Özilhan: AB için idam kalkmalı

Güncelleme Tarihi:

Özilhan: AB için idam kalkmalı
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 30, 2002 17:14

TÜSİAD Başkanı Özilhan, idam cezası ile kültürel hakların Kopenhag kriterlerinde yer aldığını belirtti ve "Bunlar Türkiye için özel olarak ileri sürülmüş şartlar değil" dedi.

Haberin Devamı

Tuncay Özilhan, Türk Parlamenterler Birliği'nin (TPB) TBMM'de düzenlediği "Küreselleşme ve AB Sürecinde Türk Kamu Yönetimi" konulu sempozyumda yaptığı konuşmada, 2001 yılının, Türkiye'nin tüm kesimleri için zor bir yıl olduğunu, ekonomik krizin ülkeyi birçok açıdan geriye götürdüğünü, onarılması zor hasarlar verdiğini anlattı.

Yaşanan krizin sadece ekonomik olmadığını, ekonomik krizin arkasındaki en büyük yapısal nedenin, hantal, verimsiz kamu yönetimi düzenini ayakta tutma, büyütme çabası bulunduğunu ifade eden Özilhan, bugünkü yapısıyla devletin, varoluş nedeninin çok uzağına düştüğünü kaydetti.

Ekonominin rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulmasına çalışıldığını, bütün bu çabaların mevcut kamu yönetimini kökünden değiştirecek reformlar olmadan sonuç vermesini beklemenin hayalcilik olacağını kaydeden Özilhan, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

"Bu köklü değişim gerçekleşmezse bugün çözdüğümüzü zannettiğimiz sorunlar yarın yeniden karşımıza çıkacaktır. Bugün yalnız Türk kamuoyu değil, Dünya, Türkiye'nin yönetim anlayışını değiştirmesini ve bunun için kapsamlı bir reform sürecinden geçmesini beklemektedir.

Bu süreç başlamış ancak ağır aksak ilerlemektedir. Herşeyden önemlisi, bütünsel bir bakış açısı sağlanamamış, değişimin önemi kavranamamıştır. Bize gerekli olan bir zihniyet değişikliğidir."

Ä°KTÄ°DAR ALANLARINI DARALTACAK

Tuncay Özilhan, değişimin, çıkar ve mevki hesaplarının aritmetiğini bozucu nitelik taşıdığını, bazı iktidar alanlarını daraltacağını, şeffaflığı ve hesap vermeyi gerektiren düzenlemeleri beraberde getireceğini, kamu kaynaklarının üzerindeki denetimin artması ile yolsuzlukların önünün alınacağını, bazı çeşmelerin kuruyacağını anlattı.

Türkiye'nin bu reform sürecini işletebilmesi ve sonuca ulaştırabilmesi için ciddi fırsatlar bulunduğunu, bunlardan bir tanesinin Türkiye'nin AB adaylığı olduğunu kaydeden Özilhan, şunları söyledi:

"Salt devletin verimli ve etkin çalışabilmesi için değil, ekonomide rekabet gücümüzün artırılması, sosyal ve siyasal açıdan gelişmiş ülke standartlarına kavuşulması için de Türkiye'nin AB üyeliği ve bu üyeliği de içeren sağlıklı bir geleceğin inşası için  gündemimizde bulunan reformların gerçekleştirilmesi hayati önem taşımaktadır."

Haberin Devamı

AB'YÄ° SAMÄ°MÄ°YETLE Ä°STÄ°YORSAK

TÜSİAD Başkanı Özilhan, 20-30 yıl önce Türkiye ile aynı konumda olan ülkelerin şu anda çok çok ileride bulunduklarını, birkaç yıl öncesinin doğu bloku ülkelerinin AB üyeliği için müzakerelere başladıklarını anımsattı. "2002 yılı Türkiye için kritik önem taşıyan bir yıldır" diyen Özilhan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin siyasi kriterlere uyum için taahhüt ettiği bazı yasa değişiklikleri var. Bunlar için kısa vadeli taahhütlerimiz, orta vadeli taahhütlerimiz gibi ayrımlar yapmak da anlamsızlaşmaya başladı.

2002 yılı sonunda mevcut 13 aday ülkeden 10'u müzakereleri tamamlamış ve bu ülkelerin 2004 yılında üye olarak alınmaları karara bağlanmış olacaktır. Geriye Bulgaristan, Romanya ve Türkiye kalacaktır. Son kalan 3 ülkeden de koptuğumuz takdirde, boşlukta kendibaşına salınan, yalnızca AB üyeliği bakımından değil, pek çok başka bakımdan da geleceği belirsiz bir konuma düşeceğiz.

Haberin Devamı

Bu yüzde AB üyeliğini samimiyetle istiyorsak, yasalarımızın AB'nin asgari demokratik standartlarına uyumu yönünde ciddi bir ilerleme sağlamamız gerekiyor."

ÖZEL ŞARTLAR DEĞİL
   Â
Özilhan, bu yılın Temmuz ayında açıklanması beklenen 2002 yılı ilerleme raporunun müzakerelerin açılması açısından tarihi bir önem taşıdığını ve Türkiye için üyelik perspektifini belirleyecek önemli bir kriter olduğunu vurguladı. Tuncay, Özilhan, şöyle konuştu:

"AB kendi uygarlığının temeli olarak gördüğü insan hakları konusunda, üye ülkeler arsında belirli bir standartın hakim olmasını istiyor.

Kültürel hakların tanınması da uluslararası sözleşmelere esas teşkil etmiş bir konu. Bu çerçevede (Anadilde yayın) ve kamuoyunda (anadilde eğitim) hakkı olarak anılan ancak bizce (anadilin serbestçe öğrenimi) olarak yorumlanması gereken konular Kopenhag kriterlerine ve Katılım Ortaklığı Belgesi'ne girmiş durumda.

Haberin Devamı

Diğer bir deyişle bunlar, Türkiye için özel olarak ileri sürülmüş şartlar değil. Bunlar, bütün adayların uymakla yükümlü olduğu şartlar.

Türkiye'de son günlerde, gerek kamuoyunda, gerek hükümet nezdinde bu değişikliklerle ilgili belirli bir uzlaşmanın oluşmaya başladığı görülmektedir. Dileğimiz bu olumlu havanın somut yaklaşımlara çevrilerek, Kopenhag kriterlerine uyumun Haziran ayından önce tamamlanmasıdır."

SÄ°YASÄ° Ä°STÄ°KRAR

Tuncay Özilhan, Türkiye'nin üyelik süreci dışında kalması halinde tam üyeliğinin belirsiz bir geleceğe erteleneceğini kaydetti. Özilhan,şöyle konuştu:

"Bu Hükümet, Türkiye tarihinde reform niteliğinde en çok kanunu çıkaran, yapısal değişim konusunda en çok adım atan bir Hükümettir. Ama yine de kriz sürecinde piyasalarda güven uyandıramamıştır.

Haberin Devamı

Neden? Çünkü atılan her adım öncesinde, açık bir isteksizlik ve direniş gösterildi. Parti hesaplarının, popülizmin öne çıktığı bir görüntü sergilendi. Oysa sürtünmesiz bir şekilde bu yasalar çıksa ve en önemlisi, hızla uygulamaya geçilse idi durum çok farklı olabilirdi.

Siyasi istikrar, ülkenin geleceğinin anahtarı niteliğindedir. İlk bakışta ekonominin düzlüğe çıkması ile bağlantısız görülse de piyasalarda güven duygusu uyandıracak, krizden çıkışı hızlandıracak, yabancı yatırımın önünü açacak olan siyasi iktidarlardır."

TÃœRKÄ°YE YOL AYRIMINDA

Özilhan, Türkiye'nin bugün bir yol ayrımında bulunduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu krizden hangi yolu izleyerek çıkacağımız, bizim en az 25 yıllık geleceğimizi belirleyecek. Bu, bugün doğan çocuklarımızın, 25 yıl sonra iş hayatına atıldıklarında, nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya olacaklarının belirlenmesi demektir.

Şunu açıklıkla söylemek isterim ki, Türkiye'de kamu kesimi kendiniyenilemeden, etkin, verimli, vatandaşı için çalışan bir yapıya kavuşmadan, AB'ye tam üye olmamızın gereklerini yerine getirecek bir zihniyet değişikliği sağlanmadan, küreselleşen dünyada Türkiye'ye gurur duyacağımız birer açmak mümkün olmayacaktır."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!