Özilhan: AB için idam kalkmalı

Güncelleme Tarihi:

Özilhan: AB için idam kalkmalı
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 30, 2002 00:00

TÃœSÄ°AD BaÅŸkanı Özilhan, idam cezası ile kültürel hakların Kopenhag kriterlerinde yer aldığını belirtti ve "Bunlar Türkiye için özel olarak ileri sürülmüş ÅŸartlar deÄŸil" dedi.Tuncay Özilhan, Türk Parlamenterler BirliÄŸi'nin (TPB) TBMM'de düzenlediÄŸi "KüreselleÅŸme ve AB Sürecinde Türk Kamu Yönetimi" konulu sempozyumda yaptığı konuÅŸmada, 2001 yılının, Türkiye'nin tüm kesimleri için zor bir yıl olduÄŸunu, ekonomik krizin ülkeyi birçok açıdan geriye götürdüğünü, onarılması zor hasarlar verdiÄŸini anlattı.YaÅŸanan krizin sadece ekonomik olmadığını, ekonomik krizin arkasındaki en büyük yapısal nedenin, hantal, verimsiz kamu yönetimi düzenini ayakta tutma, büyütme çabası bulunduÄŸunu ifade eden Özilhan, bugünkü yapısıyla devletin, varoluÅŸ nedeninin çok uzağına düştüğünü kaydetti.Ekonominin rekabet edebilir bir yapıya kavuÅŸturulmasına çalışıldığını, bütün bu çabaların mevcut kamu yönetimini kökünden deÄŸiÅŸtirecek reformlar olmadan sonuç vermesini beklemenin hayalcilik olacağını kaydeden Özilhan, şöyle konuÅŸtu:"Bu köklü deÄŸiÅŸim gerçekleÅŸmezse bugün çözdüğümüzü zannettiÄŸimiz sorunlar yarın yeniden karşımıza çıkacaktır. Bugün yalnız Türk kamuoyu deÄŸil, Dünya, Türkiye'nin yönetim anlayışını deÄŸiÅŸtirmesini ve bunun için kapsamlı bir reform sürecinden geçmesini beklemektedir.Bu süreç baÅŸlamış ancak ağır aksak ilerlemektedir. HerÅŸeyden önemlisi, bütünsel bir bakış açısı saÄŸlanamamış, deÄŸiÅŸimin önemi kavranamamıştır. Bize gerekli olan bir zihniyet deÄŸiÅŸikliÄŸidir."Ä°KTÄ°DAR ALANLARINI DARALTACAKTuncay Özilhan, deÄŸiÅŸimin, çıkar ve mevki hesaplarının aritmetiÄŸini bozucu nitelik taşıdığını, bazı iktidar alanlarını daraltacağını, ÅŸeffaflığı ve hesap vermeyi gerektiren düzenlemeleri beraberde getireceÄŸini, kamu kaynaklarının üzerindeki denetimin artması ile yolsuzlukların önünün alınacağını, bazı çeÅŸmelerin kuruyacağını anlattı.Türkiye'nin bu reform sürecini iÅŸletebilmesi ve sonuca ulaÅŸtırabilmesi için ciddi fırsatlar bulunduÄŸunu, bunlardan bir tanesinin Türkiye'nin AB adaylığı olduÄŸunu kaydeden Özilhan, ÅŸunları söyledi:"Salt devletin verimli ve etkin çalışabilmesi için deÄŸil, ekonomide rekabet gücümüzün artırılması, sosyal ve siyasal açıdan geliÅŸmiÅŸ ülke standartlarına kavuÅŸulması için de Türkiye'nin AB üyeliÄŸi ve bu üyeliÄŸi de içeren saÄŸlıklı bir geleceÄŸin inÅŸası için  gündemimizde bulunan reformların gerçekleÅŸtirilmesi hayati önem taşımaktadır."AB'YÄ° SAMÄ°MÄ°YETLE Ä°STÄ°YORSAKTÃœSÄ°AD BaÅŸkanı Özilhan, 20-30 yıl önce Türkiye ile aynı konumda olan ülkelerin ÅŸu anda çok çok ileride bulunduklarını, birkaç yıl öncesinin doÄŸu bloku ülkelerinin AB üyeliÄŸi için müzakerelere baÅŸladıklarını anımsattı. "2002 yılı Türkiye için kritik önem taşıyan bir yıldır" diyen Özilhan, konuÅŸmasını şöyle sürdürdü:"Türkiye'nin siyasi kriterlere uyum için taahhüt ettiÄŸi bazı yasa deÄŸiÅŸiklikleri var. Bunlar için kısa vadeli taahhütlerimiz, orta vadeli taahhütlerimiz gibi ayrımlar yapmak da anlamsızlaÅŸmaya baÅŸladı.2002 yılı sonunda mevcut 13 aday ülkeden 10'u müzakereleri tamamlamış ve bu ülkelerin 2004 yılında üye olarak alınmaları karara baÄŸlanmış olacaktır. Geriye Bulgaristan, Romanya ve Türkiye kalacaktır. Son kalan 3 ülkeden de koptuÄŸumuz takdirde, boÅŸlukta kendibaşına salınan, yalnızca AB üyeliÄŸi bakımından deÄŸil, pek çok baÅŸka bakımdan da geleceÄŸi belirsiz bir konuma düşeceÄŸiz.Bu yüzde AB üyeliÄŸini samimiyetle istiyorsak, yasalarımızın AB'nin asgari demokratik standartlarına uyumu yönünde ciddi bir ilerleme saÄŸlamamız gerekiyor."ÖZEL ÅžARTLAR DEĞİL     Özilhan, bu yılın Temmuz ayında açıklanması beklenen 2002 yılı ilerleme raporunun müzakerelerin açılması açısından tarihi bir önem taşıdığını ve Türkiye için üyelik perspektifini belirleyecek önemli bir kriter olduÄŸunu vurguladı. Tuncay, Özilhan, şöyle konuÅŸtu:"AB kendi uygarlığının temeli olarak gördüğü insan hakları konusunda, üye ülkeler arsında belirli bir standartın hakim olmasını istiyor.Kültürel hakların tanınması da uluslararası sözleÅŸmelere esas teÅŸkil etmiÅŸ bir konu. Bu çerçevede (Anadilde yayın) ve kamuoyunda (anadilde eÄŸitim) hakkı olarak anılan ancak bizce (anadilin serbestçe öğrenimi) olarak yorumlanması gereken konular Kopenhag kriterlerine ve Katılım Ortaklığı Belgesi'ne girmiÅŸ durumda.DiÄŸer bir deyiÅŸle bunlar, Türkiye için özel olarak ileri sürülmüş ÅŸartlar deÄŸil. Bunlar, bütün adayların uymakla yükümlü olduÄŸu ÅŸartlar.Türkiye'de son günlerde, gerek kamuoyunda, gerek hükümet nezdinde bu deÄŸiÅŸikliklerle ilgili belirli bir uzlaÅŸmanın oluÅŸmaya baÅŸladığı görülmektedir. DileÄŸimiz bu olumlu havanın somut yaklaşımlara çevrilerek, Kopenhag kriterlerine uyumun Haziran ayından önce tamamlanmasıdır."SÄ°YASÄ° Ä°STÄ°KRARTuncay Özilhan, Türkiye'nin üyelik süreci dışında kalması halinde tam üyeliÄŸinin belirsiz bir geleceÄŸe erteleneceÄŸini kaydetti. Özilhan,şöyle konuÅŸtu:"Bu Hükümet, Türkiye tarihinde reform niteliÄŸinde en çok kanunu çıkaran, yapısal deÄŸiÅŸim konusunda en çok adım atan bir Hükümettir. Ama yine de kriz sürecinde piyasalarda güven uyandıramamıştır.Neden? Çünkü atılan her adım öncesinde, açık bir isteksizlik ve direniÅŸ gösterildi. Parti hesaplarının, popülizmin öne çıktığı bir görüntü sergilendi. Oysa sürtünmesiz bir ÅŸekilde bu yasalar çıksa ve en önemlisi, hızla uygulamaya geçilse idi durum çok farklı olabilirdi.Siyasi istikrar, ülkenin geleceÄŸinin anahtarı niteliÄŸindedir. Ä°lk bakışta ekonominin düzlüğe çıkması ile baÄŸlantısız görülse de piyasalarda güven duygusu uyandıracak, krizden çıkışı hızlandıracak, yabancı yatırımın önünü açacak olan siyasi iktidarlardır."TÃœRKÄ°YE YOL AYRIMINDAÖzilhan, Türkiye'nin bugün bir yol ayrımında bulunduÄŸunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:"Bu krizden hangi yolu izleyerek çıkacağımız, bizim en az 25 yıllık geleceÄŸimizi belirleyecek. Bu, bugün doÄŸan çocuklarımızın, 25 yıl sonra iÅŸ hayatına atıldıklarında, nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya olacaklarının belirlenmesi demektir.Åžunu açıklıkla söylemek isterim ki, Türkiye'de kamu kesimi kendiniyenilemeden, etkin, verimli, vatandaşı için çalışan bir yapıya kavuÅŸmadan, AB'ye tam üye olmamızın gereklerini yerine getirecek bir zihniyet deÄŸiÅŸikliÄŸi saÄŸlanmadan, küreselleÅŸen dünyada Türkiye'ye gurur duyacağımız birer açmak mümkün olmayacaktır."Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!