Rant peşinde koşan toplumlar

Güncelleme Tarihi:

Rant peşinde koşan toplumlar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2003 00:00

İKTİSATTA, karşılığında hiçbir mal ya da hizmet üretmeden kaynakların israfına ‘‘rant’’ denir. Bu anlamda, kamuoyu ‘‘rant’’ kelimesini yanlış kullanmaktadır. Faiz kazançları rant değildir. Rüşvet ranttır. Elindeki yetkiyi para karşılığı kullananlar, rüşvet alanlar rantiyedir.Doğu toplumlarında ekonomik değer (fiyat), rüşvet, bahşiş ve harçlık birbirine karışmıştır. Rant toplumlarında ekonomik kaynaklar harcanırlar, ama karşılığında bir mal ya da hizmet üretilmez. Olmayan üretim fiyatlandırılır.12 EYLÜL REJİMİBelli firmanın durumunu ilişkileri yoluyla önceden öğrenip kár sağlayanlar rantiyedir. Hak ettiği için değil, hükümetlere yakınlığı sayesinde devletten ihale alan şirketler de rantiyedir. Yetkisi dahilinde ithalat işlemlerini bahşiş almadan tamamlamayan gümrük memuru da rantiyedir. Satın almada çalışıp avanta sağlayanlar da rantiyedir. Bahşiş almadan tapu işlemlerini yapmayan tapu memurları da rantiyedir. Trafik kuralları ihlali nedeniyle makbuz karşılığında ceza kesmeyip cezanın yarısını açıktan alan trafik polisi de rantiyedir.Kısacası, bazı toplumlarda ‘‘rant’’ da çoktur, rantiye de. Rantın çok olduğu toplumlarda ekonomik kaynakların verimli kullanılması söz konusu olamaz. Rant toplumlarında hem kaynak dağılımı bozuktur hem de ekonomideki üretim olabileceğinin çok altındadır. Şimdi IMF'nin ikinci başkanı konumundaki Ann Krueger da, akademisyen olduğu dönemde bu konunun anlaşılmasına önemli katkılar yapmıştır.Ekonomide rant peşinde koşmanın azaltılması verimliliği ve dolayısıyla üretimi artıran bir olgudur. Rekabeti artırır. Rantın azalması aynı zamanda kayıt dışı işlemleri azaltan ve vergi gelirlerini de artıran bir gelişmedir. Terörün finansmanının kayıt dışı para ile olduğu ve rant ekonomisi yoluyla gerçekleştirildiği göz önüne alındığında, 12 Eylül ile beraber rant peşinde koşan toplumlara (rent-seeking societies) bakış açısı radikal bir biçimde değişmiştir.Rant ekonomisinin Türkiye'de ne boyutlarda olduğu bilinmese de, kayıt dışı ekonominin büyüklüğü herkes tarafından kabul edilmektedir. Kayıt dışı ekonominin bir bölümü de yaratılan ranttan gelmektedir. Bu konuda Türkiye ciddi boyutlarda uluslararası baskı ile karşı karşıya kalmaktadır. Gelecekte daha da fazla kalacaktır.Kara paranın aklanmasını önlemeye yönelik mevzuatın yürürlüğe konacağı uluslararası kuruluşlara 1980'lerde söz verildiği halde, ancak 1990'larda gerçekleştirilebilmiştir. ‘‘Aman, çok sert olmayalım, yoksa para kaçar’’ kaygısıyla Türkiye kayıt dışı ve rant ekonomileriyle şimdiye kadar ciddi bir mücadele vermemiştir.ARTIK KAÇAMAYIZArtık, devir hızla değişiyor. Liderliğini Amerika Birleşik Devletleri'nin yaptığı gelişmiş Batı ülkeleri yalnızca kendi ülkelerinde değil, ekonomik ilişkide oldukları diğer ülkelerde de kayıt dışı ve rant ekonomilerini asgari boyutlara indirecek önlemlerin yürürlüğe konmasında ısrarcıdırlar. Türkiye de bu baskılar karşısında işin gereğini yapmak zorundadır. Kamu reformu adı altında Türkiye'nin alması istenen önlemleri de bu çerçevede değerlendirmek daha gerçekçi bir yaklaşımdır. Bir anlamda, korkunun ecele faydası yoktur.Gelirlerinin büyük kısmını rant ekonomisinden veya diğer kayıt dışı işlemlerden kazananların da şimdiden önlem almalarında büyük faydalar vardır. Bu şekilde, zararlar asgaride tutulacak, Türkiye'nin yeni düzene uyum süreci hızlanacaktır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!