Partiden atanan bürokratlar

Güncelleme Tarihi:

Partiden atanan bürokratlar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2005 00:00

BAKAN olduğu zaman, en yakın çalışma arkadaşı olması gereken özel kalem müdürlerini, o zamana kadar hiç görmemiş, en azından 10 bakan olduğunu biliyor musunuz?Abartmıyorum... Gerçekten de ‘kabinenin çoğu’ diyebileceğimiz kadar çok sayıda bakan, göreve geldiklerinde özel kalem müdürlerini kendileri atayamadılar. Bakanların özel kalem müdürleri dahil, çalışacakları bir çok bürokratın parti tarafından atanmasından şikayet ettiğini, Ankara’da bu işle ilgilenen hemen herkes iyi biliyor. Bakanların, bu yakınmalarında çarpıcı olsun diye, ‘özel kalem müdürümüzü bile kendimiz seçemedik’ örneği verdiklerini biliyoruz.Hálá, bazı bakanlar görüşmelerinin bir bölümünü makam odası dışında yapmayı, ya da gece geç saatlerde görüşmeler yapmayı tercih ediyor. Bunun nedenlerinden biri de; yapacakları görüşmelerin, özel kalem müdürleri başta olmak üzere, partiye rapor edilmesinden korkmaları... Bazıları dışarıda buluşma nedeni olarak, yakın gördüklerine, ‘özel kalem müdürü görmesin’ diye açıkca söyleyebiliyor.Bir Bakanın bu ortamda çalışıp verimli olabilmesi mümkün mü? Bunu içine sindirenler, yukarıdan gelen mesajlara göre bakanlıklarını yürütmeyi içine sindirenler, tabi ki bu duruma ses çıkarmıyor. Ancak bakanların tümüne birden haksızlık da yapmamak gerekiyor. Daha deneyimli olan, daha güçlü olan, devlet işlerini iyi bilen bazı bakanlar, kendi özel kalemlerini de seçiyorlar, partiden o kadar fazla mesaj da kabul etmiyorlar...AKP'nin bu eğilimi baştan beri biliniyordu ama Enerji Bakanlığı'ndaki son yolsuzluk olayı, bu konunun önemini bir kez daha öne çıkardı. Mahkeme dosyalarına yansıyan bilgilere göre, suçlanan kişi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen, bu nedenle göreve vekalet getirilen kişi. Aynı şekilde aracılık işi yapanlar da yine partiye ve bu kişiye yakın kişiler.Mahkeme dosyalarına yansımayan kulis haberlerine göre ise; bu atamayı asıl yaptıran kişi, partide atamalardan sorumlu üst düzey görevde bulunan siyasetçi. Suçlanan bürokratın bu siyasinin yakını olduğu, bu siyasinin çocuklarıyla aracılık yapan kişinin yakın iş ilişkileri içinde bulunduğu söyleniyor. Aynı siyasinin ‘sınır dışı ilişkileri’ de dikkat çekiyor..Yani; yolsuzluklar konusunda hep yakınılan, Başbakanın bile ekonominin bu duruma düşmesi konusunda gerekçe gösterdiği, ‘siyasetçi-bürokrat-işadamı sacayağı’nın çok somut bir örneği, son enerji yolsuzluğuna da damgasını vurmuş durumda.Peki, yolsuzluk düzenine davetiye çıkaran ortamı, ilişkileri kim yarattı? Tabi ki, daha önceki iktidarlar gibi, şimdiki iktidar da olanlardan birinci derece sorumludur.Bunun da ötesinde Türk bürokrasisi içerisinde, bu kadar yoğun, parti atamaları dönemi yaşanmamıştı. Hakkıyla göreve gelenler oldu ama onlar da, ‘kurunun yanında yaş da yanar’ misali, ‘parti ataması’ olarak nitelendirildi. Yani kaliteli bürokratlara da yazık edildi...Bunun da ötesinde sistemli olarak ‘siyasetin yeniden her işin içinde olduğu bir düzene’ geri dönme çabaları görülüyor. İhale Yasası bu nedenle değiştirilmek isteniyor, yolsuzluklarla mücadele konusunda büyük katkı yapması beklenen ‘bağımsız kurumlar’ sistemi çürütülüyor. Son taslak ile bağımsız kurumların yeni oluşan bağımsızlıkları ellerinden alınıyor. Buralara yoğun ‘parti atamaları’ yapılıyor. Yani eski sisteme geri dönme çabası yoğunlaşıyor.Bunun yanında artık ‘kayıtdışı ekonomi ile mücadele’ zamanı geldiğini herkes biliyor, işsizliğe çözüm olacak doğrudan yabancı sermayenin ancak bu mücadele verildiğinde geleceği biliniyor ama somut adımlar türlü atılmıyor.Ekonominin sağlıklı temele oturması için gereken yapısal tedbirler savsaklanıyor.Yani, bilinçli ya da bilinçsiz, yolsuzluk üreten ‘siyasetçi-bürokrat- işadamı’ sacayağı, yeniden güçlendiriliyor. Bir anlamda yolsuzluk düzenine davetiye çıkarılmış oluyor.O zaman da bu yanlışları yapanların, kamuoyunun önüne çıkıp, ‘tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmem’ deme imkanları da ortadan kalkıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!