendirildiği "2010-2011 Genişleme Stratejisi Belgesi" bugün yayımlanmıştır. Bu rapor Türkiye için hazırlanan 12. İlerleme Raporudur.

 

2010 İlerleme Raporu'nun ülkemiz, milletimiz ve AB sürecimiz açısından hayırlara vesile olmasını diliyorum.

 

Ekim 2009-Ekim 2010 dönemini kapsayan İlerleme Raporu, bu dönemde kabul edilen mevzuatı ve uygulamaya konulan somut tedbirleri içermektedir.  Tüm aday ülkeler için geçerli olan bu usul çerçevesinde, Komisyon adaylar arasında eşit muameleyi, objektif ve tarafsız bir yazımı hedeflediğini belirtmektedir. Örneğin üzerinde uzun zamandır çalışılan ancak yasalaşmamış bir düzenleme raporda yer almamaktadır.

 

Haberin Devamı

DOĞRU ADIMLAR ATTIĞIMIZIN GÖSTERGESİ

Raporun oldukça kapsamlı ve teknik değerlendirmeleri içermesi tam üyelik yolunda sistematik bir şekilde ilerleyerek doğru adımlar attığımızın ve sürecin olgunlaştığının en açık göstergesidir.

 

Bununla birlikte, esasen geçmiş yıllardaki raporlarda da görüldüğü üzere, neredeyse her konu başlığında atılan olumlu adımların ardından eleştirilerin ve ilerleme kaydedilmesi gereken alanların sıralandığı da görülmektedir. Raporda yer alan eksiklikler önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalar açısından bize yol gösterici olacaktır. İlerleme Raporlarının bizim için bir özeleştiri yapma fırsatı sağladığı da aşikârdır.

 

Bunlar ilahi metinler de değildir. Komisyon tarafından tarafsız, adil ve dengeli bir zeminde hazırlandığına inandığımız bu Raporların söz konusu ülkeleri AB üyeliğine hazırlayıp daha demokratik, daha çağdaş, daha müreffeh bir noktaya ulaştırmaktan başka bir amacı da yoktur.

 

Haberin Devamı

BİZE GÖRE SÜRPRİZ YOK

Raporda esasen tarafımızca sürpriz şeklinde algılanabilecek bir husus bulunmamaktadır. Nihayetinde Türkiye'nin farklı alanlarda genel bir resmi çekildiğinden eleştirilerin yapılması da olağandır. İlerleme Raporu herhangi bir üye ülke için de yayımlansa o ülkedeki demokratikleşmeden, haklar ve özgürlüklere kadar, ekonomik kriterlere uyumdan, müktesebata uyuma kadar farklı alanlarda eleştiri olması kaçınılmazdır.

 

Öte yandan, rapordaki görüşlere katılmadığımız alanlarda, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği koordinasyonunda ve ilgili tüm kurumlarımızın katkısıyla bir değerlendirme çalışması yapılarak görüşlerimiz Komisyonunun ve kamuoyunun dikkatine getirilecektir.

 

Haberin Devamı

Geçtiğimiz yıl 2009 İlerleme Raporu'nun bu zamana kadarki en olumlu İlerleme Raporu olduğunu ifade etmiştim. Bugün yayımlanan raporda da yer verilen son bir yılda attığımız adımlara baktığımızda aynı ifadeyi bu kez 2010 İlerleme Raporu için kullanmaktan büyük bir memnuniyet duyduğumu vurgulamak istiyorum. 2010 İlerleme Raporu bu zamana kadar yayımlanan 12 rapor arasında en olumlu ve en teşvik edici olanıdır.

 

1998'DEN BU YANA ÇOK CİDDİ MESAFE KAYDETTİK

İlk İlerleme Raporu'nun yayımlandığı 1998 yılından bugüne Türkiye çok ciddi mesafeler kaydetti. Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisine sahip olmamız, 8 yıldır istikrar ve güven zemininde hızla gelişen demokratik standartlarımız ve aktif dış politikamız Türkiye'yi çok farklı ve özel bir noktada konumlandırmaktadır. O yüzden 1998 yılında yayımlanan ilk İlerleme Raporu'yla bugün yayımlanan İlerleme Raporu'ndaki Türkiye fotoğrafı birbirinden tamamen farklıdır. Türkiye'nin kat ettiği mesafe çarpıcı bir şekilde görülmektedir.

 

Haberin Devamı

Bugün yayımlanan rapora baktığımızda AB üyeliği hedefi için bir 12 yıl daha beklemeyeceğimizin işaretini alıyoruz. Artık burnumuza AB üyeliğinin kokuları gelmeye başlamıştır. Bütün fasıllarda ilerleme kaydettiğimizin AB Komisyonu tarafından kabul edilmesi güzel günlerin habercisidir.

 

İnanıyorum ki herkes bu rapordan üzerine düşen mesajı alacaktır. Bunun için herkesin raporu okurken, "Acaba bir şeyler yakalayıp hükümeti nasıl sıkıştırırım, hangi yönden vurabilirim" düşüncesiyle değil, "Bu raporda benim payıma ne düşüyor?", "Ben kendi adıma AB sürecindeki eksiklikleri gidermek için ne yapabilirim?" düşüncesiyle okuması Avrupa Birliği hedefini sahiplenmenin bir gereğidir.

 

Haberin Devamı

RAPORUN BİR TEK MESAJI VAR

Bu raporun tek bir mesajı vardır, o mesaj da AB üyeliğini destekliyorum diyen herkesin taşın altına elini koyması ve uyum kriterleri bağlamında eksik yönlerin elbirliğiyle giderilmesi gerektiğidir.

 

Raporun geneli değerlendirildiğinde Türkiye'nin bugünkü fotoğrafını dengeli ve olumlu bir şekilde ortaya koyan bir metin olduğu görülmektedir.

 

AB sürecine yönelik kararlılığımız yapılan çalışmalara atıfla vurgulanmaktadır:

Başmüzakerecinin kurumlararası koordinasyonu güçlendirdiği,

Sivil toplumu sürece dâhil ettiği,

Farklı inanç gruplarıyla görüşmelerin sürdürüldüğü,

81 ilde vali yardımcılarının AB temas noktası olarak belirlendiği,

Reform İzleme Grubunun (RIG) kurulduğu 2003 yılından beri Şubat ayında ilk kez Başbakan başkanlığında toplandığı,

RİG toplantılarının ülkenin farklı köşelerinde yapılarak toplumun bu sürece dâhil edilmeye çalışıldığı,

Türkiye'nin Avrupa Birliği Stratejisi ve 2010-2011 Eylem Planına atıfla bu belgelerin katılım müzakerelerinin hızını arttırmanın yanı sıra, katılım sürecinde kamuoyu farkındalığını ve desteğini artırmayı hedeflediği dile getirilmektedir.

 

REFORM PAKETİNE ÖVGÜ VAR

Hükümetimizin reform çalışmalarının son dönemde yoğunlaştığı, özellikle Anayasa Reform Paketi bağlamında açıkça vurgulanmıştır. Raporda en çok üzerinde durulan hususlardan biri Anayasa Değişikliği Paketidir. Bu paketin kapsadığı alanlar itibariyle AB üyelik müzakerelerimize çok önemli katkılar yaptığı belirtilmektedir.

 

Yargı reformu ile beraber Anayasa değişikliği paketinin başta HSYK, Anayasa Mahkemesi ve askeri yargı konularındaki değişiklikler olmak üzere yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliği konusunda önemli ilerlemeler getirdiği vurgulanmaktadır. Bu reformların AB standartlarında uygulanması hususuna önem verilmesinin gerekliliğinin de altı çizilmiştir ki bizim zaten öncelikli çıkış noktamız ve hedefimiz budur.

 

HSYK'nın üye sayısının artırılarak HSYK'nın yargıdaki temsil gücü artırıldığı, HSYK tarafından meslekten ihraç edilen hâkim ve savcılara dönüş yolunun açılmasının olumlu bir adımı teşkil ettiği, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçilmesinin önemli bir adım olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin üye sayısının artırılması ve TBMM'nin ilk kez Sayıştay ve baroların gösterdiği adaylar arasından mahkemeye üye seçmesinin Türkiye'yi AB'deki uygulamalara yakınlaştırdığı dile getirilmektedir.

 

DİYALOG EKSİKLİĞİ VURGUSU

İlerleme Raporu'nda, genel olarak tüm reform sürecinde siyasi partiler arasındaki diyalog eksikliğinin olumsuz etkilerine işaret edilmekte ve partiler arası anlaşmazlıkların AB uyum yasalarının çıkarılmasını geciktirdiği belirtilmektedir. Ayrıca, sivil toplumun ve diğer siyasi partilerin Anayasa değişikliği hazırlıklarında sürece dâhil edilmelerinin önemi vurgulanmaktadır. Hatırlarsanız, hükümet olarak bizim bu yönde çabalarımız olmuştu, ancak karşılık bulamamıştık. Türkiye'nin zaman kaybetmemesi açısından bu Anayasa değişikliklerinin hayata geçirilmesi İlerleme Raporu'nda da işaret edildiği gibi çok önemli bir adım olmuştur. Önümüzdeki dönemde toplumsal mutabakatı sağlama yönünde çabalarımız da tabii ki devam edecektir.

 

Hükümetimizin Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi kapsamında yürüttüğü çalışmalar da İlerleme Raporunda olumlu gelişmeler olarak yer bulmuştur. Farklı dil ve lehçelerde yayın yapan özel televizyon ve radyolara izin verilmesi, hapishanelerde farklı dil ve lehçelerin kullanımına olanak tanınması, geçtiğimiz yıl yayına başlayan TRT-6 kanalına ek olarak bu yıl 24 saat Arapça yayın yapan TRT kanalının açılması gibi gelişmelerden raporda övgüyle bahsedilmiştir.

 

İnsan Hakları alanında çok farklı kurum ve denetim mekanizmalarının  kurulmasına da atıfta bulunulmaktadır. Ombudsmanlık kurumu, TBMM'de sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak oluşturulan Ulusal İnsan Hakları Kurumu ile vatandaşlardan gelen şikâyetleri inceleyecek bağımsız bir mekanizmanın kurulması yönünde Hükümetimiz tarafından atılan adımların vurgulanmış olması da raporda olumlu olarak nitelendireceğimiz açıklamalardır.

 

DARBE PLANLARI VE EMASYA PROTOKOLÜ

Gizli darbe planları ve Ergenekon gibi yasadışı örgütlenmelere yönelik açılan soruşturma ve davalar, Avrupa Birliği tarafından da demokrasi ve hukukun üstünlüğüne güvenin güçlendirilmesi konusunda ülkemiz için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Raporda özellikle savunma hakları ve yargılama öncesi süreçlerin uzunluğu konuları eleştirilmektedir ki biz de bu konudaki eleştirilerimizi müteaddit kereler dile getirmiştik. Hükümetimiz tarafından yürütülen Yargı Reformuna yönelik çalışmalar ülkemizde bu gibi sorunların en aza indirilebilmesi amacıyla devam etmektedir.

 

Ayrıca EMASYA Protokolünün yürürlükten kaldırılması ve askeri yetkililerin her geçen gün siyasi konularda daha az yorum yapması da İlerleme Raporunda olumlu karşılanan hususlardır.

 

Hükümetimizin işkence ve kötü muameleyle ilgili attığı somut adımlar, cezasızlık kültürüyle mücadele ve işkencecilere cezai yaptırımların uygulanması konusundaki gelişmeler, hapishanelerde Türkçe dışında dillerin serbestçe kullanımının sağlanması ülkemizde yaşanan olumlu gelişmeler olarak ifade edilmektedir.

 

Seçim kanununda yaptığımız değişiklikle, seçim kampanyasında Türkçe dışındaki dillerde sözlü ve yazılı dokümanların kullanılmasına müsaade edildiği belirtilmektedir.

 

POZİTİF AYRIMCILIĞA DESTEK VAR

Sivil-asker ilişkilerinde ilerleme kaydedildiği, Anayasa değişikliğiyle, Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) ihraç edilen askeri personele temyiz yolunun açılması ve 1980 darbesinin faillerinin yargılanması önündeki engellerin kaldırılması gibi olumlu adımlar atıldığı, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçildiği vurgulanmaktadır.

 

Ayrıca Ayrımcılıkla Mücadele Yasa Tasarısı'nın hazırlanmasının yanında kadın ve çocuklara pozitif ayrımcılık sağlayan yasal düzenlemelerin yapılması gibi gelişmelere olumlu vurgular yapılmış ve toplumumuzda etnik kökene bağlı kalınmaksızın her kesimden vatandaşa eşit haklar ve özgürlükler sağlanması, farklı inanç gruplarına yönelik olarak atılan adımlar ve bu hususta yayımlanan Başbakanlık Genelgesi övgüyle karşılanmıştır.

 

Raporda, geçmişte olduğu gibi, Heybeliada Ruhban Okulu ve ekümenik sıfatı, azınlıkların din adamı eğitimi gibi konulara da yer verilmiştir. Ancak, farklı inanç grupları arasında hoşgörü ve karşılıklı anlayış ortamına yönelik Hükümetimizin çabaları da raporda yer bulmuş ve din özgürlüğü açısından, farklı inançlara mensup dini liderlere yönelik olarak kamu kurumlarınca ABGS koordinasyonunda yapılan ziyaretlerin olumlu yansımaları olduğu belirtilmiştir.

 

301'İNCİ MADDE

Ayrıca, siyasette, kamu kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin üst kademelerinde kadınların temsilinin yetersiz olduğu, kadınların istihdamının düşük seviyede olduğu, okul kitaplarında kadınların toplumdaki rolü ve konumu konusunda halen önyargılar bulunduğu, namus cinayetlerinde artış gözlendiği gibi hususlarda eleştiriler yer almaktadır. İlerleme Raporunda bu konunun geniş olarak ele alınmasını çok önemsiyorum. Kadın hakları konusunda özellikle mevzuatta yapılan düzenlemelerin sosyo-ekonomik gelişmeyle beraber toplumsal hayata ulaşması için çabalarımız artarak sürmektedir.

 

İfade özgürlüğü alanında TCK 301. maddenin uygulamasındaki olumlu gelişmeye vurgu yapılarak Türk toplumunda daha açık ve serbest bir tartışma ortamının varlığından bahsedilmekte, geçmişte hassas olarak addedilen konuların artık gerek basın-yayın organlarında gerekse toplumun farklı kesimlerinde özgürce tartışılabildiği belirtilmektedir. Ancak ifade özgürlüğüne ilişkin TCK'nın bazı maddelerine yönelik eleştiriler devam etmektedir.

 

Basın özgürlüğü ile ilgili bir takım eleştiriler önümüzdeki dönem çalışmalarımıza ışık tutacaktır ama bu konudaki eleştirilerin önemli kısmının yargı süreci ile ilgili olduğunu söylemek isterim. Yargı sürecinde olan ve devam eden davalara ilişkin Hükümetimizin hedef alınması, bu davalar konusunda yürütme olarak herhangi bir adım atmadığımız konusunda yöneltilen eleştiriler ise çok ciddi bir çelişkinin izahından başka bir şey değildir.

 

MEDYANIN AYNA OLMASINI İSTİYORUZ 

Bu konuda şunu da ifade etmek isterim. Biz, medyanın, bize acı gerçekleri, çıplak gerçekleri gösteren, yapıcı eleştiride bulunan, yol gösteren bir ayna olmasını arzuluyoruz. Bununla birlikte, eleştiri sınırlarını aşmakla kalmayıp, hakaret, iftira ve küfür boyutlarına varan yorum ve haberlere de elbette tepkimizi gösteriyor, bunlarla mücadelemizi sürdürüyoruz.

 

Tüm uyarı ve tepkilerimize rağmen Ege ve Kıbrıs konularına Siyasi Kriterler başlığı altında yer verilmiştir. "Kıbrıs" konusunda Türkiye'nin adadaki müzakere sürecine verdiği desteğin altı çizilmiş, Ek Protokol konusunda daha önce dile getirilen "Türkiye'nin Ek Protokolü ayırım gözetmeden uygulaması" talebi yinelenmiştir. Rapordaki ifadenin durum tespitinden ibaret olup, müzakerelerin dondurulmasına yönelik herhangi bir ima veya tavsiye söz konusu olmadığını vurgulamak gerek.

 

AB Terörist Örgütler listesinde de olan PKK'nın sadece Güneydoğu'da değil kentlerde de saldırılarını artırdığı da vurgulanmaktadır.

 

KOMŞULARIMIZLA İLİŞKİLERİMİZ ÖVÜLMEKTE

Öte yandan, ülkemizin gerek AB dış politikasına ve güvenliğine yönelik katkıları, buna paralel olarak Güney Kafkasya ve Ortadoğu'daki istikrarın geliştirilmesine yönelik gayretleri, Balkanlar'da barış için gösterdiği çabalar ve AB üye ülkeleri ve özellikle Yunanistan ile geliştirdiği ilişkiler övülmektedir.

 

Raporun Ekonomik kriterler bölümü geçen yıl olduğu gibi bu yıl yine krizin tüm olumsuz etkilerine rağmen ülkemizde "işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığının" devam ettiği; Türk ekonomisinin kriz karşısında güçlü bir esneklik gösterdiği ve 2009 yılı ikinci yarısından itibaren gerçekleşen yüksek büyüme oranlarının da gösterdiği üzere hızla toparlandığı vurgulanmaktadır.

 

Geçtiğimiz 10 yıl zarfında uygulanan ekonomik istikrar programının başarısı özellikle vurgulanmakta, bu çerçevede bankacılık, sanayi, özelleştirme, eğitim ve enerji gibi pek çok alanda gerçekleştirilen yapısal reformlar neticesinde Türk ekonomisinin dayanıklılığının arttığı ifade edilerek, Türk ekonomisinin krizden hızla ve güçlü bir şekilde çıkması takdirle karşılanmaktadır.

 

33 FASILDAN 23'ÜNDE İLERLEME VAR

Ekonomimizin 2010 yılının ilk yarısında yüzde 11 gibi çok yüksek oranlı bir büyüme performansı göstermesine, bu çerçevede ticaret, sanayi ve inşaat sektörlerinde 2010 yılının ilk yarısında yüzde 15 oranında büyümesine dikkat çekilmektedir. Ekonomik toparlanmaya paralel olarak 2010 yılı ortası itibarıyla istihdam rakamlarında da kayda değer iyileşmeler olduğunun altı çizilmektedir. Kuşkusuz bu başarı hükümetimizin iktidarda olduğu dönemde uygulamış olduğu başarılı politikaların somut bir neticesidir.

 

Son İlerleme Raporundan bu yana fasıllar itibarıyla kaydedilen gelişmeler genel olarak değerlendirildiğinde 33 müzakere faslının 23'ünde ilerleme ya da iyi düzeyde ilerleme olduğu değerlendirilmektedir.

 

Diğer taraftan 7 fasılda (Malların Serbest Dolaşımı, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Mali Kontrol,  Sermayenin Serbest Dolaşımı, Mali ve Bütçesel Hükümler, Şirketler Hukuku, Bilgi Toplumu ve Medya) sınırlı ilerleme olduğu, 3 fasılda ise (İşçilerin Serbest Dolaşımı, İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi, Fikri Mülkiyet Hukuku) çok sınırlı ilerleme kaydedildiği belirtilmektedir.

 

Dikkat çeken bir diğer husus ise geçen yılın aksine 2010 yılında "hiçbir ilerleme" kaydedilmediği belirtilen fasıl bulunmamaktadır.

 

AVRUPA BİRLİĞİ ÇELİŞKİ İÇİNDE

Müzakere sürecimizin karşı karşıya kaldığı siyasi blokajlar nedeniyle 17 faslı açamadığımız ve bir kısım fasıla dair açılış kriterlerinin daha tarafımıza iletilmediği düşünüldüğünde, kaydedilen ilerlemenin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Siyasi engellemeler nedeniyle tıkanan başlıklara rağmen, Türkiye'nin bütün fasıllarda ilerleme kaydettiğine dikkat çekilmesi son derece anlamlı ve AB üyeliği yolundaki kararlılığımızın da bir teyidi niteliğindedir.

 

Müzakerelere açılması için herhangi bir kriter bulunmayan Enerji, Ekonomik ve Parasal Politika, Eğitim ve Kültür fasıllarında olsun, siyasi reform süreci açısından büyük öneme sahip Yargı ve Temel Haklar ile Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasılları olsun tüm bu fasıllarda ilerleme olduğu Komisyonca tespit edilmişken bu fasılların siyasi blokaja mahkum olması Avrupa Birliği'nin kendi çelişkisi olarak ortaya çıkmaktadır.

 

Önümüzdeki dönemde ülkemizin AB yolunda göstermiş olduğu iyi niyet ve gayreti Avrupa Birliği'nden de bekliyoruz. AB üyelik müzakerelerimizin diğer aday ülkelerde olduğu gibi siyasi engellemelerden bağımsız olarak, teknik bir zeminde devam edeceğini ve katılım yolunda önemli bir ivme yakalayacağımızı ümit ediyorum.

 

ÇALIŞMALARIMIZA KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ

Biz, fasıllarının açılıp kapanmasından bağımsız olarak, gerek siyasi kriterler, gerek yaşamın her alanını ilgilendiren 33 müzakere faslı çerçevesinde çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz. Çeşitli vesilelerle belirttiğimiz üzere, hedefimiz, ülkemizin Avrupa Birliğine tam üye olması; onun da ötesinde Türk halkının hak ettiği yaşam seviyesine gelmesidir. Bu sürece muhalefet partilerimizin de destek vermeleri halinde ülkemiz için hayati önem taşıyan birçok adımın çok daha kolay atılabileceği açıktır.

 

Yarın 10 Kasım. Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk'ü anacağız. Hükümetimiz, son 8 yıldır Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Atatürk'ü gerçekten anmanın başkalarının yaptığı gibi hamasi sözlerle değil bizim gece gündüz çabaladığımız gibi Türkiye'yi daha demokratik, daha çağdaş, daha itibarlı bir ülke haline getirmekle olacağını özellikle ifade etmek isterim.

 

Planet'i Facebook'ta takip etmek için:
http://www.facebook.com/#!/HurriyetPlanet

Planet'i Twitter'da takip etmek için:
http://twitter.com/HurriyetPlanet

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!